Dava konusu taşınmaz kadastro yoluyla davalı adına tarla niteliğiyle tespit ve tescil edilmiş olup, bu tespit ve tescilin hatalı olduğu, niteliğinin tarla olmayıp, somut olayda olduğu üzere orman niteliğinde olup olmadığı yada zilyetlik yoluyla iktisap edilecek yerlerden olup olmadığı konusu tartışma ve dava konusu olmayıp, taşınmazın hakim vasfı ve niteliği gerek mahkeme gözleminde, gerekse uzman ziraatçi ve orman mühendisi raporunda belirtildiği üzere “orman” olsa dahi somut olayda yerel mahkeme hakiminin bu yerle ilgili oluşmuş olan tapu kaydının iptali istekli olarak şahıslar tarafından açılmış imar ihya ve zilyetlik nedenlerine dayalı tapu iptal ve tescil davasının davacısının iddiası yönünde bir araştırma ve inceleme yapılarak kabulü yada reddi yönünde karar verilmesi gerekeceği-
Aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan veya yirmi yıl önce hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedinin de, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebileceği-
Dava konusu taşınmazın tapu kaydında şerhi bulunduğuna göre, TMK.nun yürürlüğe girmesinden önce kurulan ve mazbut vakıf niteliğinde bulunan vakıf yönünden 2762 sayılı Eski Vakıflar Kanunu'nun 40 ve 5737 sayılı Yeni Vakıflar Kanunu'nun 76.maddesi gereğince ilgisi nedeniyle davanın öncelikle Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne yöneltilmesi gerekeceği-
Zilyetlik maddi olaylardan olup, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14/1. maddesi uyarınca yerel bilirkişi ve tanık dahil her türlü delille kanıtlanabileceği-
Mirasçılar arasında yapılacak miras payının devri işlemlerinde oybirliği aranmaması gerekeceği-
Dava, muristen intikal ve kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuksal sebeplerine dayanılarak TMK'nun 713/1, 996 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davası olup, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 maddesinde belirtilen 10 yıllık hak düşürücü süre geçtiğinden, yargılama bitinceye dek hak düşürücü sürenin geçtiği taraflarca ileri sürülebileceği gibi, görevden ötürü hakim tarafından kendiliğinden de gözönünde tutulması gerekeceği-
Kayıt malikinin mirasçı bırakmadan ölmüş olması halinde TMK'nun 501. maddesi gereğince mirasının devlete kalacağı ve bu nitelikteki bir taşınmazın kazanmayı sağlayan zilyetlik ile edinilemeyeceği-
Dava konusu taşınmazların tarafların ortak miras bırakanından kaldığı, tespitin ne şekilde adına yapıldığının ispatının davalıya ait olması gerekeceği-
TMK'nun 713/2 maddesinde yazılı ölüm sebebine dayanılarak açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasında, TMK'nun 713/2 maddesinde öngörülen zilyetlikle kazanma süresi intikal ile kesilmiş olup ölüm tarihinden mirasçılar adına intikalin yapıldığı tarihe kadar 20 yıl geçmediğinden bu parsel yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-