İİK'nın 331. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen 'alacaklısını zarara uğratmak kastıyla mevcudu eksiltmek' suçunun oluşabilmesi için borçlu hakkında haciz yolu ile takip yapılmış olması gerektiği- Rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapılması halinde suçun unsurlarının oluşmayacağı-
Dosya kapsamına göre, sanık hakkında, İİK'nun 331/1 ve 5237 sayılı TCK'nun 62. maddeleri uyarınca belirlenen 5 ay hapis ve 4 gün adli para cezasının, 5237 sayılı TCK'nun 52. maddesi uyarınca bir gün karşılığı olarak belirlenen 20,00 Türk lirası ile çarpılması neticesinde 3.000,00 ve 80,00 Türk lirası adli para cezalarına hükmedilmesi yerine, hesap hatası yapılmak suretiyle 3.600,00 ve 100,00 Türk lirası adli para cezasına hükmedilmek suretiyle fazla ceza tayininde isabet görülmediği-
Sanıkların üzerlerine atılı 2004 sayılı İİK’nın 331. maddesine aykırılık suçunun soruşturma ve kovuşturmasının şikayet şartına bağlı olduğu, İİK’nın Onaltıncı Bab’ında düzenlenen bir kısım suçlar bakımından şikayet hakkının doğması için bu suçların niteliği gereği icra takibinin kesinleşmesi gerektiği, icra takibi kesinleşmeden yapılacak olan şikayetin henüz doğmamış bir hakkın kullanımı niteliğinde olacağı ve usulüne uygun bir şikayet konumuna getirilemeyeceği-
Sanığın alacaklısını zarara uğratmak maksadıyla şikayete konu .... plakalı aracı 3. şahsa devrettiğinin iddia edilmesi karşısında; araca ilişkin satım sözleşmesi örnekleri getirtilip, sanık ile satın alan arasında akrabalık veya arkadaşlık ilişkisi olup olmadığı araştırıldıktan ve aracın gerçek değeri ile satış değeri arasında fahiş bir fark olup olmadığı belirlenerek, devir işlemine konu aracın değerinin ne kadar olduğu, devir bedelinin ne şekilde tahsil edildiği, sanık aleyhindeki icra takip dosyalarına ya da başka bir borç için ödeme yapılıp yapılmadığı, muvazaalı olduğu iddia edilen araç devrinden elde edilen paranın akıbeti araştırılarak devirden elde edilen paranın herhangi bir borç ödemesinde kullanıp kullanmadığı, borç ödenmiş ise ilgili takip dosyaları getirtilerek , bu borçların muvazaalı ya da hayali olup olmadıklarının tespit edilmesi, araç devrinden elde edilen paraların herhangi bir banka veya sosyal güvenlik kurumlarına olan borcun ödenmesine sarf edilmiş ise bu durumun ilgili yerlere sorularak sonuca göre şikayete konu araç devrinin alacaklıyı zarara sokmak kastıyla yapılıp yapılmadığı hususunda sanığın hukuki durumunun tayininin gerekeceği-
Somut olayımızda; borçlu şirketin ... Şti. adına iş alarak ticari faaliyetlerini bu şirket üzerinden yürüttüğü, bu firmanın yetkilisinin borçlu şirket yetkilisi ile aynı soyadını taşımakta olduğu, ... Şti. adlı şirkette borçlu şirket yetkilisinin ortaklığının bulunduğu, her iki şirketin aynı adreste bulunduğu ve bu suretle her iki şirket arasında organik bağ bulunduğunun iddia edilmesi karşısında; söz konusu iddialar araştırılarak, her iki şirketin ticaret sicil kayıtları getirtilerek ortakları ve yetkili temsilcileri belirlenip, her iki şirket yetkilisinin evli olup olmadığı, şirketlerin adresleri ile faaliyet alanlarının tespiti ile aralarında hukuki ve fiili bir irtibat olup olmadığı, şirketler arasında alacaklıyı zarara uğratmak amacı ile iş alımı, pay ve mal devri olup olmadığının her iki şirketin ticari defter, belge ve banka hesapları üzerinde inceleme yaptırılarak tespiti sonucuna göre sanığın hukuki durumun belirlenmesi yerine yazılı şekilde sanığın beraatine karar verilmesinin isabetli olmadığı-
“Ticari işletme yöneticisinin alacaklıları zarara sokmak kastı ile borcu ödememesi” suçunun oluşması için, takibin kesinleştiği tarih itibariyle şirketin borcu ödeme gücüne sahip olması ve şirketin hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip olan şirket yetkilisinin alacaklıyı zarara uğratmak kastıyla şirket borcunu ödememesi gerekmekte olup, İİK'nın 351. maddesi uyarınca şikayetçinin dilekçe veya beyanında göstermiş olduğu delillerle bağlı olduğuna ilişkin düzenleme dikkate alındığında, şikayetçi vekilince verilen şikayet dilekçesinde, sanığın alacaklılarını zarara sokmak kastıyla borçlarını ödemediği iddia olunsa da açık ve net olarak sanığın fiillerini hangi kastla ve ne şekilde gerçekleştirdiğine ilişkin somut bir iddiada bulunulmadığı ve hakimin re'sen araştırma zorunluluğu da bulunmadığından, şikayet dilekçesinde gösterilen İİK'nın 333/a. maddesindeki suçun unsurlarının dosya kapsamına göre oluşmadığının anlaşılması nedeniyle, CMK’nun 223/2-a. maddesi gereğince beraat kararı verilmesi gerektiği-