İİK'nın 351. maddesindeki, şikayetçinin dilekçe veya beyanında göstermiş olduğu delillerle bağlı olduğuna ilişkin düzenleme dikkate alındığında, şikayetçi vekilince verilen şikayet dilekçesinde, borçlu şirketin adresi terk ettiğini, adreste başka bir dersanenin bulunduğunu, borçlu şirket yetkilisinin şirkete ait mallarını şirket adresinden çıkartarak alacaklı vekil edenin alacağını almasına engel olduğu iddasıyla şikayette bulunulduğu, fakat açık ve net olarak sanığın hangi eylemleri ile alacaklıyı zarar uğratmak için mevcudu eksilttiği hususunda somut bir iddiada bulunulmadığı ve hakimin re'sen araştırma zorunluluğu da bulunmadığından, şikayet dilekçesinde gösterilen İİK'nın 331. maddesindeki suçun unsurlarının dosya kapsamına göre oluşmadığı anlaşıldığından sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği-
... tarihinde yapılan hacizde bulunan vergi levhasında mükellef olarak adı geçen ...'a ait olduğu ileri sürülen iş yeri adresinin aynı zamanda borçlu şirketin ticaret sicilinde kayıtlı adresi olmasının anlaşılması karşısında, aynı adreste bulunan ...'ın tanık sıfatıyla dinlenip, aynı iş kolunda faaliyet gösterip göstermediği, işyerini hangi tarihte kimden devraldığı, devir karşılığı kime ne miktarda ve hangi şekilde ödeme yaptığının belirlenip devir işlemlerinin alacaklıyı zarara uğratmak kastıyla yapılıp yapılmadığının tartışılarak; sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Alacaklısını zarara uğratmak kastıyla mevcudunu azaltma suçuyla ilgili, şikayetin konusu taşınmazın değerinin tespiti ile satış bedelinin ne kadar olduğunun belirlenmesi, satışın muvazaalı bir işlem olup olmadığının tespit edilerek hukuki durumun tayin edilmesi gerektiği-
Şikayetçi vekilinin şikayet dilekçesinde sanığın suça konu araçta bir kısım eksiltmeler yaparak İİK’nın 331. maddesine aykırı davranmış olduğu iddiası ile sanık hakkında şikayetçi olması karşısında, tüm dosya kapsamında toplanan deliller ve sanık savunması birlikte değerlendirildiğinde atılı suçun unsurları itibariyle oluştuğu gözetilerek sanığın mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği-
Öncelikle sanıklara ve şirketlere ait ticari defterler ve kayıtlar bulunduğu yerden temin edilerek, karşılaştırmalı olarak bunlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılıp, inceleme ve karşılaştırma sonucu, taraflar arasında alacak-borç ilişkisinin bulunup bulunmadığı hususunda bilirkişiden aldırılacak bir rapor ile kesin olarak bu hususun tespit edilmesi ile sanıklar arasında yakın akrabalık ve arkadaşlık ilişkisi bulunup bulunmadığı hususunun belirlenmesi ve buna ilişkin nüfus kayıt örneklerinin getirtilmesi ile tüm bu hususların yanı sıra, takibin başlatıldığı tarihten 6 gün sonra sanık M.. 'nin şirket yetkilisi olarak icra dosyalarına beyanda bulunarak itiraz sürelerinden vazgeçip takipleri kesinleştirdiği hususu da göz önünde bulundurularak, devir işlemlerinin alacaklıyı zarara uğratmak kastıyla yapılıp yapılmadığının tartışılması suretiyle sonucuna göre hukuki durumun takdirinin gerektiği-
Şikayete konu taşınır ve taşınmaların, sanıklar tarafından muvazaalı olarak 3. kişilere devredildiğinin iddia edilmesi karşısında, öncelikle şikayete konu edilen menkul ve gayrimenkullerin devir tarihlerinin tespiti ile şikayetin süresinde olup olmadığının belirlenmesi; şikayetin yasal sürede olması halinde; mezkur taşınır ve taşınmazlar üzerinde başka dosyalardan dolayı haciz ve rehin kaydı bulunup bulunmadığı, bulunduğunun saptanması halinde mahcuzların değerinin hacizli dosya alacakları ile rehin borcunu karşılamasından sonra bu dosya alacağı yönünden alacaklıya yeterli miktarda bir paranın kalıp kalmayacağı hususunda araştırma yapılarak, satışın gerçek değeri üzerinden ve başka borçların ödenmesi amacıyla yapılıp yapılmadığı, sanıklar ile gayrimenkulleri satın alanlar arasında yakın akrabalık ya da yakın arkadaşlık ilişkisi bulunup bulunmadığı yönünde araştırma yaptırılmadan, denetime elverişli bulunmayan bilirkişi raporuna dayanarak karar verilemeyeceği-
Suça konu tasarrufun iptaline ilişkin dosyanın sonucunun kesinleşmesi beklenilmeden eksik kovuşturma ile kararı verilmesinin hatalı olduğu-
İİK'nın 331. maddesinde tanımlanan “alacaklıyı zarara uğratmak maksadıyla mevcudunu eksiltmek” suçuna bakma görev ve yetkisi, icra takibinin yapıldığı yerdeki mahkemeye ait olup, somut olayda alacaklının icra takibini Nazilli 2. İcra Müdürlüğündeki dosyada başlattığı anlaşıldığından, mahkemece dosyanın görevli ve yetkili Nazilli İcra Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği-
Şikayete konu gayrimenkul satış senedi dosyaya getirtilerek, şikayet süresinde ise taşınmazın tasarruf tarihindeki gerçek değeri ile satış değeri arasında fahiş fark olup olmadığı konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılıp, taşınmazı satın alan şahıs ile sanık arasında yakın akrabalık ya da yakın arkadaşlık ilişkilerinin bulunup bulunmadığı, taşınmazın halen kimin kullanımında olduğu, satış bedelinin ödenip ödenmediği ve taşınmaz bedelinin bir kısım borçların ödenmesinde kullanılıp kullanılmadığı araştırılmadan, yapılan devrin ve hacizli menkullerin sanık tarafından kaçırılmasının alacaklıyı zarara uğratma kastıyla yapılıp yapılmadığı tartışılmadan şekilde beraat kararı verilmesinin hatalı olduğu-
Şikayetçi vekilinin şikayet dilekçesinde, alacaklısını zarara uğratmak maksadıyla borçlu sanığın işyerini eski çalışanları olan diğer sanıklara muvazaalı olarak devrettikleri iddiası ile şikayette bulunduğunun anlaşıldığı, iş yerini devralan sanıkların, borçlu sanığın eski çalışanları olması ve devirden sonra iş yerinde yapılan haciz sırasında borçlu tarafından işyerindeki malların diğer sanıklara devri ile ilgili faturaların icra dosyasına sunulduğu halde, adreste haciz yapılması, yapılan hacze ilişkin istihkak davası açılmaması gibi hususlar da dikkate alınarak, söz konusu devir işleminin alacaklıyı zarara uğratmak kastıyla yapılıp yapılmadığı tartışılmadan ve borçlunun borcu karşılamaya yeter başkaca malı bulunup bulunmadığı araştırılmadan beraat verilmesinin kanuna aykırı olduğu-