Asıl alacak için açılan davada faize ilişkin hakkın saklı tutulmamış olması, daha sonra faiz için ayrı bir dava açılmasına engel teşkil etmez ise de, faiz isteğinin ayrı bir davaya konu yapılması halinde, dava tarihi itibariyle asıl alacağın ödenmemiş olması, ödenmiş ise de ihtirazi kayıt konulmasının şart olduğu, yoksa, faiz alacağının da sona ermiş sayılacağı-
Uyuşmazlığın, asıl alacağın tahsilinden önce, faiz alacağı için dava açılmış olmasının, faiz istemi yönünden ihtirazi kayıt niteliğinde kabulüne olanak bulunup bulunmadığı noktasında olduğu-  Temerrüt faizinin, asıl alacağa ilişkin dava veya takip çerçevesinde istenebileceği gibi, asıl alacaktan bağımsız olarak ayrı bir dava veya takibe de konu edilebileceği-  Alacaklı temerrüt faizine ilişkin hakkını, geçerliliği herhangi bir şekle bağlı bulunmayan bir beyanla saklı tutabileceği- Asıl alacağın tahsilinden önce, feri nitelikteki faiz alacaklarının tahsili istemiyle dava açılması da, asıl alacağa bağlı bulunan faiz hakkının saklı tutulduğu anlamına geleceği-
Davacının kendisine ödenen yaşlılık aylıklarının geç ödenmesi nedeni ile faize ilişkin alacağın tespit ve tahsiline ilişkin davanın yargılaması sırasında davalı Kurum, yaşlılık aylıkları alacağını tahsil ederken davacının faiz hakkını saklı tutmadığını ileri sürmüşse de bu konuda araştırma yapılmamış olup, Kurumca davacıya ödenen 24.02.2004-25.06.2007 tarihleri arasındaki döneme ilişkin davacıya ödenen yaşlılık aylığı tutarının sorulup, birikmiş bu yaşlılık aylıklarının davacıya ne zaman ödendiği, davacının yaşlılık aylıklarını alırken Kuruma veya bankaya faiz alacağını saklı tuttuğuna dair bir dilekçe verip vermediği veya itirazi kaydı olup olmadığı araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Bütçe Kanunlarında yer alan –ilama bağlı borçlar hakkındaki- faiz oranlarının –Beledeyie, TC. Ziraat Bankası, SSK, Toplu Konut İdaresi, İSKİ, Vakıflar Genel Müdürlüğü, TEDAŞ gibi- Genel Bütçeye dair olmayan ve Katma Bütçeli İdare konumunda bulunmayan kuruluşlar hakkında uygulanmayacağı–
Somut olaydaki alacak talebinin ilama değil, para borçlarına ilişkin genel nitelikteki hukuk kuralı olan BK.nun 113. maddesine (şimdi; TBK. mad. 131) dayalı bulunduğunun; böylesi bir talebin ilamsız icra takibine veya genel hükümlere göre açılacak bir alacak davasına konu edilmesi gerektiğinin kabulünün zorunlu olduğu, alacaklının gerek doğrudan doğruya açacağı alacak davasının ve gerekse ilamsız takip yaptığı takdirde borca itiraz üzerine açacağı itirazın iptali davasının genel mahkemede görüleceği ve böylece olayda Borçlar Kanunu’nun 113/2. maddesinde (şimdi; TBK. mad. 131/2) öngörülen koşulların davalı alacaklı yararına oluşmuş olup olmadığının, genel mahkemece değerlendirileceği-
Olumsuz tesbit davasının reddi nedeniyle alacaklı lehine mahkemece tazminata hükmedilmiş olmasının, icra veznesine yatırılan ve tedbir kararı nedeniyle alacaklıya ödenmeyen alacağa -paranın ödenebilir hale gelmesine (ihtiyati tedbirin kalkmasına) kadar- faiz yürütülmesine engel teşkil etmeyeceği-
Rehinli alacaklıların, rehin kıymetine isabet eden miktardaki alacaklarının konkordatodan etkilenmeyeceği–
Banka teminat mektupları "garanti sözleşmesi" niteliğinde olduğundan, asıl borçlunun konkordatosundan, verilmiş olan teminat mektubunun etkilenmeyeceği (konkordatonun, teminat mektubunun paraya çevrilmesini engellemeyeceği)-
Bir alacağın kısım kısım dava edilebilmesi gibi faizin de esas alacağın dışında yarı bir dava konusu yapılabileceği; alacağın tahsiline ilişkin davada faizin mahfuz tutulmamasının bilahare dava açılmasına engel olamayacağı; mahfuz tutulmuş olmasının da zaman aşımını kesen bir neden olmadığı; Borçlar Kanununun 126. maddesinin birinci bendine konu faizin muayyen zamanlarda ödenen akdi faizi ifade ettiği; haksız eylem haksız iktisap ve temerrütten doğan faizlerin re’sulmal faizi gibi beş yılık değil, Borçlar Kanununun 125. maddesi gereğince on yıllık zaman aşımına tabi olduğu; bu nedenle olayda zaman aşımının da gerçekleşmediği; sulhnamede taraflar teminat mektubunun iadesinde mutabakat sağladıklarına göre davacı müteahhidin ilişiğinin kesilmediğinden bahisle teminat mektubunun iade edilmemesinden doğan isteklerinin reddedilmesinde de isabet görülmediği; bu durumda mahkemece yapılacak işin önceki davayı sona erdiren sulhname koşulları ve tarafların iddia ve savunmaları gözönünde bulundurularak sonucuna göre bir karar vermekten ibaret olduğu-
Alacağın aslı için yapılan takip sırasında «faiz» istenmemiş olması halinde, asıl alacak tahsil edilinceye kadar, faizin ayrı bir takip konusu yapılamayacağı–