TÜRK BORÇLAR KANUNU > - Genel Hükümler > - Borçların ve Borç İlişkilerinin Sona Ermesi, Zamanaşımı > - Sona Erme Hâlleri > Madde 131 - A. Asıl borca bağlı hak ve borçların sona ermesi
Madde Listesi Madde 131 - A. Asıl borca bağlı hak ve borçların sona ermesi
Davacı kooperatifçe, 1999 tarihli genel kurulda gecikme faizi konusunda karar alınıp 2006 yılına kadar bu konuda aksi yönde bir karar alınmamış olması halinde 1999 tarihli genel kurul kararında alınan faiz kararına göre uygulama yapılması gerektiği- Genel kurulda alınan temerrüt faizi kararı, BK'nun 113/2. maddesinde yer alan "halin icabı" anlamına gelmekte olup, alacaklıların aidat aslını tahsil ederken temerrüt faizine ilişkin olarak çekince koymasına gerek olmadığının kabulü gerektiği-
Zamanaşımı süresinin dolmasından sonra alacaklıya yöneltilen borç ikrarının, zamanaşımı definden zımni (örtülü) feragat anlamına geldiğinin, öğretideki baskın görüşlerle ve yargı inançlarıyla da doğrulanmakta olduğu; dahası, zamanaşımı süresinin dolmasından sonra alacaklıya karşı bir borç ikrarında bulunan borçlunun da bu borç ikrarına dayanılarak açılan davada zamanaşımı defini ileri sürmesi çelişkili davranış yasağını oluşturduğu ve MK. md. 2. ye aykırı olup, hukuken korunamayacağı-
Asıl alacak için açılan davada faize ilişkin hakkın saklı tutulmamış olması, daha sonra faiz için ayrı bir dava açılmasına engel teşkil etmez ise de, faiz isteğinin ayrı bir davaya konu yapılması halinde, dava tarihi itibariyle asıl alacağın ödenmemiş olması, ödenmiş ise de ihtirazi kayıt konulmasının şart olduğu, yoksa, faiz alacağının da sona ermiş sayılacağı-
Uyuşmazlığın, asıl alacağın tahsilinden önce, faiz alacağı için dava açılmış olmasının, faiz istemi yönünden ihtirazi kayıt niteliğinde kabulüne olanak bulunup bulunmadığı noktasında olduğu- Temerrüt faizinin, asıl alacağa ilişkin dava veya takip çerçevesinde istenebileceği gibi, asıl alacaktan bağımsız olarak ayrı bir dava veya takibe de konu edilebileceği- Alacaklı temerrüt faizine ilişkin hakkını, geçerliliği herhangi bir şekle bağlı bulunmayan bir beyanla saklı tutabileceği- Asıl alacağın tahsilinden önce, feri nitelikteki faiz alacaklarının tahsili istemiyle dava açılması da, asıl alacağa bağlı bulunan faiz hakkının saklı tutulduğu anlamına geleceği-
Davacının kendisine ödenen yaşlılık aylıklarının geç ödenmesi nedeni ile faize ilişkin alacağın tespit ve tahsiline ilişkin davanın yargılaması sırasında davalı Kurum, yaşlılık aylıkları alacağını tahsil ederken davacının faiz hakkını saklı tutmadığını ileri sürmüşse de bu konuda araştırma yapılmamış olup, Kurumca davacıya ödenen 24.02.2004-25.06.2007 tarihleri arasındaki döneme ilişkin davacıya ödenen yaşlılık aylığı tutarının sorulup, birikmiş bu yaşlılık aylıklarının davacıya ne zaman ödendiği, davacının yaşlılık aylıklarını alırken Kuruma veya bankaya faiz alacağını saklı tuttuğuna dair bir dilekçe verip vermediği veya itirazi kaydı olup olmadığı araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Bütçe Kanunlarında yer alan –ilama bağlı borçlar hakkındaki- faiz oranlarının –Beledeyie, TC. Ziraat Bankası, SSK, Toplu Konut İdaresi, İSKİ, Vakıflar Genel Müdürlüğü, TEDAŞ gibi- Genel Bütçeye dair olmayan ve Katma Bütçeli İdare konumunda bulunmayan kuruluşlar hakkında uygulanmayacağı–
Somut olaydaki alacak talebinin ilama değil, para borçlarına ilişkin genel nitelikteki hukuk kuralı olan BK.nun 113. maddesine (şimdi; TBK. mad. 131) dayalı bulunduğunun; böylesi bir talebin ilamsız icra takibine veya genel hükümlere göre açılacak bir alacak davasına konu edilmesi gerektiğinin kabulünün zorunlu olduğu, alacaklının gerek doğrudan doğruya açacağı alacak davasının ve gerekse ilamsız takip yaptığı takdirde borca itiraz üzerine açacağı itirazın iptali davasının genel mahkemede görüleceği ve böylece olayda Borçlar Kanunu’nun 113/2. maddesinde (şimdi; TBK. mad. 131/2) öngörülen koşulların davalı alacaklı yararına oluşmuş olup olmadığının, genel mahkemece değerlendirileceği-
Olumsuz tesbit davasının reddi nedeniyle alacaklı lehine mahkemece tazminata hükmedilmiş olmasının, icra veznesine yatırılan ve tedbir kararı nedeniyle alacaklıya ödenmeyen alacağa -paranın ödenebilir hale gelmesine (ihtiyati tedbirin kalkmasına) kadar- faiz yürütülmesine engel teşkil etmeyeceği-