Kesinleşen miktardaki vergi borcu yönünden dava şartının gerçekleştiği, borçlunun davaya konu bir kısım taşınmazlardaki hissesini davalı 3. kişiye sattığı, bu tarih itibariyle henüz vergi incelemesinin dahi başlamadığı, satış bedeli ve tanık anlatımları dikkate alındığında satışın gerçek bir satış olduğu, muvazaalı işlem olmadığı, dava konusu bir kısım parsellerin ise halen borçlu adına kayıtlı olduğu, bir parselinde dava dışı bir kişi adına kayıtlı olduğu gerekçesiyle bu parseller yönünden davanın reddine, diğer davalıya satılan taşınmaz yönünden ise baba-oğul olmaları nedeniyle bu parsele yönelik davanın kabulüne karar verilmesinin isabetli olduğu- 6183 sayılı Kanunun uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücretinin maktu olarak belirlenmesi gerektiği-
6183 sayılı kanundan kaynaklanan tasarrufun iptali istemine ilişkin davada, davalının üçüncü kişinin, borçlu kızının alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kasdı ile hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olduğu- 6183 sayılı Kanunun uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücretinin maktu olarak belirlenmesi ve davacıya borçlu aleyhine yürütülen takipteki alacak ve fer'ileriyle sınırlı olacak şekilde taşınmaz üzerinde cebri icra yapma yetkisi verilmesi gerektiği-
Dava konusu taşınmazın tapu kaydı üzerinde Aile Mahkemesi ilamının şerh verilmiş olması ve bu şerhin üçüncü kişileri bağlayıcı özelliğiyle onlar yönünden de hüküm ifade etmesi nedeniyle, davacı alacaklının "boşanma davası sırasında protokol ile dava konusu taşınmazı davalıya bırakılması" sebebiyle tasarrufun iptali davası açmakta "hukuki yararı" olduğu-
İİK. mad. 277 ve izleyen maddelerde düzenlenen tasarrufun iptali davalarının görülebilmesi için, diğer dava koşullarının yanında tasarrufun iptali istenilen işlemin borcun doğumundan sonra gerçekleşmiş olması gerektiği- Takibe konu çekin süre gelen ticari ilişki nedeni ile verildiği, borç kaynağı olarak gösterilen bir kısım faturaların daha önce düzenlendiği, bir kısım malların ise faturasız gönderildiği belirtilmiş olup, borçlunun takibe konu borç miktarı ile ilgili bir itirazı olmadığı ve takibin kesinleştiği görüldüğünden, iptali istenilen takip dayanağı borcun doğum tarihinin fatura düzenlenme tarihi olarak kabulü ile bu tarihten sonra yapılan satışlar yönünden inceleme yapılması gerektiği-
Borçlu ile diğer davalıların kardeş olmaları nedeniyle diğer davalıların iyiniyetli olup olmadıklarına ve bedel farkına bakılmaksızın tasarrufun iptaline karar verilmesi gerekeceği- Tasarrufun iptali davalarında harç ve vekalet ücreti iptali istenen tasarrufun tasarruf tarihindeki değeri ile takip konusu alacak miktarı karşılaştırılarak düşük olan değer üzerinden hesaplanacağı-
Mahkemece, davacılar vekiline İİK'nun 282 maddesi gereğince dava dışı malik 4.kişiyi davaya dahil edip etmeme veya davayı İİK'nun 283/2 madde kapsamında bedele dönüştürüp dönüştürmeme konusunda seçimlik hakkı hatırlatılarak, davalı 4. kişinin davaya dahil edilmesi halinde adı geçen malike dava dilekçesinin tebliği ile taraf teşkilinin sağlanması; aksi takdirde yani davanın bedele dönüştürülmesi halinde, dava konusu taşınmazın 3. kişinin elden çıkardığı tarihteki rayiç bedeli konusunda bilirkişiden alınacak ek rapor doğrultusunda, davalı 3. kişinin davacının alacak ve fertleriyle sınırlı olarak nakten tazminatla sorumluluğuna karar verilmesi gerektiği-
Nam-ı müstear olarak yapılan satışların ispatlanması halinde eldeki davanın alacağın tahsiline yönelik olduğu da göz önüne alınarak İİK'nun 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak ve davacıya alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak haciz ve satış yetkisi verilmesi gerektiği-
Takibe yönelik bir itirazı olmadığı gibi anılan takibin kesinleşmesinden sonra haciz de yapılmış olduğundan "dava şartının olduğu" gözetilerek davaya devam edilmesi gerekirken, mahkemece "takip alacaklısının davacı olmadığı" gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Davanın İİK.nın 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkin olduğu- Tasarrufta bulunanın alacaklının gerçek bir borcu olmadığı iddia ediliyorsa, bu durumda tasarruf sahibinin öncelikle borçlu sıfatı çözümlenmesi gerektiği ve borcun gerçek olmadığı iddiası ile muvazaanın varlığı yönündeki savunmanın mahkemece incelenmesi gerektiği-
İhtiyati haciz için davaya ilişkin tüm koşulların gerçekleşmesinin beklenmesi dava ile elde edilecek sonuçların almamasına yol açabileceğinden icra takibi kesinleşmemiş olsa dahi ihtiyati haciz istemenin kabulü mümkün olduğundan yazılı gerekçe ile istemin reddine karar verilemeyeceği-