Taksitle ödeme sözleşmesinin devamı müddetince satış isteme sürelerinin işlemeyeceği- Taksitle ödeme sözleşmesinin yapıldığı tarihte satış isteme süresinin duracağı- Haciz tarihinde yürürlükte bulunan yasa gereğince satış isteme süresinin 2 yıl olduğu, ihtiyati haczin kesin hacze dönüştüğü tarihten taksitle ödeme sözleşmesinin yapıldığı  tarihe kadar  6 ay 9 günlük  bir satış isteme süresinin işlediği, geriye 1 yıl  5 ay 21 günlük sürenin kaldığı- Taksitle ödeme taahhüdünün ihlal edildiği tarihten itibaren kalan sürenin işlemeye devam edeceği, bu durumda mahkemece taksitle ödeme taahhüdünün ihlal edildiği tarihin araştırılarak satış talebinin süresinde olup olmadığı tespit edilerek karar verilmesi  gerektiği-
Tenzilat ve vade konkordatosunun bir araya getirilmesinin karma (bileşik) konkordato olarak adlandırıldığı- Karma konkordato talep eden borçlunun borca batık olmadığı, ödeme gücü bulunduğu, tasdik edilen projenin faiz içermediği, projede hem üç ay ödemesiz dönem kararlaştırılması hem de ödemelerin beş yıl gibi uzun vadeye yayılması dikkate alındığında, konkordato talebinden sonra mühlet hükümlerinin sağladığı hukuki korumadan yararlanan borçlunun yeni bir süreden yararlandırılmasının yerinde olmadığı- Alacaklıları mağdur edecek ve konkordatonun amacı dışında finansman türü niteliğinde görülen projedeki teklifin borçlunun kaynakları ile orantılı olmadığı (İİK m. 305/1-b) ve neticede borca batık olmayan şirket hakkında talebin reddine karar verilmesi gerektiği-
Sıra cetveline ilişkin şikayet üzerine, icra mahkemesince sıra cetvelinin iptaline karar verilmekle yetinilmesi gerektiği, yeniden sıra cetveli düzenlenerek karar verilmesinin hatalı olduğu- Şikayetçi, şikâyet dilekçesinde yalnızca yapılan sıra cetvelinde "garameye dâhil edilmeyi" istediği hâlde, talep aşılarak, şikâyet olunan garameden çıkarılarak karar verilmesinin doğru olmadığı- İcra mahkemesince, sıra cetvelinin hangi ilkelere göre düzenleneceği, alacaklıların ne miktar için hangi sıralarda yer alması gerektiği belirlenirken, şikâyetçinin "garameden pay almış olanların garameye girmemesi gerektiğine" dair iddiasının bulunmadığının dikkate alınması, ayrıca şikâyet olunanlar garame dışı bırakacak şekilde verilen kararın, bu şikâyet olunanlar tarafından temyiz edilmemesi nedeniyle diğer alacaklılar lehine usuli kazanılmış hak doğduğunun gözetilmesi, mahkemece verilecek kararın gerekçesinde, düzenlenecek yeni sıra cetvelinde bu ilkelere de yer verilmesi, iptal nedenleri hükmün sonuç kısmında ayrıca belirtilmeden sıra cetvelinin sadece iptaline karar verilmesi gerektiği-
Dava konusu 2918 sayılı Kanun'un 18 ve 90. maddelerinden hareketle, değer kaybı, destekten yoksun kalma ve sürekli sakatlık tazminatlarının belirlenme esaslarının düzenlendiği, zorunlu mali sorumluluk sigortasının zorunlu tutulmasının amacının motorlu taşıtın işletilmesinden kaynaklanan zararların tazmin edilmesini sağlamak olduğu, söz konusu tazminatların belirlenme esaslarının ise üçüncü kişilerin yaşam ve mülkiyet hakları kapsamındaki gerçek zararlarını karşılamaktan uzak olduğu, motorlu taşıtı işleten kişinin motorlu taşıt işletilmesinden kaynaklanan menfaatleri ile üçüncü kişilerin motorlu taşıt işletilmesi nedeniyle zarara uğramaları hâlinde bu zararlarının tazmin edilmesindeki menfaatleri arasında dengenin sağlanması gerektiği, hesaplanan değer kayıplarının, destek-ten yoksun kalma ve sürekli sakatlık tazminatlarının dava konusu kurallara göre hesaplanan değer kaybı, destekten yoksun kalma ve sürekli sakatlık tazminatlarından yüksek bir miktara tekabül etmesi hâlinde üçüncü kişinin zararının, bu zararı teminat altına alması için öngörülmüş olan zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamında karşılanamaması söz konusu olduğundan bu durumun zarar gören kişi aleyhine sonuç doğuracağı, karayolu zorunlu trafik sigortasının öngörülmesinin temelinde yatan mağdurun gerçek zararının karşılanması amacıyla bağdaşmayacağı ve uyuşmazlığa konu olan kuralların devletin pozitif yükümlülüğüne uymadığı gerekçesiyle kuralın Anayasa’nın ilgili hükümlerine aykırı olduğunun isabetli görüldüğü-
4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu'nun 15. maddesinin 'şikayetçi OSB alacağının özel kanunu uyarınca imtiyazlı olduğunu' belirtmekte olup, buna göre şikayetçi alacağının İİK.'nin 206/4. maddesine uygun şekilde ödeneceği ve rehin alacağının önüne geçip geçemeyeceği hususunun tartışmalı olduğu- Ancak gerek şikayet dilekçesi gerekse de istinaf ve temyiz itirazları içeriğinde şikayetçi vekilince; borçlunun arsa tahsis sözleşmesi uyarınca taahhüt ettiği ödemelerini yapmadığı bildirilmiş olmasına rağmen, mahkemece şikayetçi alacağının dayanakları araştırılmaksızın; doğumunun ipotekten önceki ya da sonraki tarihli olup olmadığına dair belirleme yapılmaksızın eksik inceleme neticesi karar verilmesinin doğru olmadığı- İpotek öncesi döneme ait elektrik, su, doğalgaz ve aidat alacaklarının varlığının tespit edilmesi halinde, şikayetçi alacağının bu miktar bakımından rehinli alacaklının önüne geçebileceği, ipotek sonrası döneme dair alacaklar hakkında ise İİK.'nin 206/4. maddesi hükmü uygulanmak suretiyle, rehinli alacaklıya göre önceliği olmayacağı hususları dikkate alınarak, oluşacak sonuca uygun şekilde karar verilmesi gerekeceği-
Konkordato talebinde bulunan grup şirketler ve gerçek kişilerin ayrı ayrı projelerini sunmalarından ve malvarlıkları ayrı ayrı değerlendirilmesinden sonra alacaklılar toplantısında her bir grup şirket ve gerçek kişi alacaklıları için ayrı alacaklılar listesi oluşturularak, projeler için ayrı toplantı yapılıp ayrı tutanaklar tutulmak suretiyle ve her bir konkordato talep eden için İİK 302'deki çoğunluk koşulunun ve İİK 305'deki koşulların varlığının mevcut olup olmadığının ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği- Konkordatonun tasdiki için imtiyazlı alacakların tam olarak ödenmesi ve mühlet içinde komiserin izni ile akdedilmiş borçların ifasının alacaklı bundan açıkça vazgeçmedikçe yeterli teminata bağlanmış olması gerektiği, İİK 206. maddenin birinci sırasında yazılı olan işçilik alacakları imtiyazlı alacaklardan olduğu-
Temlik eden şirketin davada taraf sıfatı kalmadığından kararı temiyizde de hukuki yararının bulunmadığı- Sıra cetveline ilişkin uyuşmazlıkta, alacağının bonoya dayalı olmasının, alacağın gerçek olduğunun kabulüne yeterli olmayacağı, davalı alacaklının, bononun düzenlenme nedenini açıklaması ve esas ilişkiyi kanıtlaması gerektiği- Muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükü davalı alacaklıda olduğundan, ispat yükünün yanılgılı olarak davacıya yüklenmesi ve aralarında doğrudan hukuki ve temel ilişki bulunmamasına rağmen, davacıya yemin teklif etme hakkının hatırlatılması suretiyle hüküm kurulmasının hatalı olduğu- İtiraz edilen icra dosyasında alacaklı sıfatı, alacağı temlik alan kişide olduğundan, temlike edenin davaya asli müdahil olarak katılmasını gerektiren herhangi bir neden bulunmadığı, müdahilin, alacağını temlik ettiği kişinin yanında ona yardımcı olmak amacıyla fer'î müdahil olarak davaya katılmış olduğu-
Dava, eser sözleşmesi uyarınca hakedişten kesilen cezanın iadesi istemine ilişkin somut uyuşmazlıkta-Dava konusu somut olayda, 23.12.2016 tarihli 15 nolu hakedişte 418.644,00 TL, 10.02.2017 tarihli 16 nolu hakedişte 418.644,00 TL, 08.05.2017 tarihli 17 nolu hakedişte 237.231,60 TL, 16.10.2017 tarihli 18 nolu hakedişte 13.954,80 TL gecikme cezası kesilmiş olduğu- Bu hakedişlerin davacı yüklenici tarafından davalı iş sahibine verilen dilekçe ve tarihinden bahsedilmeksizin sadece “bütün dava ve alacaklarım saklı kalmak kaydı ile kesilen gecikme cezasına itiraz kaydı ile imzalıyorum” denilmek suretiyle imzalandığı; bu haliyle hakedişe konulan ihtirazi kayıt hakkında Yapım İşleri Genel Şartnamesinin yukarıda belirtilen 39. ve 40. maddeleri uyarınca usulüne uygun bir itiraz yapılıp yapılmadığı hususunda gerekli inceleme yapılıp, sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Yabancı para alacaklarının iflas masasına kayıt şekli konusunda İcra ve İflas Kanunu'nun sadece 198. maddesinin 1. fıkrasında, konusu para olmayan alacakların, ona eşit bir kıymete para alacağına çevrileceği öngörüldüğü- Öğretide, konusu yabancı para olan alacakların da anılan yasa hükümlerine göre iflasın açıldığı andaki döviz kuru üzerinden Türk Lirasına çevrilerek iflas masasına yazdırılacağının kabul edildiği- İcra İflas Kanunu'nun 195. maddesinde iflasın açılması ile müflisin borçlarının muaccel olacağı ve iflasın açıldığı güne kadar işlemiş faiz ve takip masraflarının ana paraya ilave edilerek masaya kaydedileceği öngörüldüğü- Çeviri zamanının, yabancı para alacaklarının ve konusu para olmayan alacaklar için iflas kararının verildiği tarih olması gerektiği-
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda, toplu iş sözleşmesinden faydalanmaya başlayan davacı işçinin çıplak ücretinin, daha sonra yürürlüğe giren toplu iş sözleşmesi hükümleri ile düşürülüp düşürülemeyeceği; buradan varılacak sonuca göre davacı işçinin fark alacaklara hak kazanıp kazanmadığı- Direnme kararını temyiz eden davalı aleyhine hükmedilen ve uyuşmazlık konusu olan toplam 2.073,95TL alacağın açık biçimde direnme kararının verildiği 22.08.2019 tarihinde geçerli olan 3.200TL tutarındaki temyiz edilebilirlik sınırının altında olduğu-