Bir meskenin borçlunun haline münasip olup olmadığının haciz anındaki sosyal durumuna ve ailesinin ihtiyaçlarına göre belirleneceği, mahkemece “borçlunun haline münasip evi kaç liraya alabileceğinin, bilirkişiden rapor alınarak tespit edilmesinden sonra, tespit edilen bu miktarın, evin değerinden az ise evin satılarak borçlunun haline münasip ev alması için gerekli bedelin kendisine, artanının alacaklıya ödenmesine, satışın borçlunun haline münasip ev alabileceği miktardan az olmamak üzere yapılmasına” karar verilmesi gerekeceği-
İbranamedeki imzanın davalıya ait olup olmadığının, adli tıp kurumu raporu ile araştırılmasının gerekeceği-
Velâyetin değiştirilmesinin küçüğün yararına olup olmayacağı hususunda uzmandan rapor alınarak karar verileceği-
Paylı bir taşınmazda paydaşlardan birinin (öbür paydaşların olurunu almadan) 3. şahısla kira akdi yapması halinde, BK. mad. 411 uyarınca, her türlü ihmal ve ihtiyatsızlıktan sorumlu olacağı- Mahkemece, davalının dava konusu taşınmazlara ait kira sözleşmeleri getirtilerek bu sözleşmeler esas alınarak kira tespiti hükümlerine göre kira gelirleri hesaplanıp, (ecrimisil hesabı ile değil) davalının sorumlu olduğu miktarın bilirkişilerce tespit edilerek hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerektiği-
Bilirkişinin görüşü hakimi bağlamaz ise de, iflasın ertelenmesi talepli davalarda hakimin, bilirkişi yerine geçerek uyuşmazlığı çözümleyemeyeceği-
İhtiyati haciz kararının infazı sırasında borçlunun ikrarının, takiple birlikte doğacak olan itiraz ve dava hakkını ortadan kaldırmayacağı, hukuken itiraz olanağının elde edilmesinden önce ve icra takip işlemi niteliği taşımayan ihtiyati haczin infazı aşamasında yapılan ikrarın ve buna bağlı kısmi ödeme ile ödeme taahhütlerinin harici ikrar niteliğinde olup, 1086 sayılı HUMK. 236/son gereğince, hâkimin ancak, mahkeme haricindeki ikrarı teyit edecek delil ve emare mevcut ise buna binaen hüküm verebileceği; bu nedenle de borçlunun elindeki senetle birlikte ödeme emrinin tebliği ile doğan imzaya itiraz ve dava hakkını ortadan kalkmayacağı- İhtiyati haciz kararının açıklanan niteliği yanında bu kararın infazının mahiyeti de gözetildiğinde, borçlunun bu sırada yaptığı ikrarın müzayaka altında yapıldığının da gözden uzak tutulmaması gerekeceği-
Kural olarak ‘müstakil faiz alacağı’ için icra takibi yapılamayacağı ancak alacağın ilama dayalı olması halinde, oran ve miktar belirlense dahi, faiz alacağına mahkeme ilamı ile hükmedilmiş olduğundan, BK’nun 113/2 maddesi uyarınca (halin icabından anlaşılan durum gereği) bu alacaktan açıkça feragat edilmediği sürece, fazlaya ilişkin hak saklı tutulmamış olsa bile, zamanaşımı süresinin dolmasına karar ilamda yazılı eksik kalan faiz alacağının her zaman talep edilebileceği–
Hükme esas alınan bilirkişi raporunun yeterli araştırma ve incelemeye dayanması gerektiği gibi Yargıtay denetimine de olanak verecek biçimde düzenlenmesi gerekeceği-
BK. nun 84. maddesinin (şimdi; TBK. mad. 100) icra müdürlüğünce, tarafların talebine bağlı olmaksızın doğrudan doğruya uygulanacağı- Haricen yapılan ödemenin mahsubundan sonra bakiye borcun ne olduğu ve faizin hangi tarihten hesaplanacağının gerektiğinde bilirkişiden mütalaa alınmak suretiyle belirlenmesi gerektiği-