Mahkemece hakkında kısıtlanma kararı verilenin Adli Tıp İhtisas Dairesine gönderilerek raporlar arasındaki çelişki giderilmeden eksik tahkikatla karar verilemeyeceği-
Dava, Orman İşletme Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen ihalenin davalı tarafından sonuçsuz bırakılması üzerine yeniden ihale yapılması sonucu iki ihale bedeli arasındaki farkın ve gecikme zararının faizi ile birlikte tahsili istemine ilişkin olup; mahkemece, tarafların iddia ve savunmalarının, dosyadaki şartname ve delillerin incelenmesi bakımından tayin edilecek tarafsız, teknik bilgiye sahip, uzman bilirkişi aracılığı ile şartname koşullarının yerine gelip gelmediği ve iddia edilen zararın oluşmasına davalı yanın sebep olup olmadığı ile sonuçta elde edilecek verilere göre şartnamede açıklanan verilerle tazminat miktarının saptanması ve varılacak sonuca göre bir karar verilmesinin gerekeceği-
İcra müdürlüğünce İİK 24'e göre ilam konusu edilen menkulün değerinin tespitine dair işleminin şikayeti üzerine verilen icra mahkemesi kararının kesin nitelikte olmadığı- Borçlu vekili, "ilama konu aracın ellerinde bulunmadığını ve İİK 24 uygulanarak aracın değerinin tespitini istediğine göre, icra müdürünce aynen ifa mümkün olmadığından Ticaret Odasından aracın değerinin sorularak belirlenmesi gerekirken, doğrudan bilirkişi marifeti ile değer tespiti yapılmasının hatalı olduğu-
Taşınır malın değeri ilamda yazılı olmadığı veya ihtilaflı bulunduğu takdirde icra müdürü tarafından haczin yapıldığı tarihteki rayice göre takdir olunacağı, hükmolunan taşınırın değerinin borsa veya ticaret odalarında olmayan yerlerde seçilerek bilirkişiden sorulup alınacak cevaba göre tayin olunacağı, ilgililerin bu hususta icra mahkemesine şikayet hakkı olduğu, şikayetçi borçlunun taşınır değerinin bulunulan yer ticaret odasına sorulması talebinin reddedilerek, doğrudan bilirkişi marifetiyle tespiti kararını yerinde olmayacağı-
Çeklerin bedelsiz olduğuna dair menfi tespit davasında, ispat yükünün çekin keşidecisi olan davacıya ait olduğu- Davalı vekili, “çeklerin daha önceki mal alımları nedeniyle cari hesaba mahsuben alındığını, ödemelerden sonraki cari hesap kayıtları incelendiğinde de davacının iddiasının doğru olmadığının anlaşılacağını” savunarak 2008 ve 2009 yılı defterlerini ibraz etmiş olup bilirkişi raporlarında davalı vekilinin gerekçeleri de belirtilerek davacı ve davalı arasındaki ilişkinin bütünüyle incelenmesine yönelik itirazları dikkate alınmadan hüküm kurulmasının hatalı olduğu-
Keşide tarihi tahrifatlı olduğu ileri sürülen çekin bilirkişi tarafından incelenerek oluşan sonuca göre karar verilmesi gerekeceği- Çekin keşide tarihinde tahrifat yapıldığından bahisle takibin iptali yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Borca batıklığın tesbitinde “kaydi değer”in değil “rayiç değer”in esas alınması gerekeceği-
Davalı tarafça açıkça veya örtülü olarak kabul edilmiş olmadıkça, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda davacı tarafça tek taraflı olarak yaptırılan delil tespiti sonucu düzenlenen tespit bilirkişi raporu benimsenerek hüküm verilemeyeceği; bu gibi hallerde mahkemece ayrıca bilirkişi incelemesi yaptırılmasının zorunlu olduğu-
Takip dayanağı senetteki imza ve yazının, atfedildiği kişiye ait olup olmadığı hususunda yapılacak bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak, grafolojik yöntemlerle yapılması, sonuçta imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının dayanakları gösterilerek denetime elverişli bir raporla ortaya konulması gerekeceği, bu şekilde bilirkişi incelemesi yaptırılmadan, mahkeme hakimince kendi gözlemine göre sonuca gidilemeyeceği, mukayeseye esas alınan belgelerin fotokopi olmamasına özen gösterilmesi gerekeceği (belge asılları üzerinde inceleme yaptırılması gerekeceği), senetteki imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfetinin senedi elinde bulunduran ve takibe koyan alacaklıya ait olduğu, imza incelemesi konusunda Adli Tıp Kurumu’nun son makam olmadığı, ispat yükünün alacaklıya ait olduğu-