Hükme esas alınan bilirkişi raporunun yeterli araştırma ve incelemeye dayanması gerektiği gibi Yargıtay denetimine de olanak verecek biçimde düzenlenmesi gerekeceği-
BK. nun 84. maddesinin (şimdi; TBK. mad. 100) icra müdürlüğünce, tarafların talebine bağlı olmaksızın doğrudan doğruya uygulanacağı- Haricen yapılan ödemenin mahsubundan sonra bakiye borcun ne olduğu ve faizin hangi tarihten hesaplanacağının gerektiğinde bilirkişiden mütalaa alınmak suretiyle belirlenmesi gerektiği-
İflâsın ertelenmesi kararıyla birlikte mahkemece alınacak iyileştirme tedbirlerinin, şirketin mali durumunu düzeltmeye elverişli olup olmadığının tespitinin, özel ve teknik bilgiyi gerektirdiği, bu konuda bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekeceği, her ne kadar mahkemenin bilirkişinin oy ve görüşü ile bağlı değilse de, yeterli görmediği bilirkişi incelemesinden sonra, yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekeceği–
Senetlerin «alacak miktarı»nda, «tanzim tarihi»nde tahrifat (değişiklik) yapıldığının ileri sürülmesi halinde, bilirkişi incelemesi yaptırılmadan icra mahkemesinin kendi kanısına göre uyuşmazlığı çözemeyeceği, tahrifat iddiasının araştırılması özel ve teknik bilgiyi gerektireceğinden, bunun HUMK. 275 vd. (şimdi; HMK. 266 vd.) göre bilirkişi aracılığı ile incelenmesi gerekeceği—
Banka kredi sözleşmesinden doğan uyuşmazlıklarda, banka defter ve belgeleri üzerinde, kredi sözleşmesi hükümleri gözönünde bulundurularak uzman bilirkişiler marifetiyle inceleme yapılarak alınacak rapor çerçevesinde uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekeceği–
Devlet içindeki yolsuzluk ve usulsüzlükleri araştırmak ve kamuya açıklamakla görevlendirilmiş olan davalı Milletvekilinin, görevi sırasında sağlık bakanlığı müfettişlerinin raporuna göre yolsuzluk ve usulsüzlük yaptığı belirlenen davacı başhekim hakkında, televizyon programında “hırsız” şeklinde sıfatlandırma yapmasının manevi tazminatı gerektirmeyeceği (Davacının kişilik haklarına saldırı teşkil etmeyeceği)–
Kendi içinde çelişen bilirkişi raporuna göre karar verilemeyeceği–
İmza incelemesi sonucunda, bilirkişilerden alınan iki rapor arasında çelişki bulunması halinde -bu raporlardan birisi Adli Tıp’tan alınmış olsa dahi- mutlaka çelişkinin giderilmesi için üçüncü kez inceleme yaptırılması gerekeceği-
Doğum sırasında gerekli ihtimam ve özen göstermeyerek çocuğun ölümüne sebep olan doktor aleyhine anne/baba tarafından açılan manevi tazminat davasının kabulü gerekeceği- Maddi tazminat yönünden, davalıların mesleki özen ve ihtimama ilişkin yükümlülüklerini ifa sırasında gösterdikleri eksik eylemleri ile zararlı sonuç (bebeğin ölümü) arasında uygun illiyet bağının var olup olmadığı, eylemin niteliği itibariyle olayların doğal ve alışılmış (mutad) akışına, hayat deneyimlerine ve objektif ihtimallere göre, meydana gelmiş zarar türünden bir zararı doğurmaya elverişli olup olmadığının saptanması ve bunun için mahkemece, bebeğin nakledildiği fakültede tutulmuş dosya ve kayıtlar varsa getirtilmesi, dava dosyası ile birlikte Adli Tıp Büyük Kuruluna gönderilmesi, zararın meydana gelmesinde davalıların varlığı kanıtlanan mesleki ihmal ve tedbirsizlerinin zararın (ölümün) meydana gelmesinde mutlak ve tek etken olup olmadığı konularında görüş alınması gerektiği-