Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan HUMK 1/1 (6100 sayılı HMK 1. ve 4.) maddesine göre mahkemelerin görevinin kanunla belirleneceği, anılan Kanun’un 8.maddesinde Sulh Hukuk Mahkemelerinin hangi dava ve işlerde görevli olduğunun gösterildiği- Davalı, kooperatife ortak olmadığına bağlı olarak davacı kooperatife borçlu olmadığını savunduğuna göre, davalının ortak olup olmadığının tespiti bakımından Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olmadığı-
“Boşanma davası devam ederken kocasının karısına zorla 7 adet bono imzalattırdığı” iddiasına dayalı menfi tespit davasının aile mahkemelerinin görevine girmediği- Mahkemelerin görevinin kamu düzeni ilişkin olup yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınması gerektiği-
Küçük kızın verdiği zararın aile reisinden tahsiline ilişkin davanın aile mahkemesinde görülmesi gerekeceği-
Gerek HMK'nın, gerekse HUMK'nın 1'nci maddesine göre, mahkemelerin görevinin kanunla belirleneceği- Görev kurallarının kamu düzenine ilişkin olduğu ve davanın her safhasında görevli olup olmadığının mahkemece re'sen incelenmesi gerektiği- Somut olayda, icra takibindeki asıl alacak miktarı 2.786,96 TL, dava tarihi olan 2004 yılı için Sulh Hukuk Mahkemesi'nin görev sınırı ise 400,00 TL olduğu buna göre, eldeki dava Asliye Hukuk Mahkemesi'nin görev alanına girdiğinden, mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerektiği-
Görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu- Gayrimenkulün aynına ilişkin dava konusu taşınmazın değeri, dava tarihi itibariyle sulh hukuk mahkemelerinin görev sınırını belirleyen HUMK’nun 8. maddesindeki miktarın üstünde olduğundan, davayı görmeye sulh mahkemeleri değil asliye hukuk mahkemeleri görevli olduğu-
Dava muvazaa nedenine dayalı tasarrufun iptali ile taşınmazın davalı eş adına tapuya tesciline ilişkin olduğu, davalılar arasında gerçekleştiği ileri sürülen muvazaalı işlem, davacı yönünden haksız eylem niteliğinde olup davacının katılma alacağının tahsilini sağlamak bakımından eldeki davayı açmakta hukuksal yararı bulunmadığı, uyuşmazlığın çözüm yeri, dava değerine göre genel mahkemeler olup Aile Mahkemesinin görevsiz olduğu-
Davacının tedavisinin 5510 s. K.'un yürürlüğe girdiği tarihten önce gerçekleştiği; dava konusu olayda 5510 . s. K. hükümlerinin uygulama yerinin bulunmadığı, tedavi giderinin yapıldığı dönem itibariyle mülga 5434 s. K.'un uygulanması gerektiği ve idari yargının görevli olduğu-
Davacı, evlilik birliği içinde kooperatif hissesinin devri yoluyla davalı eş adına satın alınarak aile konutu olarak kullanılan meskenin davalı eş tarafından muvazaalı olarak diğer davalıya devredildiğini, kendisinin satışa rızası bulunmadığını, alıcı davalının durumdan haberdar olduğunu ileri sürerek, kooperatif hissesinin davalıya devrine dair işlemin; şayet yargılama aşamasında ferdileşme sağlanırsa tapu kaydının iptali ile davalı eş adına tescilini istediği, davalılar arasında gerçekleştirildiği ileri sürülen muvazaalı işlem davacı yönünden haksız eylem niteliğinde bulunduğuna göre, uyuşmazlığın çözüm yerinin genel mahkemeler olduğu-Çekişme konusu taşınmazın belirtilen değerine göre temyize konu tapu iptali ve tescile ilişkin davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesine ait olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi gerekeceği-
Telefon abonelik sözleşmesine dayalı alacağın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin davada, tarafların tacir oldukları, telefon aboneliğinin şirket adına ticari faaliyette kullanılmak için kurumsal abonelik olarak yapıldığı anlaşıldığından, uyuşmazlığın genel mahkemelerde çözümlenmesi gerekeceği-
Küçükler üzerindeki vesayetin ergin olmalarından önce kaldırılmasında, vesayet makamının (sulh hukuk mahkemesi) görevli olduğu-