Borçluya yapılan bu tebligatta tebliğ memuru tarafından, beyanına başvurulan isim ve imzadan imtina eden komşunun ad ve soyadının belirtilmediği, haber bırakılan komşunun isminin, kim olduğunun, imzadan imtina edip etmediğinin tevsik edilmediği, bu haliyle tebliğ işleminin usulsüz olduğu-
Satış ilanı tebliğ evrakı üzerinde; tebligat mazbatasını çıkaran mercii tarafından T.K.'nun 23/1-8. ve Yönetmeliğin 16/2. maddesi kapsamında bir şerh verilmediği anlaşılmakta olup; dağıtıcının tebliğ işlemini T.K.'nun 21/2. maddesi uyarınca yapmasının isabetsiz olduğu- Borçlu kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, satış ilanının, kıymet takdirine itiraz eden vekile tebliğ edilmesi gerektİği- Taşınmaz satışlarında, borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu (İİK. mad. 127)-
Davacıya itirazın reddedildiği genel kurul kararının Tebligat Kanunu'nun 10/1/2. maddesi uyarınca Mernis adresine çıkarılması gerekirken aynı Kanun'un 21. maddesine göre usulsüz şekilde tebliğ edildiği anlaşılmasına rağmen, mahkemece, tebligatın usulüne uygun olduğu kabul edilerek hak düşürücü süresinin geçtiğinden bahisle üyelikten ihraç kararının iptali ile üyeliğin tespiti istemine ilişkin davanın reddinin isabetli olmadığı-
İhraç kararının iptali, menfi tespit ve tazminat istemlerine ilişkin davada, kooperatif tarafından alınan ihraç kararının Noter kanalıyla Tebligat Kanunu'nun 21. maddesine uygun yapılmamış olduğu, muhatabın adreste bulunmadığı belirtilmiş ise de nerede olduğu belirtilmediği gibi, komşusunun da imzası alınmamış olduğu, bu itibarla davanın üç aylık süre içerisinde açıldığının kabulü ile ihraç ile ilgili olarak çıkarılan tebligatın da geçerliliği hususları üzerinde durularak, öncelikle ihraç konusu hakkında yukarıda belirtilen hususlar incelenerek oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekeceği-
Borçluya yapılan yapılan satış ilanı tebliğ belgesinde, muhatabın işte olduğunu beyan eden komşunun isim ve soy isminin yazılı olmaması nedeniyle yapılan tebligatın usulsüz olduğunun kabulü gerektiği-
Tebliğ yapılan adresin mernis adresi olduğundan geçerli olduğu değerlendirilmişse de; tebligat adresinin adres kayıt sistemindeki mernis adresi olduğu tebliğ evrakında belirtilmediğinden tebliğ işlemi usulsüz olduğu gibi öncelikle Tebligat Kanunu'nun 10. maddesine göre bilinen adrese tebliğ işlemi yapılmadan, borçlunun mernis adresine Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre tebliğin usulüne aykırı olduğu-
Tebliğ şerhinde yazılı olan muhatabın işe gittiği beyanının kimden soruşturularak tespit edildiği ve bu kişinin açık kimliğinin ne olduğu tebliğ mazbatasında açıklanmadığı gibi, beyan sahibinin imzasının alınmadığı veya imzadan imtina durumunun da belirlenmediği anlaşıldığından ihraç kararının usulüne uygun olarak tebliğ edildiğinden bahsedilemeyeceği ve bu durumda, dava açmak için yasanın tanıdığı hak düşürücü sürenin de işlemeyeceği gözetilerek davanın hak düşürücü sürede açıldığının kabulü ile işin esasına girilerek oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekeceği-
Davalıya dava dilekçesi ve duruşma günü Tebligat Kanunu mad. 21'e göre şerh ile tebliğ edilse de tebligat mazbatasındaki adresin “adres kayıt sistemi”nde gösterilen adres ile aynı olup olmadığı belirtilmeyip, haber verildiği bildirilen kişinin kim olduğu belirtilmediği gibi imzası alınmayıp, imzadan imtina ettiği de belirtilmediğinden yapılan tebligat işleminin usulsüz olduğu-
Ödeme emrinin tebliğ tarihinin düzeltilmesine ilişkin davanın, bu davayı etkileyeceği kuşkusuz olduğundan İcra Hukuk Mahkemesi dosyasının kesinleşmesinin beklenilmesi ve varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Dava dilekçesinin davalıya Teb. Kan. mad. 21 gereğince tebliğ edildiği bildirilmişse de ekli tebligat parçasında tahkik beyanı alınan komşunun ismi belirtilmeyip isimden imtinaya ilişkin bir kayıt da bulunmadığından yapılan tebliğ işleminin usulsüz olduğu-