Tebligat evrağında sadece adresin başında “mernis adresi” ibaresinin yazılı olduğu, bu şerh dışında tebligat mazbatasını çıkaran mercii tarafından “adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese Teb.K.'nun 21/2. maddesi uyarınca tebligat yapılacağına dair meşruhat” verilmediği durumda yapılan tebligatın usulsüz olduğu- Borçlunun usulsüz tebliği öğrendiğini bildirdiği tarihin tebliğ tarihi kabul edileceği-
Borçlular adına gönderilen satış ilanı tebligatlarının borçluların Mernis adresinde, borçluların adresten ayrıldığının sorularak tespiti üzerine, tebliğ evrakının mahalle muhtarına teslim edildiği, 2 nolu haber kağıdının kapıya yapıştırıldığı belirtilerek şerh verilmek suretiyle 7201 sayılı Kanun'un 21/1. maddesine göre tebliğe çalışıldığı, ancak muhatapların tevziat saatinden sonra adreslerine dönüp dönmeyeceklerinin ve araştırma yapılan kişinin komşu, yönetici, kapıcı ve kanunda sayılan kişilerden olup olmadığının belirtilmediği, en azından belirlemeye yönelik özelliklerinin tebligat mazbatasında tespit edilmediği, sadece isim ve imzadan imtina edildiğinin belirtilmesi ile yetinildiği anlaşıldığı, bu hali ile yapılan tebligat; 7201 sayılı Kanun'un 21/1. maddesi ile Yönetmeliğin 30. maddesi hükümlerine aykırı olduğundan usulsüz olduğu-İK’nun 127. maddesi gereğince, taşınmaz satışlarında satış ilanının bir suretinin borçluya tebliğinin zorunlu olduğu, borçlulara satış ilanı tebligatları, Tebligat Kanunu hükümlerine aykırı olarak yapıldığından ve dolayısıyla satış ilanı tebliği zorunluluğu bu hali ile yerine getirilmediğinden, bu hususun başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu, mahkemece ihalenin feshine karar verilmesi gerekeceği-
Tebligatta yer alan “sözlü beyanı” ifadesinin, imzadan imtina edilip edilmediğinin belirtilmemiş olması karşısında tebligatı usulüne uygun hale getirmeyeceği-
Gecikmiş itiraz başvurusunda bulunabilmek için her şeyden önce usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş bir tebligat evrakının bulunması gerektiği ve hukuki tavsifin hakimin görevi olduğu- Tebliğ zarfı üzerinde mernis adresi olduğu yazılıysa da, tebliği çıkaran merci tarafından bu adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğu için tebligatın TK.'nun 21/2. maddesine göre tebliğ edilmesi gerektiğine ilişkin bir şerhin verilmediği anlaşıldığından tebligatın usulsüz olduğu- Tebligat Yönetmeliğinin 16/2. maddesi gereğince tebligat yapılabilmesi için, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan adresine renkli bastırılan tebligat zarfının gönderilmesi gerekeceği- (Bu tebliğ zarfının açık mavi renkte basılacağının da Yönetmeliğin 79/2. maddesinde düzenlenmiş olduğu)-
Yenileme dilekçesi ve duruşma günü davalıya Tebligat Kanunu hükümlerine göre, fakat aynı Kanunun 21. maddesindeki değişiklikler dikkate alınmaksızın ilânen tebliğ yapıldığı, oysa gerçek kişiler yönünden artık mernis adreslerinin tespit edilebilmesi halinde Kanunun diğer maddelerine göre tebliğinin mümkün olmadığı, bu hususun da mahkemece gözetilmediği anlaşıldığından hem dava dilekçesinin hem de yenileme dilekçesi ile duruşma gününün usulüne uygun olarak tebliğ edildiğini söyleyebilme olanağı olmadığından davalıya usulüne uygun olarak dava (ve yenileme) dilekçesinin tebliği ile taraf teşkili sağlandıktan sonra yanların gösterecekleri kanıtların toplanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Ödeme emri tebliğ evrakında “Mernis Adresi” ibaresi bulunmakla birlikte “adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese tebligat yapılacağına dair meşruhat bulunmadığından ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğu- Tebligat Yönetmeliğinin 16/2. maddesi gereğince tebligat yapılabilmesi için, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan adresine renkli bastırılan tebligat zarfının gönderilmesi gerekeceği- (Bu tebliğ zarfının açık mavi renkte basılacağının da Yönetmeliğin 79/2. maddesinde düzenlenmiş olduğu)-
Tebligat Kanunu'nun 10/2.maddesi uyarınca, borçlunun adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinin, bilinen en son adresi olarak kabul edilmesinin ve bu adrese tebligat yapılmasının koşulları oluştuğundan, bu nedenle borçlunun adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresine tebligat çıkarılmasında yasaya aykırılık olmadığı gibi, tebliğ evrakı üzerine verilen şerh de 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 23/8.maddesine ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesine göre uygun olduğu, ödeme emri tebliğ işlemi, 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/2, 21/2 ve 23/8. maddeleri ile Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesine ve dolayısıyla usulüne uygun olduğundan, mahkemece şikayetin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Tebliğ mazbatasında, “adresin, muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese T.K'nun 21/2. maddesi uyarınca tebligat yapılacağına dair meşruhat” bulunmadığından, tebligatın usulsüz olduğu -
Somut olayda muhatabın, adresten geçici mi yoksa sürekli mi ayrıldığı ve tevziat saatlerinden sonra tebligat adresine dönüp dönmeyeceği tespit edilmediği gibi, beyanı alınan komşunun isminin de belirlenmediği, bu hali ile tebliğ işleminin usulsüz olduğu- İİK. mad. 127 gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneğinin borçluya tebliğ edilmesi gerekeceği, borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi başlı başına ihalenin feshi sebebi olacağı-
Taşınmaz satışlarında, borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu- Dosyada vekaletnamesi de olan borçlu vekili adına çıkarılan satış ilanına dair tebligatın; muhatabın bulunmaması üzerine han görevlisinden sorulduğu, görevlinin "adliyede olduğunu" sözlü olarak beyan edip, beyanı imzadan imtina etmesi üzerine tebligatın muhtara teslim edildiği ve ardından 2 nolu haber kağıdının binaya yapıştırıldığı, muhataba haber vermek üzere han görevlisine bilgi verildiği şerhi ile Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre yapılmak istendiği; ancak "beyanı alınan ve sonra da haber bırakılan han görevlisinin isminin alınmadığı", yani tebliğ mazbatasında "han görevlisinin kim olduğuna" dair hiçbir bilginin bulunmadığı, dolayısıyla yapılan tebligatın usulsüz olduğu- Tebligat Kanunu'nun 21/1 maddesi hükmüne uygun tebliğ yapılması gerekeceği, ilgilinin adreste bulunmama ve imtina hallerinde memurun Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik'in 30. maddesinin birinci fıkrasına uygun davranması gerekeceği ve bu usullerde yapılmayan tebligatların ihalenin feshi sebebi oluşturacağı-