Davacıya çıkarılan 89/1 ve 89/3 haciz ihbarnameleri tebliğ mazbatası üzerine; "muhatap çarşıya gittiğinden hazır bulunmaması sebebiyle Tebligat Kanunu'nun 21. maddesine göre tebliğ evrakı ............Mahalle muhtarına teslim edilerek 2 nolu haber kağıdı kapısına yapıştırılmış olup durumdan komşusu A. Y. haberdar edilmiştir" şerhi düşülmek suretiyle, tebliğ işleminin yapıldığı, mazbatada beyanda bulunan komşunun adı ve soyadının yazılmadığı, haber bırakılan komşunun adı ve soyadı belirtilmiş ise de yasa ve yönetmelik gereğince araştırma yapılan komşu ile haber bırakılan komşunun farklı kişiler olabileceği, aynı kişi olmasının gerekmediği; mazbatada haber bırakılan komşu ile beyanı alınan komşunun isimlerinin yazılması ya da aynı kişiyse bu hususun belirtilmesinin gerektiği, ancak bu zorunluluğa riayet edilmediği, davacıya yapılan haciz ihbarnamelerinin tebliğ işlemi usulsüz olduğu, davacıya gönderilen 89/1 haciz ihbarnamesi tebliğ tarihinin ............. olarak düzeltilmesine, 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnamelerinin davacı yönünden iptallerine, davacı aleyhine uygulanan hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Bila tebliğ iade edilen tebligatta komşu ismi bulunmadığı gibi kapıya haber kağıdı da yapıştırılmadığı, bu suretle iade tebligat usulsüz olduğundan buna dayalı olarak TK'nın 21/2. maddesi gereğince yapılan tebligatın da geçersiz olduğu-
Ödeme emri tebligat parçasında yazılı “muhatabın işyeri dışında iş takibinde olduğu” ibaresi Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 21 inci maddesine göre muhatap ve muhatap adına tebliği almaya yetkili kimselerin bulunmadığı anlamında olup, somut olayda Tebligat Kanunu'nun 21 inci maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen “tebliğ imkânsızlığı”nın söz konusu olduğu, bu durumda borçlu ticaret şirketinin kayıtlı olduğu ticaret sicil müdürlüğündeki adresine çıkarılan tebligatta tebliğ memurunca Tebligat Yönetmeliği'nin 30 uncu maddesinin birinci fıkrasındaki koşulların araştırılması gerekmemekte ise de, tebligat yapılan adres bir ticaret merkezi olup, tebliğ memurunca komşusuna ulaşıldığına göre belgelendirme unsurunun gerçekleşmesi için komşusuna haber verilerek, isminin sorularak tebligat parçasına yazılması gerekeceği, Kanun'da yazılı mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya haber verme koşulunun aranmamasını gerektirecek bir hâlin bulunmadığı, şu hâle göre borçlu şirkete ödeme emri tebliğ işleminin Tebligat Kanunu’nun 21 inci maddesinin birinci fıkrası ile Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 30 ve 31 inci maddelerine göre usulsüz olduğu-
Borçlunun takip talebinde gösterilen bilinen adresine çıkarılan ödeme emri tebligatı iade edilmiş olmasının, adres kayıt sisteminde kayıtlı yerleşim yeri adresine tebligat yapabilmek için yasal şartları oluşturduğu,muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese Tebligat Kanun'unun 21 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre tebligat yapılacağına dair meşruhata yer verilmediği hâlde tebliğ memuru tarafından kendiliğinden ilgili Kanun'un 21/2 nci maddesi uygulanarak tebliğ edildiğinden tebligatın bu hâli ile usulsüz olacağı- Sıra cetvelinde kendisinden önce yer verilen başka bir alacaklının icra dosyasında borçluya yapılan tebligatın usulüne uygun olmadığını belirterek sıra cetveline itiraz etmesi mümkün olduğu-
Davacı asil (daha sonra istifa eden) vekiliyle birlikte duruşmaya katılarak mahkemeye adresini bildirmiş olduğundan, dava dilekçesinde bildirmiş olduğu adres ile önceki duruşmada bildirmiş olduğu adreslerin bilinen en son adres olma özelliğini kaybetmiş olduğu ve bu durumda gerekçeli kararın davacı-birleşen davalıya usule uygun şekilde tebliğ edildiğinden söz edilmesi mümkün olmadığı- Bölge Adliye Mahkemesince, davacı-birleşen davalı erkeğin istinaf isteminin süresinde olduğunun kabulü ile istinaf başvurusunun incelenmesi gerektiği-
Davacının süresinden sonra 89/2 haciz ihbarnamesine itiraz ederek yeni adresini icra dosyasına bildirdiği, 89/3 haciz ihbarnamesinin itiraz dilekçesinden önce hazırlanarak davacıya gönderildiği, dolayısıyla davalının istinaf başvurusunun HMK'nun 353-(1)-b-2 maddesi uyarınca esastan kabulüne, ............ İcra Hukuk Mahkemesi'nin kararının kaldırılmasına ve şikayetin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Borçluya gönderilen ödeme emrinin muhatabın adreste bulunmama sebebinin belirtilmediği, tevziat saatlerinden sonra adresine dönüp dönmeyeceğinin anlaşılamadığı, bu nedenle ödeme emri tebligatının usulsüz olduğu- Borçlu vekiline azilname ile azledildiği tarihten sonra yapılan tebligat ile borçlunun şikayete konu takipten haberdar olduğunun kabul edilemeyeceği- Diğer bir takip dosyasına ilişkin borçlu adına ihalenin feshi davası açılmış olmasının da borçlunun şikayete konu takipten haberdar olduğu şeklinde yorumlanamayacağı- Ödeme emri tebliğ tarihinin düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği- "Borçlunun 5 yıl boyunca takipten haberdar olmamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu iddiasının dinlenmeyeceği ve ödeme emrinin diğer takip dosyası ile aynı şekilde tebliğ edilmesi üzerine, o takipte ödeme emrinden daha önce haberdar olunduğu beyan edilerek ihalenin feshi davası açılmasının da durumu değiştirmeyeceği"-
Satış ilanı tebligatının "adresin dağıtım saatlerinde kapalı olup, yönetici .......'un sözlü beyanından firmanın adreste faaliyet gösterdiği öğrenildi, evrak ilgili mahalle muhtarına bırakıldı, haber kağıdı muhatabın kapısına yapıştırıldı, keyfiyet yöneticiye haber verildi" şerhi ile ............. tarihinde Tebligat Kanunu 21/1 maddesi kapsamında usulüne uygun yapıldığı- Dosya kapsamında vekilin davacı adına takip ettiği işlem, dava olmadığından vekile tebligat çıkartılması yönündeki talebin yerinde olmadığı- Kamu düzeni yönünden yapılan inceleme de herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığından ihalenin feshi talebinin reddi yönündeki kararın isabetli olduğunu ancak İİK’nın 134/5-3. maddesi gereğince, fesih gerekçeleri gözönünde bulundurulduğunda, şikayetin ihale sürecini uzatmaya matuf olmadığı ve Anayasa’nın 13. maddesinde düzenlenen ölçülülük ilkesi nazara alınarak şikayetçi borçlu aleyhine hükmedilen para cezasının, ihale bedelinin % 5’ine indirilmesi gerektiği-
Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi uyarınca tebligat yapılan adres borçlunun mernis adresi olmadığından, ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğunun kabulü gerekeceği, her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesinin gerekçeli kararında, borçlu tarafından, tebliğ yapılan adresin mernis adresi olmadığına dair bir iddianın ileri sürülmediği belirtilerek sonuca gidilmiş ise de; borçlunun şikayet dilekçesinde tebliğ yapılan adresin ev olmayıp doktor muayenehanesi olduğunu belirtmesi karşısında, adresin mernis adresi olup olmadığının araştırılması gerekip, eksik inceleme ile sonuca gidilmesinin doğru olmadığı, o halde, borçlunun usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi gereğince ödeme emri tebliğ tarihinin düzeltilmesine dair İlk Derece Mahkemesi kararı yerinde ise de, gerekçesi somut olaya uygun olmadığından, Bölge Adliye Mahkemesince, gerekçenin düzeltilmesi maksadıyla İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden şikayetin kabulü yönünde hüküm kurulması gerekeceği-
Tebligatta muhatabın çarşıda olduğunu bildiren komşunun ad ve soyadı alınmadan ve haber verilen komşunun ad ve soyadı belirtilmeden yapılan tebligatın bu hali ile 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesi ile Tebligat Yönetmeliği'nin 30 ve 35. maddeleri hükümlerine uygun yapılmadığından usulsüz olduğu- Dosyanın cevap dilekçesi ekinde borçlu murisin bizzat verdiği vekaletnamesinin bulunduğu oysa borçlu murisin ........... Sulh Hukuk Mahkemesi'nin kararı ile kısıtlandığı, TBK'nun 513.maddesi uyarınca vekalet ilişkisinin kısıtlanma ile sona erdiği anlaşıldığından, ............... vekili sıfatıyla Av. ..............'na yapılan satış ilanı tebliğinin, yetkisiz vekile tebliğ edildiğinin anlaşıldığı- Şikayet eden borçlunun vasisine satış ilanının usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu-