Mahkemece, adı geçen şirket hakkındaki iflas dosyası istenerek davalı şirketin iflasına karar verilip verilmediği, karar verilmiş ve kesinleşmiş ise iflas eden şirketin, bütün hak ve borçlarının Kanun gereği olarak iflas masasına intikal edeceği, müflisin hak ve borçları üzerinde tasarruf ehliyeti ortadan kalkacağından, husumetin iflas idaresine yönetilmesi gerekeceğinden ilgili iflas idare memurlarına davetiye çıkarılılarak taraf teşkili sağlandıktan sonra davanın esası hakkında hüküm kurulması gerekeceği-
Mahkemece aciz belgesinin ibraz edilmemesi nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de verilen kararın toplanan delillere ve dosya içeriğine uygun düşmediği, davacı tarafından davalı borçlu ... hakkında ... 19. İcra Müdürlüğü’nün ........... sayılı takip dosyası ile yapılan icra takibi sırasında borçlu davalının bilinen bütün adreslerine 27/12/2011 tarihinde hacze gidilmiş, ilk olarak “... Cad. No:... ” adresinde yapılan haciz sırasında borçlunun burada oturmadığını yerine 7 yıldır oturmakta olan başka bir kiracının bulunduğunu, “...’ daki” adresinde yapılan haciz sırasında yine borçlunun olmadığını, evin boş olduğunu, “... Mahallesi’ndeki” adresinin ise borçlunun mernis adresi olduğu ve yapılan haciz sırasında bina görevlisinin borçlunun buradaki yerinden Ağustos 2011 yılında taşındığını ve son olarak “İlkbahar Mahallesi 593 sokakta” yapılan haciz sırasında ise bina görevlisinin evin boş olduğunu beyan etmesi ayrıca davalı borçlunun farklı icra dosyalarından yapılan detaylı araştırma ile borçlu adına kayıtlı başka gayrimenkullerinin de bulunduğu, bunlarla ilgili yapılan kıymet takdirleri sonucu da borçlunun aciz halinin varlığının sabit olduğunun anlaşılması, hatta bazı gayrimenkullerin de başka şahıslara ihale edilmesi sonucu borçlunun borcuna yetecek haczi kabil malının olmadığı anlaşıldığından mahkemece davalı borçlunun aciz halinin kabul ederek işin esasına girerek karar verilmesi gerekeceği-
"Davalı borçlu ile üçüncü kişi arasındaki takibin muvazaalı yapıldığı, maaş haciz müzekkeresinin bile borçlu tarafından kendi kurumuna elden teslim edildiği" iddiasıyla açılan iptal davasında, tasarrufun iptali dava şartlarının olup olmadığı irdelenmeksizin (aciz vesikası alınıp alınmadığı, diğer dava şartlarının olup olmadığı vs.) davanın kabulüne karar verilemeyeceği-
Tasarrufun iptali davasının görülebilmesi için 'davacının gerçek bir alacağının bulunduğu'nun davacı tarafından ispatlanması gerekeceği-
Genel muvazaaya (TBK. 19) dayalı tasarrufun iptali davalarında, davalı-borçlunun savunma ve delilleri çerçevesinde, alacağın gerçek olup olmadığının tartışılması, davalı ile borçlu arasındaki hukuki ilişkinin ve davacının alacağının doğum tarihinin değerlendirilmesi, sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Davalının aynı gün içerisinde satın aldığı taşınmazları aradan 1 sene geçtikten sonra yine aynı kişiye aynı gün içerisinde satması hayatın olağan akışına aykırı görüldüğünden ve dava konusu taşınmazların bilirkişi tarafından belirlenen değerleri ile satış bedelleri arasında da misli fark bulunduğundan davanın kabulüne karar verilmişse de; varılan sonucun dosya kapsamına uygun düşmediği, dava konusu taşınmazlar bakımından ipotek bedelleri göz önüne alındığında bedel farkının bulunmadığı; İİK'nun 280. maddesine göre, kötü niyeti kanıtlama yükümlülüğü davacı tarafta bulunmakta olup, davalılar arasında akrabalık bağı, iş ortaklığı, arkadaşlık gibi kötü niyeti gösterir bir durumun da kanıtlanamadığı, davalının aynı gün içerisinde satın aldığı taşınmazları aradan 1 sene geçtikten sonra yine aynı kişiye aynı gün içerisinde satması da tek başına davalı 3. kişinin, borçlunun mal kaçırma kastını bildiğini gösteren bir durum olmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Davacı alacaklı tarafından davalı borçlu hakkında icra takibi yapılmış; ancak mahkemenin işbu dosyasındaki kararından sonra icra dosyasına ödeme yapıldığı ve borç kapatıldığı, bu durumda davanın konusu kalmadığından dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi yargılama giderinin davadaki haklılık durumuna göre belirmesi için kararın bozulması gerekeceği-
Diğer alacaklılardan mal kaçırma amacıyla muvazaalı olarak yapılan icra takibinin davacı alacaklının alacağına yeter miktarının iptaline kararı verilmesi istemiyle İİK 277 vd. uyarınca açılan davada, davalı üçüncü kişinin bizzat takibin alacaklısı olan şirket olduğu, davanın şirket temsilcisine açılamayacağı- Davanın takip alacaklısı şirkete yöneltilmesi için davacı tarafa süre ve imkan verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu- Muvazaalı olduğu ileri sürülen icra takibinde ödeme emrinin hızlı tebligatla iş yerinde daimi çalışana tebliğ edildiği, davalı şirket yetkilisinin lehine olan itiraza ve şikayete konu tüm haklarından feragat ettiği, takibin kesinleşmesine muvafakat ettiği, icra müdürlüğünce Valiliği Yatırım İzleme Koordinasyon Başkanlığı'na yazılan yazı ile, borçlunun doğmuş ve doğacak her türlü istihkak hak ve alacakları üzerine borç tutarında haciz konulduğu, alınan bilirkişi raporuna göre, şirketin toplam alacağının üzerinden takip başlatmış olduğu gözetildiğinde, davalıların anlaşmalı olarak, mevcut alacaklarından fazla alacak ilişkisi yaratarak icra dosyası ile takip yapıldığı anlaşıldığından, davacının davasının kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Uygulamada alacak-borç ilişkisi daha önce başlamasına rağmen, alacak için düzenlenen bono veya çek gibi kıymetli evraka sonraki tarihlerin atıldığı sıklıkla görüldüğünden, davacı alacaklının, borçlu davalı ........ şirketinden alacağının 'gerçek' bir alacak olması gerektiğinden, mahkemece, alacaklı davacıya bu konuda kanıt sunma olanağı verilmeli, gerekirse davacı alacaklı ile borçlu davalı isticvap edilerek çek-senedin düzenlenmesine neden olan temel ilişki sorulmalı, bu yönde beyanda bulunan tanıkların beyanları netleştirilmeli ve davacının borçludaki alacağının 'gerçek' bir olacak olup olmadığı tespit edilerek, ön koşulunun gerçekleşip gerçekleşmediğinin saptanması gerekeceği- Bu durumda; mahkemece, tacir olan ve ticari defter tutmak zorunda olan davalı borçlu ........şirketinin ticari kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak, dava dayanağı takip dosyasındaki çekin dayanağı ticari ilişki ve borcun doğumu araştırılarak, gerekirse davacı alacaklı ile borçlu davalı isticvap edilerek, çek-senedin düzenlenmesine neden olan temel ilişki sorulmalı, bu yönde tanık beyanları alınarak değerlendirme yapılması gerekeceği-
Davalı borçlu "taşınmazı eski eşinin aldığını, kendisinin sadece tapuda işlem yaptığını" ileri sürmüş ise de, kızı için "yatırım amaçlı" olarak taşınmaz satın almak isteyen bir kimsenin içerisinde üçüncü kişilerin oturduğu ve kendi beyanına göre içinde oturan kişileri tahliye edemeyeceği bildiği bir taşınmazın yatırım amaçlı olarak satın alınmış olmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı- Davalı borçlunun maaşında 262.432,32 TL icra borcunun bulunduğu ve 1. sıradan bu icra dosyası için kesinti yapıldığı adına kayıtlı olan araç üzerinde ise birden fazla haciz bulunduğu anlaşıldığından, davalının "acz halinde bulunmadığı" yönündeki savunmasının dikkate alınmayacağı-