İptal davasında davacının amacının, muaccel alcağını tahsil edebilmek için hukuki muamelenin kendisi yönünden geçersizliğini sağlamak olup, davacının bu hakkının ayni değil kişisel bir hak olduğundan kişisel bir sonuç doğuracağı-
İptal davasını açma hakkı elinde geçici veya kesin aciz vesikası bulunan alacaklı ile iflas idaresine ait olduğu, borçlunun iflas etmiş olması halinde ise iptal davasını açma hakkının iflas idaresine ait olacağı ancak iflas idaresinin İİK 245. maddesi hükmüne göre dava hakkını alacaklıya devredilebileceği, alacaklının ancak bu takdirde dava açabileceği veya açılmış bir davayı takip edebileceği dolayısıyla alacaklının dava hakkının iflas idaresi tarafından kendisine devredildiğini belgelemesinin gerektiği- 2. alacaklılar toplantısında tasarrufun iptali davalarının İflas masası tarafından takip edilmesine karar verilmesi ve iflas idaresi temsilcisi ve vekilinin de duruşmaya bu amaçla katılması karşısında, alacaklı banka yerine, davanın iflas idaresi memurluğunca takip edildiği gözetilerek iflas idaresi lehine kurulması gerektiği-
Aciz belgenin yetersizliği ya da geçersizliği olgusunun, ilgilisince icra hakimliği önünde itiraz ve şikayete konu edilmemişken; tasarrufun iptali davasına bakan mahkemece konunun re’sen ele alınıp tartışılması bu aşamada olanaklı olmadığı, itiraz ve şikayete konu edilmemiş bulunan “Geçici Aciz Belgesi” içerdiği “takdir edilen değerin dosya alacağına yeterli gelmediği” yönündeki açıklama nedeniyle, yasanın açık hükmüne uygun “aciz belgesi” niteliğinde olduğu ve dava şartı olan geçerli bir aciz belgesinin yokluğundan bahisle davanın reddinin isabetsiz olduğu-
Borçlu tarafından ihalesi alınan, ancak ihale bedeli tamamen ödenmediği için, borçlunun rızasını da içeren dilekçe ile davalı üçüncü kişilere satılan ve daha sonra da diğer davalılar dördüncü kişilere devredilen taşınmazların, borçlu adına tesciline karar verilmesi istemiyle açılan davanın takip konusu alacağın tahsiline yönelik olduğu ve davanın tasarrufun iptali olarak yorumlaması gerekeceği- Nakden verilen bir borca ilişkin olan bono, iptale konu tasarruflardan sonra keşide edildiğinden, davacı taraftan, varsa borcun daha evvel doğumuna ilişkin delilleri sorulmadan, eksik inceleme ile karar verilmesinin hatalı olacağı- Borçlunun yerleşim yeri olduğu belli olmayan ancak zaman zaman kaldığını bildirdiği adreste yapılan haczin geçici aciz belgesi olarak kabul edilemeyeceği- Davacıya kesin ya da geçici nitelikte aciz belgesi sunması için süre verilip dava şartının tamamlanması gerekeceği-
Ticari hayatta çeklerin ileri tarihli olarak keşide edildiği sık karşılaşılan bir durum olduğundan, takip dayanağı çeklerin keşide tarihi tasarruf tarihinde sonra olsa da, davacı ve borçlu arasında cari hesap ilişkisi bulunduğu iddiaları üzerinde durularak, davacı alacağının doğum tarihinin gerektiğinde her iki tarafın ticari defterleri karşılaştırılarak belirlenmesi gerekeceği-
“Geçici aciz vesikası” niteliğindeki belgelerin ve açılmış olan “tasarrufun iptali davası”nın zamanaşımı süresini kesmeyeceği-
Davacılar tarafından kesin aciz belgesi ibraz edilmese de icra dosyasına sunulan mal beyanı içeriğinden borçlunun yeterli malvarlığı olmadığı, yapılan hacizlerde de borçlunun sürekli adresini değiştirdiği bu nedenle de yapılan hacizlerden sonuç alınamadığı, ayrıca tapu sicil müdürlüğünden ve trafik tescil şube müdürlüğünden de borçlunun taşınmazını ve aracını sattığı da bildirilmiş olduğundan borçlunun aciz halinin gerçekleştiğinin kabulü gerekeceği-
Davanın 6183 sayılı Yasa'nın 24 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu- Bu tür davalarda iptal karan verilebilmesi için tasarruf tarihinden önce doğmuş bir kamu alacağı ile borçlular hakkında yapılmış ve kesinleşmiş icra takibinin bulunması ve bu alacağın ödenmemiş olması gerektiği-
Alacaklı davacı tarafından yapılan icra takiplerinde borçlu davalının adresinde yapılan hacizler sırasında borçlunun borcuna yetecek haczi kabil malının bulunmadığı, yapılan araştırmalarda da borcuna yetecek menkul ve gayrimenkul malının olmadığı, daha önceki davalarda da borçlunun aciz halinin kabul edildiği, ayrıca önceki iptal davaları gözönüne alındığında da, davacının dayandığı icra takip dosyalarında alacağını henüz tahsil edemediği anlaşıldığından, tasarrufun iptali davasının esasının incelenmesi gerekirken mahkemece "aynı tasarruflar nedeniyle daha önce verilen kararlardan dolayı alacağın tahsil olanağı bulunması" nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Borçlu tarafından yapılmış bir tasarrufun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği-