Haciz işleminin yapıldığı taşınmaz borcun doğumundan sonra davalı borçlu tarafından Ölünceye Kadar Bakma Akdi ile davacı 3.kişiye devredilmiş ve mahcuz ev eşyaları da ekli menkul eşya listesi ile teferruat olarak tapuya şerh edilmiş olup İİK.. mad. 97/a/1, c: 2.gereğince, haczedilen mahcuzları borçlu ile 3.kişinin birlikte elde bulundurduklarından İİK. mad. 97/a'deki mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına olduğunun kabulü gerektiği- Ülkemizde ev eşyalarının tapuya demirbaş/teferruat olarak kaydedilmesi şeklinde bir uygulama olmadığı gibi, borçlu ile 3.kişi arasında yapılan bu işlemlerin, borçluya ait menkullerin haczini engellemeye ve alacaklıdan mal kaçırmaya yönelik danışıklı işler niteliğinde olduğu ve bu nedenle, alacaklının haklarını etkilemeyeceği-
6183 s. K. mad. 24 vd. uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkin davanın açılabilmesi için öncelikle kesinleşmiş ve muaccel hale gelmiş bir kamu alacağının bulunması (ödeme emrinin borçluya tebliğ edilmiş olması ve bu ödeme emrinin kesinleşmiş olması) gerektiği- Ödeme emrinin tebliği üzerine borçlu tarafından iptal istemiyle Vergi Mahkemesinde açılan ve kabul edilen davaların henüz kesinleşmemiş oldukları görüldüğünden, bu davaların tasarrufun iptali davası için bekletici mesele yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
İtirazın iptali davalarının tasarrufun iptali davaları için bekletici mesele yapılması gerekeceği-
Üçüncü kişi konumundaki davalı, borçlu davalının amcasının çocuğu olduğundan ve ayrıca icra takibinin dayanağı olan dava dosyasında borçlunun avukat sıfatı ile vekilliğini de yaptığı anlaşıldığından, davalı üçüncü kişinin, borçlu davalının mali durumu ile alacaklılardan mal kaçırma kastını bilen veya bilebilecek kişilerden olduğunun kabulü ile İİK. nun 280. maddesi uyarınca davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Davacının davasını özellikle BK.nun 18. maddesine dayalı olarak açtığını bildirmesi ve dava açma hakkını muvazaa yönünde tercih etmiş olması karşısında, mahkemece davanın BK.nun 18. maddesindeki genel muvazaaya dayalı tapu iptal ve tescil istemi doğrultusunda değerlendirilmesi, tarafların iddia, savunma ve delillerinin bu yönde incelenip sonuçlandırılması gerekeceği-
İptal davasında davacının amacının, muaccel alcağını tahsil edebilmek için hukuki muamelenin kendisi yönünden geçersizliğini sağlamak olup, davacının bu hakkının ayni değil kişisel bir hak olduğundan kişisel bir sonuç doğuracağı-
İptal davasını açma hakkı elinde geçici veya kesin aciz vesikası bulunan alacaklı ile iflas idaresine ait olduğu, borçlunun iflas etmiş olması halinde ise iptal davasını açma hakkının iflas idaresine ait olacağı ancak iflas idaresinin İİK 245. maddesi hükmüne göre dava hakkını alacaklıya devredilebileceği, alacaklının ancak bu takdirde dava açabileceği veya açılmış bir davayı takip edebileceği dolayısıyla alacaklının dava hakkının iflas idaresi tarafından kendisine devredildiğini belgelemesinin gerektiği- 2. alacaklılar toplantısında tasarrufun iptali davalarının İflas masası tarafından takip edilmesine karar verilmesi ve iflas idaresi temsilcisi ve vekilinin de duruşmaya bu amaçla katılması karşısında, alacaklı banka yerine, davanın iflas idaresi memurluğunca takip edildiği gözetilerek iflas idaresi lehine kurulması gerektiği-
Aciz belgenin yetersizliği ya da geçersizliği olgusunun, ilgilisince icra hakimliği önünde itiraz ve şikayete konu edilmemişken; tasarrufun iptali davasına bakan mahkemece konunun re’sen ele alınıp tartışılması bu aşamada olanaklı olmadığı, itiraz ve şikayete konu edilmemiş bulunan “Geçici Aciz Belgesi” içerdiği “takdir edilen değerin dosya alacağına yeterli gelmediği” yönündeki açıklama nedeniyle, yasanın açık hükmüne uygun “aciz belgesi” niteliğinde olduğu ve dava şartı olan geçerli bir aciz belgesinin yokluğundan bahisle davanın reddinin isabetsiz olduğu-
Borçlu tarafından ihalesi alınan, ancak ihale bedeli tamamen ödenmediği için, borçlunun rızasını da içeren dilekçe ile davalı üçüncü kişilere satılan ve daha sonra da diğer davalılar dördüncü kişilere devredilen taşınmazların, borçlu adına tesciline karar verilmesi istemiyle açılan davanın takip konusu alacağın tahsiline yönelik olduğu ve davanın tasarrufun iptali olarak yorumlaması gerekeceği- Nakden verilen bir borca ilişkin olan bono, iptale konu tasarruflardan sonra keşide edildiğinden, davacı taraftan, varsa borcun daha evvel doğumuna ilişkin delilleri sorulmadan, eksik inceleme ile karar verilmesinin hatalı olacağı- Borçlunun yerleşim yeri olduğu belli olmayan ancak zaman zaman kaldığını bildirdiği adreste yapılan haczin geçici aciz belgesi olarak kabul edilemeyeceği- Davacıya kesin ya da geçici nitelikte aciz belgesi sunması için süre verilip dava şartının tamamlanması gerekeceği-
Ticari hayatta çeklerin ileri tarihli olarak keşide edildiği sık karşılaşılan bir durum olduğundan, takip dayanağı çeklerin keşide tarihi tasarruf tarihinde sonra olsa da, davacı ve borçlu arasında cari hesap ilişkisi bulunduğu iddiaları üzerinde durularak, davacı alacağının doğum tarihinin gerektiğinde her iki tarafın ticari defterleri karşılaştırılarak belirlenmesi gerekeceği-