Takibe konu borcun, takip tarihinde değil, takip konusu senedin düzenleme tarihinde doğmuş olduğu- Akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği tasarrufların iptali gerektiği- 28.6.2011 tarihli haciz tutanağı ile 16.10.2009 tarihli tasarruflar arasında iki yıllık süre geçmediğinden borçlunun davalı oğullarına yaptığı davaya konu tasarruflar İİK. mad. 278/3-1 gereğince; davalıların, borçlunun oğulları olması, diğer davalının da borçlunun köylüsü olması ve taşınmazları görünürdeki satıcıdan değil fiilen borçludan almış olması sebebiyle borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olmaları sebebiyle davaya konu tasarrufların İİK. mad. 280/1 gereğince iptale tabi olduğu gözetilerek davanın kabulüyle davaya konu tasarrufların takip konusu alacak ve ferileriyle sınırlı olarak iptaline karar verilmesi gerekeceği-
İİK 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali istemi-
İİK'nın 184. maddesine göre iflas açıldığı zamanda müflisin haczi kabil bütün mallarının hangi yerde bulunursa bulunsun bir masa teşkil edeceği ve alacakların ödenmesine tahsis olunacağı, iflasın kapanmasına kadar müflisin uhdesine geçen malların masaya gireceği, masanın kanuni mümessilinin ise İİK'nın 226. maddesine göre iflas idaresi olduğu, iflas idaresinin, İİK'nın 187. maddesine göre İİK'nın 277. maddesinden 284. maddesine kadar olan maddeler uyarınca iptal davasına mevzu olabilecek bütün şeylerin masaya intikali için lazım gelen davaları açacağı, İİK'nın 245.maddesinin, "alacaklıların masa tarafından neticelendirilmesine lüzum görmedikleri bir iddianın takibi hakkı istiysen alacaklıya devrolunur" hükmünü içerdiği bu sebeplerle davanın yargılaması sırasında İflas İdaresinin yukarıda yazılı dilekçe ile davaya dahil olduğu-
Borçlunun malları üzerine konulmuş çok sayıda haciz bulunduğu ve kıymet takdir raporlarından alacağın karşılanamayacağı, icra takip dosyasında değişik kişi ve kurumlara yazılan yazılara verilen cevaplardan ve tüm dosya kapsamından borçlu davalının malvarlığının borcuna yetmediği anlaşıldığından, dosyadaki haciz tutanaklarının İİK. mad. 105 uyarınca "geçici aciz belgesi" yerine geçtiğinin ve tasarrufun iptali davası şartının gerçekleştiğinin kabulü gerektiği-
Davacı alacaklının açmış olduğu icra takibinin geri bırakıldığı be bu konuda verilen kararın kesinleştiği anlaşıldığından, tasarrufun iptali davasına bakan mahkemece, davacı-alacaklının, İİK. mad. 33/a-ll uyarınca, icranın geri bırakılması kararının kesinleştiğinin kendisine tebliğinden sonra, zamanaşımının vaki olmadığını ispat için 7 gün içinde umumi mahkemelerde dava açıp açmadığının belirlenmesi gerekeceği- Tasarrufun iptali davasının açılması koşullarından birisi davacının kesinleşmiş bir alacağın bulunması olduğundan, bu dava koşulu gerçekleşir ise, mahkemece davalı üçüncü kişinin taşınmazı satın aldığı tarihte taşınmazın satış bedeliyle gerçek değeri arasında mislini aşan fark bulunup bulunmadığına yönelik olarak taşınmaz üzerinde satış tarihinde mevcut olan ipotek miktarının ne kadar olduğunun araştırılması ve taşınmazın son satışının da davalının, alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastıyla hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olup olmadığı üzerinde durularak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Borçlu Şirket ortağının kardeşi durumunda olduğu ileri sürülen açısından Kanun'un maddesinde borçlunun malı bulunmadığı veya borca yetmediği takdirde amme alacağının bir kısmının veya tamamının tahsiline imkan bırakmamak maksadıyla borçlu tarafın yapılan bir taraflı muamelelerle borçlunun maksadını bilen veya bilmesi lazım gelen kimselerle yapılan bütün muamelelerin tarihleri ne olursa olsun hükümsüz olduğu-
Borçlar Kanunu’ndan kaynaklanan muavaza nedeni ile tasarrufun iptali istemine ilişkin uyuşmazlığın genel görevli Asliye Hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği-
Tasarrufun iptali davalarında görülebilirlik şartlarından birisinin “gerçek bir alacağın varlığı” diğer bir anlatımla tasarrufta bulunan kişinin gerçekten “borçlu” olması gerektiği; eğer gerçek bir “borç” yoksa “alacak” da söz konusu olmayacağından, iptal davasının dinlenmesinin mümkün olmayacağı, bu nedenle bu tür davalarda davalıların “alacağın gerçek olmadığını” iddia ve ispat edebilecekleri- Alacaklı tarafından takip konusu yapılan senette tahrifat yapıldığı iddiası üzerine açılan ceza davası sonucunun, tasarrufun iptali davasında bekletici mesele yapılması gerekeceği-
İİK 277 ve devamı maddeleridnen kaynaklanan tasarrufun iptali istemi-
Tasarrufun iptali davasının önkoşullarının “takip konusu alacağın, iptali istenen tasarruftan önce doğması”, “alacağın gerçek bir alacak olması”, “borçlu hakkındaki takibin kesinleşmiş olması “ ve “borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesini bulunması” olduğu- Tasarrufun iptali davalarında davalı borçlu ile davacı arasındaki alacağın gerçek alacak olmadığının ileri sürülmesi halinde bu hususun araştırılması gerektiği, zira alacaklının gerçek bir alacağının bulunmadığı hallerde, tasarrufun iptali davasının dinlenmesine imkan bulunmadığı- Borçlunun, "takibe konu senedin sahte olarak alacaklı tarafından icra takibine konduğu" iddiası ile suç duyurusunda bulunduğu ve icra ceza mahkemesince alacaklı aleyhine mahkümiyet hükmü kurulduğu görüldüğünden, ceza dosyasının celbi ile davacı alacağının gerçek bir alacak olup olmadığı konusunda değerlendirme yapılması gerektiği-