Davacının bir davayı açmakta hukuki yararı bulunması gerektiği, hukuki yararın dava açıldığı anda var olması ilerde doğacak bir yarar için yeterli olmadığı, bu nedenle muaccel olmayan bir alacak için dava açılamayacağı, açılması halinde ise hukuki yarar yokluğundan reddedileceği, ancak bu husus alacağın muaccel hale gelmesinden sonra yeniden dava edilmesine engel olmayacağı hususları birlikte dikkate alındığında, somut durumda davacı dava dilekçesinde eşi ile ilerde açmayı düşündüğü boşanma davası akabinde muhtemelen açacağı katkı payı ve katılma alacağı davasından bir şey elde edememesi için dava konusu taşınmazı akrabası olan diğer davalıya sattığını öne sürerek tapu kaydının iptali ile davalı adına tescilini talep etmiş olması karşısında, davacının dava açtığı sırada doğmuş bir alacağı olmadığı gibi açılan bir boşanma davasının dahi bulunmadığı ve boşanma davasının hüküm verildikten sonra açıldığının anlaşıldığı, bu sebeplerle mahkemece davacının ne gibi bir hukuki yararının olduğunun karar yerinde tartışılması, buna ilişkin taraf delillerinin toplanması ondan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali davalarında aciz belgesinin davanın her aşamasında sunulabileceği-
5411 s. Bankacılık K. geçici mad. 13-16 uyarınca, davacı bankanın sermayesinin yarısından fazlasının kamu ve kuruluşlarına ait olduğu ve açtığı tasarrufun iptali davasında aciz belgesi aranmayacağı, ancak bu hükmün 26.12.2003 tarihinden önce kullandırılan krediler için geçerli olduğu-  Takibe esas kredi sözleşmeleri 21.08.2008 tarihinde yapıldığından, eldeki dava bakımından, davacı banka tarafından kesin veya geçici aciz belgesinin ibraz edilmesinin aranacağı-
Davalı borçlunun, davalı üçüncü kişiye muvazaalı olarak borçlanıp takip yaptırmasına ilişkin (BK. 18'e) muvazaa nedenine dayalı iptal davasında, davacı, ıslah dilekçesiyle, davalılar arasındaki icra takibinin iptali ve dava­lıların BK. 41. uyarınca  tazminat ile sorumlu tutulmalarına karar verilmesini talep ettiğinden ve hükmünde tazminata ilişkin gerekçe yazılmadığından, mahkemece, davacının tazminat isteminin niteliği, kaynağı ve kapsamı ile bu tazminatın davacının takip alacağından farklı bir istem olup olmadığının belirlenmesi ayrıca buna bağlı olarak muvazaa nedeniy­le iptal talebinin tazminata bağlı olup olmadığı üzerinde durularak gerekçeli olarak bir karar verilmesi gerektiği-
"Davaya konu aracın satış bedelinin 3. kişi durumundaki davalı tarafından ödendiğinin ispat edilemediği" gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de, tasarrufun iptali davasında, davalının uzun yıllar çalışmış olduğu ve dava konusu aracı kendi geliriyle satın almış olabileceği açıksa, bu durumun aksinin davacı tarafından ispatlanması gerekeceği-
Yapılan hacizler ve davalı borçlu adına kayıtlı mevcut malların da kesinleşmiş borç miktarına göre alacağı karşılayacak miktarda olmadığının anlaşılmasından dolayı borçlunun aciz halinin gerçekleştiği- Tasarrufa konu aracın satışında mislini aşan fark olmasa da, İİK. mad. 280/son uyarınca, ticari işletmenin veya işyerindeki mevcut ticari emtianın tamamını veya mühim bir kısmını devir veya satın alan yahut bir kısmını iktisapla beraber işyerini sonradan işgal eden şahsın, borçlunun alacaklılarını ızrar kasdını bildiği ve borçlunun da bu hallerde ızrar kasdiyle hareket ettiği kabul olunmasına, karinenin ancak iptal davasını açan alacaklıya devir, satış veya terk tarihinden en az üç ay evvel keyfiyetin yazılı olarak bildirildiğini veya ticari işletmenin bulunduğu yerde görülebilir levhaları asmakla beraber Ticaret Sicili Gazetesiyle; bu mümkün olmadığı takdirde bütün alacaklıların ıttılaını temin edecek şekilde münasip vasıtalarla ilan olunduğunu ispatla çürütülebileceği, dava konusu aracın ticari bir araç olduğu nazara alındığında davalı tarafça anılan madde gereklerine uygun bir satış yapılmadığı- Aracı 3. kişiden devir alan davalıların borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olduğunun ispat edilememesi halinde ise, bu davalar yönünden davanın reddi gerektiği-
Borçlunun itirazı üzerine, alacaklı itirazın kaldırılması veya iptali davası açmışsa ortada kesinleşmiş bir icra takibi bulunmayacağından borçlu hakkında haciz uygulamasının da istenemeyeceği ve dolayısıyla geçici aciz belgesi yerine geçecek haciz tutanağının veya kesin aciz belgesinin verilemeyeceği, icra takibine yapılan itiraz üzerine alacaklı tarafından itirazın iptali davası açılmış ise mahkemece tasarrufun iptali davasında bu davanın sonucunun bekletici mesele yapılması gerekeceği-
Borcun dayanağı olan bonoda bedelin nakden ahzolunduğu bildirildiğine göre 110 milyar TL tutarındaki bir paranın hangi bankadan ödendiği, davacının bu kadar yüksek miktardaki bir parayı ödünç verebilecek ekonomik durumu olup olmadığının soruşturulması, gerektiğinde davacı ile borçlu davalının ekonomik ve mali durumlarının araştırılması ondan sonra toplanan ve toplanacak olan tüm kanıtların birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere davanın kabulüne karar verilmesinin doğru bulunmadığı-
Alacaklıyı zarara uğratmak için mevcudu eksiltme suçuna konu aracın icra müdürlüğünce satılmasından elde edilen miktarın birleşen dosyalardaki borcun tamamını karşılamadığının anlaşıldığı, suçun oluştuğu ve sanıkların mahkumiyetine karar verilmesi gerekeceği-
Tasarrufun iptali davasında öncelikle davacının borçludan gerçek bir alacağının bulunması ve yapılan tasarrufun da alacaklılardan mal kaçırma amacına yönelik olması gerekeceği, bu nedenle davacı ile borçlu davalının mali durumlarının araştırılarak, borcun doğum tarihinde aralarında bu denli bir para alışverişinin olup olamayacağının ve borcun gerçek olup olmadığının belirlenmesi gerekeceği-