Davanın 6183 sayılı yasanın 24 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkin olduğu, bu tür davala­rın açılabilmesi için tasarrufta bulunan davalı aleyhinde yapılıp kesinleşen bir icra takibinin olması gerektiği-
Davanın, 6183 sayılı yasanın 24 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali is­temine ilişkin olduğu- Tasarrufun iptali davalarında kural olarak, tasarrufun iptal edilebilmesi için borcun doğum tarihinin iptali istenilen tasarruf tarihinden önce olması ge­rektiği-
Davalı bankanın kar amacı güden ticari bir kuruluş olduğu, icra takibine konu alacağın tahsilini amaçladığı, temlik tarihi itibarıyla alacak miktarının 251.246,78 TL olup, 166.000 TL karşılığında temlik işleminin yapılmış olması karşısında fahiş fark olmadığı, banka yararına temlik işleminin yapıldığı, bankalar borcu kapatmak isteyenin herhangi birinin başvurusu üzerine faiz ve gider indirimi yaparak borcu yeniden yapılandırdıkları, borç yapılandırmasının banka uygulamalarında olduğu, banka için alacağın tahsili önemli olup diğer tarafın yani temlik alanın amacının ne olduğu ilgilendirmediği, somut olayda davalı banka ile diğer davalı ...'in irade birliği içerisinde aldatma kastı ile muvazaalı işlem yaptığı, davalı bankanın gerçekteki amacının farklı olduğunun ispatlanamadığı,tek taraflı gizlenen amacın diğer tarafın yapmış olduğu sözleşmeyi geçersiz hale getirmeyeceğinden haksız ve kötüniyetle yapılan muvazaalı olduğu iddia edilen 24.5.2011 tarihli temlik tasarrufunun iptali davasının reddi gerektiği-
Davanın dayanağını teşkil eden takip dosyasında yapılan haciz­de borçlunun, ödeme gücünün bulunmadığını beyan ettiği, haczi kabil mal bu­lunmadığı ve yapılan araştırmalarda da borcu karşılayacak malvarlığına rastlanmadığı anlaşıldığından aciz halinin varlığı ve İİK'nin 278/3-1.maddesi uyarınca yakın akraba­lar arasında yapılan satışın bağışlama sayılacağından iptal koşullarının gerçekleştiği-
Çeklerin keşide tarihlerinin ilk satışın yapıldığı tarihten 37 gün sonra başladığı, dinlenen tanık ve borçlunun oğlunun beyanına göre de borç para alışverişinin 1996 sonrasında olduğu ve bundan dolayı çek keşide edildiği, tanığın beyanına göre 1996-1999 yılları arasında borçlu yanında çalıştığı dönem içinde davacının, davalı borçluya para verdiğinin belirtildiği ve davacı tarafından aynı alacağa ilişkin olarak açılan ve kabul ile sonuçlanıp onanarak kesinleşen ve işbu dava için de güçlü delil olan tasarrufun iptali davasında da davacı alacağının tasarruftan önce doğduğu hususunun kabul edildiği, davacı tarafa yemin teklif edilmiş olması karşısında davacının yemin teklifini reddetmesinin de sonuca etkisi bulunmadığı-
Borçlu şirket hakkında iflas kararı verilmesinden önce açılan iflasın ertelenmesi davası devam ederken sözleşme ile borçlu şirkete ait ekipman ve markanın davalı şirkete satıldığı, sözleşmenin davaya bakan mahkemenin onay vermesi şartına bağlandığı, sözleşmenin kayyumlar tarafından onaylandığı, davalı şirketin sözleşmeden sonra ticaret siciline tescil edildiği, müflis şirketin zararına olacak şekilde düşük bedel ile devir yapıldığı, tanık beyanları ile işlemin muvazaalı olduğunun sabit olduğu anlaşıldığından, yetki alarak sözleşmenin iptali için tasarrufun iptali davası açan alacaklının davasının kabulünün isabetli olduğu-
Borçlu ile kardeşi arasındaki tasarrufun İİK 278/3-1 madde gereğince bağışlama niteliğinde olup batıl olduğu, İİK. mad. 280 gereğince davalının kardeşi olan borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olduğu ve bu durumda da tasarrufun iptali gerektiği-
Davanın İİK'nın 277 vd. maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu, borcun doğumunun boşanma dava­sı değil, bu davaya açmayı gerektirir fiillerin başladığı tarih olarak kabulü gerektiği-
Davacı tarafından kat'i aciz belgesinin sunulmuş olduğu, davalının borçlu ile kardeş olması nedeniyle onun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olması nedeniyle dava konusu tasarrufların İİK. mad. 280/1 gereğince iptale tabi bulunduğu; satış bedelinin rayiç değer altında olması nedeniyle tasarrufun İİK. mad. 278/2 gereğince de iptale tabi olduğu-
Tasarrufun iptali davalarında davacı alacaklının, davalı borçludaki alacağının gerçek bir alacak olması koşulu ile borcun (davacının alacağının) iptali istenen tasarruftan önce doğmuş olmasının davanın ön koşulları olduğu- Tasarrufun iptali davasının önkoşul yokluğu nedeniyle reddi halinde, davalı lehine maktu vekalet ücreti takdiri gerekeceği-