Tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için borcun, iptali istenen tasarruftan önce doğması dava ön koşulu olup, bu hususun mahkemece re'sen araştırılması gerektiği- Dava koşulu gerçekleşmediği taktirde işin esası hakkında hüküm kurulamayacağı- Borçlu ile davacı arasında imzalanan sözleşme ile takibin dayanağı olan ileri tarihli çeklerin verildiği ve bu hususun çek tevdii belgesine de yazıldığı anlaşılmakla borcun doğum tarihinin, çeklerin üzerinde yazılı tarih değil faktoring sözleşmesinin imzalandığı tarih olduğu-
Alacağa mahsuen yapılan taşınmaz devrinin mutad ödeme vasıtası olmadığı (İİK. mad. 279/1-2)- Ticari ilişkilerinden dolayı davalının borçlu şirket'in alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olduğu (İİK. mad. 280/I)- İİK. mad. 280/son uyarınca, ticari işletmenin veya işyerindeki mevcut ticari emtianın tamamını veya mühim bir kısmını devir veya satın alan yahut bir kısmını iktisapla beraber işyerini sonradan işgal eden şahsın, borçlunun alacaklılarını ızrar kasdını bildiği ve borçlunun da bu hallerde ızrar kasdiyle hareket ettiğinin kabul edildiği, karinenin ancak iptal davasını açan alacaklıya devir, satış veya terk tarihinden en az üç ay evvel keyfiyetin yazılı olarak bildirildiğini veya ticari işletmenin bulunduğu yerde görülebilir levhaları asmakla beraber Ticaret Sicili Gazetesiyle; bu mümkün olmadığı takdirde bütün alacaklıların ıttılaını temin edecek şekilde münasip vasıtalarla ilan olunduğunu ispatla çürütülebileceği- Tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için borcun, iptali istenen tasarruftan önce doğması dava önkoşulu olup mahkemece res'en araştırılması gerektiği- Davacı takibinin dayanağını oluşturan çekin keşide tarihi, davalıya yapılan satış tarihinden daha ileri tarihli olduğu görüldüğüne göre, çekin vadeli olarak tanzim edilip edilmediği üzerinden durularak ve gerekirse alacaklı ile borçlunun ticari defterlerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre davanın incelenmesi gerekeceği-
Davacının alacağı ilama dayalı olsa da takip konusu ilamın davalı tarafından tehiri icra talepli olarak temyiz edildiği ve ilamın henüz temyiz incelemesinde olup kesinleşmediği, davalı borçlunun tehiri icra kararı almak amacıyla takip konusu alacağı depo ettiği anlaşıldığından kararın kesinleşmesinin beklenerek sonra diğer iptal koşulları yönünden değerlendirme yapılması gerektiği- Davacı vekilinin İİK. mad. 282 'deki usuli eksikliği esas dava üzerinde gidermesi yerine ayrı dava açması usul ekonomisine uygun olmadığı gibi birleştirilen dava da hukuki anlamda ayrı bir dava olmadığından davacılar yararına esas dava üzerinden tek vekalet ücreti takdiri gerektiği-
Tasarrufun iptali davalarında, davacı alacaklı tarafından kesin veya geçici aciz belgesinin ibraz edilmesinin gerekeceği ancak davalı borçlular aleyhine yapılan takiplerde, borcu karşılayacak menkul ya da gayrimenkul mallarının bulunamaması, borçluların bilinen adreslerinden taşınmış olmaları, yeni adreslerini bildirmemeleri, mal beyanında bulunmamış olmaları ve tapu müdürlükleri ile bankalara yazılan müzekkerelerden de bir sonuç alınamaması karşısında, icra dosyası kapsamından borçluların "aciz hali"nin mevcut olduğunun kabul edileceği-
Borç, asıl borçlu tarafından ödenmiş olduğu halde -borcu üçüncü bir kişinin ödediği ileri sürülerek- alacak bir başka 3. kişiye temlik edilmiş ise de, yapılan bu işlemin borçlunun bir tasarrufu olarak kabulü gerekeceği, bu durumda aynı kasaba nüfusuna kayıtlı olmaları ve dosya kapsamından hakkında çok sayıda icra takibi ve tasarrufun iptali davası olması, hatta kendisi tarafından da temlik alınan icra takibine devam edilmesi nedeniyle davalı üçüncü kişinin borçlu davalının mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilen veya bilmesi lazım gelen kişilerden olup olmadığının irdelenmesi ve bu hususun karar yerinde tartışılması gerekirken yanlış değerlendirme sonucu yazılı olduğu üzere davanın reddine karar verilemeyeceği-
Tasarrufun iptali davasında alacaklının alacağının kesinleşmiş olması dava şartı ise de iptale konusu tasarruf işleminin yapıldığı tarihten önce borcun doğmuş olması yeterli olup, bu tarihten önce takibin de kesinleşmiş olmasının görülebilme koşulu olmadığı- Dava konusu "yat'ın ticari nitelikte ve borçlu şirketin ticari işletmesine dahil olduğu anlaşıldığından, ticari işletmenin tamamını veya mühim bir kısmını teşkil edip etmediği hususunda yeterli araştırma yapılmadan, ticari işletmenin faaliyet alanı, satılan malın niteliği de göz önüne alınarak gerektiğinde uzman bilirkişiden görüş alınmak ve borçlu defterleri üzerinde inceleme yaptırılmak suretiyle İİK. mad. 280/son şartlarının oluşup oluşmadığı değerlendirilmeden hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
Davacı tarafın, dava dilekçesinde her ne kadar aciz vesikasından söz etmiş ise de olayların açıklanması kısmında İİK. hükümlerinin benzetme yoluyla uygulanmasını istemiş ve hukuki sebepler bölümünde de muvazaa hükümlerine dayandığı ; cevaba cevap dilekçesinde dahi davanın Borçlar Kanunu kapsamında açılmış olduğunu sarih olarak belirttiği; davanın muvazaa hükümleri kapsamında değerlendirilip buna istinaden taraf delillerinin toplanıp sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Davalı 4.ve 5. kişinin kötüniyetli oldukları ispatlanamadığından adı geçen davalılar hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerekeceği- Davalı ile 3. kişi arasındaki dava konusu tasarruf yönünden anılan taşınmazın tapudaki satış bedeli ile bilirkişi tarafından belirlenen rayiç değer arasında misli fark bulunması nedeniyle anılan tasarrufun İİK 278/2 madde gereğince iptale tabi olduğu- Davalılar hakkındaki dava reddedildiğinden, diğer davalı hakkındaki davanın bedele dönüşmesi nedeniyle taşınmazın değeri olan miktarın davacının alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi gerekeceği-
Haciz konulan taşınmazın kaydında önceki tarihli hacizler bulunması ve bu hacizlerin miktarları itibariyle satıştan davacıya pay düşmeyeceğinin anlaşılması halinde haciz tutanağının geçici aciz vesikası olarak kabulü gerekeceği-
Borcun tasarruf tarihinden sonra doğmuş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-