Davacı üçüncü kişi ve borçlu şirketler arasında bir kısım eski ortaklarının aynı kişilerden oluşması ve aynı alanda faaliyet göstermeleri nedeni ile organik bağ bulunduğunun kabul edilmesi gerekeceği- Haciz mahallinde borçluya ait evrakların bulunması, borçlunun alacaklarını borcun doğum tarihinden sonra üçüncü kişinin bayisi olduğu firmalara devretmesi karşısında (İİK. mad. 97/a) mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına olduğunun kabulü gerekeceği- İspat yükü altında olan üçüncü kişinin, mahcuzla ilgili sunduğu ve borcun doğum tarihinden sonra düzenlenmiş olan faturanın, hiçbir ayırt edici özellik içermediği ve mahcuzla karşılaştırılması mümkün olmayan her zaman temini mümkün belge niteliğinde olduğu- Hapis hakkının, muaccel ve geçerli bir alacak nedeniyle alacaklıya, zilyetliğinde bulunan, ancak borçlusuna geri vermekle yükümlü olduğu taşınır bir malı veya kıymetli evrakı geri vermekten kaçınma yetkisi tanıyan bir ayni hak olduğu (TMK. mad. 950), bu hakkın alacaklıya karşı ileri sürülebilmesi için aranan koşulların gerçekleştiği iddia dahi edilmeden sadece mahcuzların tamir için bırakılmış olduğunu ileri sürmenin hapis hakkının kullanılabilmesi için yeterli olmadığı-
Haczin “borçlunun ev/iş yeri adresinde”, “borçlunun (veya temsilcisinin, sıhri veya kan hısımlarının, ortaklarının) huzurunda”, “borçluya ödeme (icra) emri tebliğ edilen adreste, “borçlunun ipotek verdiği taşınmazın adresinde”, “borçlunun ticaret sicilinde kayıtlı adresinde” veya “borçlu ile üçüncü kişinin birlikte ellerinde bulunan mallar üzerinde (hakkında) y a p ı l m ı ş o l m a s ı “mülkiyet karinesi”nin borçlu (dolayısıyla alacaklı) lehine sayılacağı, davacı üçüncü kişinin bu karinenin aksini güçlü ve inandırıcı delillerle isbat etmesi gerekeceği (icra müdürünün İİK.’nun 97. maddesine göre işlem yapması gerekirken, hatalı olarak İİK.’nun 99. maddesine göre işlem yapıp alacaklıyı dava açmak zorunda bırakmış olması halinde de ispat yükünün yer değiştirmeyeceği, yine üçüncü kişinin hacizli malların kendisine ait olduğunu güçlü ve inandırıcı belgelerle ispat etmesi gerekeceği)-
Adi ortaklığı oluşturan ortaklığa ait mallar üzerine, ortakların kişisel alacakları tarafından haciz konulamayacağı-
Haczin borçluya ödeme emri tebliğ edilen adreste, borçlunun huzurunda yapıldığı-
Borçlu şirket ile istihkak iddiasında bulunan şirketin ortaklarının aynı kişiler veya aynı soyadını taşıyan kişiler olması ya da temsilcilerinin aynı kişi olması halinde şirketler arasında «organik bağ» bulunduğu ve dolayısıyla bunlar arasındaki -devir, satış, kira gibi- işlemlerin -kural olarak- alacaklardan mal kaçırmaya yönelik muvazaalı işlemler olarak kabulü gerekeceği–
Borçlu ile üçüncü kişi arasındaki ticari ilişkinin “işletme devri” niteliğinde olması ve İİK.’nun 44. ve TTK.’nun 202. maddesindeki koşulların yerine getirilmemiş olması halinde işletmeyi devir alan üçüncü kişinin TBK.’nun 202. maddesi uyarınca işletmenin borçlarından sorumlu olacağı-
Taşınmazın borçlunun borcu nedeniyle haczedilebilmesi için haciz tarihinde borçlunun adına kayıtlı olmasının zorunlu olduğu, taşınmaz üzerine konulan haczin kaldırılması istemi icra memurunun işlemine yönelik şikayet mahiyetinde olduğundan şikayet koşullarına göre çözümlenmesinin gerekeceği-