Dava konusu haczin, icra takibine konu faturalarda da geçen borçlunun önceki faaliyet adresinde yapıldığı ve üçüncü kişi şirketin borcun doğumundan sonra aynı alanda faaliyet göstermek üzere kurularak kurucu ortaklarının bir kısmı borçlunun ortağı ve yetkilisi olan kimse ile yakın akraba olduğu olayda, İİK. mad. 97/a gereğince mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına olduğunun kabulü gerekeceği, icra müdürünün sehven İİK. mad. 99’u uygulamasının da ispat yükünün yer değiştirmesi sonucunu doğurmayacağı- Mahkemece üçüncü kişi şirketin alacaklıdan mal kaçırmak için muvazaalı olarak kurulduğu ya da İİK. mad. 44. ile 6098 s. TBK. mad. 202’nin (818 s. BK. mad. 179’un) uygulanma koşullarının oluşup oluşmadığının tespiti için, borçlu ve üçüncü kişi şirketlerin ticaret sicil ve vergi kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırarak, üçüncü kişinin, borçlunun envanterinde kayıtlı eşyaları devralıp devralmadığı, borçlunun işçileri ile faaliyetini sürdürüp sürmediği vb. hususları araştırılması gerekeceği, muvazaanın ya da işletme devrinin bulunmadığı sonuçlarına varılırsa da, bu kez üçüncü kişinin sunduğu faturaların mahcuzlara uygunluğu yönünden keşif ve bilirkişi incelemeleri yapılması gerekeceği-
Davacı 3. kişinin sunduğu vergi kaydındaki adresin farklı bir adres olduğunun belirlenmiş olması nedeni ile İİK'nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olduğu, bu yasal karinenin aksinin davacı 3. kişi tarafından kesin ve güçlü delillerle ispatlanması gerektiği, davacının sunduğu ve borcun doğumundan sonraki tarihlere ilişkin her zaman düzenlenmesi mümkün olan vergi kaydı, adi nitelikli kira sözleşmesi, fatura vs. gibi belgelerle yasal mülkiyet karinesinin aksinin ispat edildiğinden söz edilemeyeceği, kaldı ki sunulan kira sözleşmesindeki adresin dahi haciz yapılan adres olmadığı-
İİK. mad. 97/a.’daki mülkiyet karinesinin borçlu (dolayısıyla alacaklı) yararına olmasına rağmen, icra müdürlüğünün sehven İİK. mad 99’ uygulaması halinde, ispat yükünün yer değiştirmeyeceği- İspat yükü altındaki üçüncü kişi vergi levhası, ticari kayıtlar gibi delillerin yanı sıra faturalara da dayansa da, somut olayın özellikleri dikkate alındığında, sunulan delillerin ispat yükü açısından değerlendirilmesinden önce üçüncü kişi şirketin, alacaklıdan mal kaçırmak için muvazaalı olarak kurulup kurulmadığı yönünde yeterli incelemelerin yapılması gerekeceği- Muvazaanın ve iş yeri devrinin bulunmadığı (iş yeri devri varsa İİK’nun 44. maddesindeki gereklerin yerine getirilmediği) sonucuna varılırsa, bu kez faturalar kapsamında kalan mahcuzlar yönünden istihkak iddiasının kabulü diğerleri açısından reddi gerekeceği-
İİK. mad. 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına olduğu, icra takibine dayanak borcun iş kazasından kaynaklandığı, borçlunun mahcuzları kaza tarihinden sonra kurucusu ve ortağı olduğu davacı üçüncü kişi şirkete fatura karşılığında devrettiği, İİK’nin 44. maddesindeki gereklerin yerine getirilmediği ve İİK. mad. 280/3 uyarınca, üçüncü kişinin borçlunun alacaklılarına zarar verme kastı ile hareket ettiğini bilebilecek durumda olduğu- Üçüncü kişinin İİK’nin 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” ve aynı Kanun’un 97/17. maddesi uyarınca karşı dava olarak açılan “tasarrufun iptali” davasında, tasarrufun iptali davasının kabulüne karar verildikten sonra “…dava konusu yapılan taşınırlar üzerinde davacı alacaklıya alacak ve fer’ileri ile sınırlı olarak cebri icra yoluyla alacağını alma yetkisinin tanınmasına…” şeklinde hüküm kurulması gerekirken, “…istihkak davacısı ve borçlu arasında yapılan devir işlemlerinin iptaline…” denilerek infazda tereddüt yaratacak biçimde hüküm kurulmasının hatalı olacağı-
Davacı üçüncü kişinin açmış olduğu istihkak davasında, dava konusu haczin, ödeme emrinin tebliğ edildiği ve borçlunun ticaret sicil kaydında geçen adresinde yapılmış olması, İİK. mad. 97/a’daki mülkiyet karinesinin borçlunun (dolayısıyla alacaklının) yararına olması, ispat yükü altında olan ve karinenin aksini her türlü delille kanıtlama olanağına sahip olan üçüncü kişinin, adi nitelikteki kira sözleşmesi, ticaret sicil kayıtları, vb. delillerin yanı sıra borcun doğumundan sonra kendisinin düzenlediği sevk irsaliyelerine dayanması karşısında, sunulan delillerin istihkak iddiasını kanıtlamaya elverişli olmadığından davanın reddi gerekeceği-
3.kişinin İİK’nin 96 ve devamı maddelerine dayalı olarak açtığı istihkak davasına-
Üçüncü kişinin İİK. mad. 96. vd. uyarınca açtığı “istihkak” davasında, işyerinin devri tarihi itibarı ile borçlunun ticari işletmesinin fiilen kapanıp kapanmadığı, ticari emtiasının önemli bir bölümünün ya da iş yerinin tamamının üçüncü kişiye devredilip devredilmediği konularında üçüncü kişi ve borçlunun ticari kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, borçluya ait ticari emtianın önemli bir bölümünün borcun doğum tarihinden sonra üçüncü kişiye devredildiği sonucuna varılırsa muvazaanın varlığı, iş yeri devri yapıldığı sonucuna varılırsa İİK. mad. 44’deki gereklerin yerine getirildiğinin iddia ve ispat edilememesi karşısında 818 sayılı BK’nun 179. (6098 sayılı TBK’nun 202.) maddesinin uygulama koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği tartışılması gerekeceği-
Haczin “borçlunun ev/iş yeri adresinde”, “borçlunun (veya temsilcisinin, sıhri veya kan hısımlarının, ortaklarının) huzurunda”, “borçluya ödeme (icra) emri tebliğ edilen adreste, “borçlunun ipotek verdiği taşınmazın adresinde”, “borçlunun ticaret sicilinde kayıtlı adresinde” veya “borçlu ile üçüncü kişinin birlikte ellerinde bulunan mallar üzerinde (hakkında) y a p ı l m ı ş o l m a s ı “mülkiyet karinesi”nin borçlu (dolayısıyla alacaklı) lehine sayılacağı, davacı üçüncü kişinin bu karinenin aksini güçlü ve inandırıcı delillerle isbat etmesi gerekeceği (icra müdürünün İİK.’nun 97. maddesine göre işlem yapması gerekirken, hatalı olarak İİK.’nun 99. maddesine göre işlem yapıp alacaklıyı dava açmak zorunda bırakmış olması halinde de ispat yükünün yer değiştirmeyeceği, yine üçüncü kişinin hacizli malların kendisine ait olduğunu güçlü ve inandırıcı belgelerle ispat etmesi gerekeceği)-