Haczin, borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği adreste yapılmış olması halinde İİK. nun 97/a maddesinde öngörülen “mülkiyet karinesi” nin borçlu, dolayısı ile davacı alacaklı yararına olduğu, ispat yükü kendisine düşen davacı 3. kişinin bu karinenin aksini güçlü delillerle ispat etmesi gerekeceği-
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 20/d maddesine uygun şekilde noterde düzenlenen sözleşme ile, iyiniyetle aracı satın almış olan kişinin mülkiyeti kazanacağı, mülkiyetin alıcıya geçmesi için trafik sicilinde aracın alıcı adına tescilinin -tescil işlemi «açıklayıcı» bir işlem olup, satışın geçerliliğini etkileyici nitelikte «kurucu» bir işlem olmadığından- zorunlu olmadığı–
Borçlu ile davacı 3. kişi arasındaki ilişkinin ticari işletme devri (örtülü işyeri devri) niteliğinde olduğu durumlarda olaya İİK. nun 44 ve BK’ nun 179. maddesinin (şimdi; TBK. mad. 202) uygulanması gerekeceği, 3. kişi tarafından “işyeri devri ile ilgili İİK. nun 44. maddesinde öngörülen koşulların yerine getirildiği” 3. kişi tarafından iddia ve ispat edilmedikçe, işyerini devralan davacı-3. kişinin BK. nun 179. maddesi (şimdi; TBK. mad. 202) uyarınca işletmenin borçlarından sorumlu olduğu, bu nedenle mahkemece “3. kişinin istihkak iddiasının reddine” karar verilmesi gerekeceği-
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 20/d maddesine uygun şekilde noterde düzenlenen sözleşme ile, iyiniyetle aracı satın almış olan kişinin mülkiyeti kazanacağı- Mülkiyetin alıcıya geçmesi için trafik sicilinde aracın alıcı adına tescilinin -tescil işlemi «açıklayıcı» bir işlem olup, satışın geçerliliğini etkileyici nitelikte «kurucu» bir işlem olmadığından- zorunlu olmadığı– Borçlunun alacaklıları ızrar kastı ile hareket ettiği hususunun davalı alacaklı tarafından ispat edilemiş olması gerektiği-
Takip konusu ilam alacağından davalının 1998-2005 yılları arasında dava dışı A.Ş. ile borçlu ve davacı şirkette çalıştığı borçlu şirketin haciz adresinde kurulduğu ve 2008 tarihine kadar haciz adresinde faaliyet gösterdiği, adres değişikliğinin icra takibinden sonra yapıldığı davacı şirketinde aynı adreste kurulduğu davacı ve borçlu şirketin ortak ve yetkililerinin aynı şahıslar olduğu SGK, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ve Vergi Dairesinden gelen kayıtlarda borçlu şirketin halen aynı adreste (haciz adresinde) faaliyet gösterdiği ve adres değişikliğini bildirmediği, ayrıca şirketlerin teknik servis olarak hizmet verirken bilgisayar ve görüntü sistemleri ithal edip satma işini üstlendikleri, iştigal sahası yönünden işbirliği içinde oldukları, davalı tarafın sunduğu belgelerde özellikle borçlu şirket ve davacı şirket adına aynı vekil tarafından şirketlerin iştigal sahalarına ilişkin beyanlarında aynı kapsamda olduğu, davacı tarafından sunulan faturanın tek başına yeterli ve kesin delil kabul edilemeyeceği davacı ve borçlu şirket arasındaki organık bağın açık olup şirketlerin ünvanlarında yapılan çok ufak değişiklerle farklı ve bağımsız şirket olarak gösterilmelerinin muvazaanın da delili olduğu gerekçesiyle davacı 3.kişinin açtığı davanın reddine, takip durmadığından alacaklının tazminat talebinin de reddine karar verilmesi gerektiği-
Borçlu şirket ile istihkak iddiasında bulunan şirketin ortaklarının aynı kişiler veya aynı soyadını taşıyan kişiler olması ya da temsilcilerinin aynı kişi olması halinde şirketler arasında «organik bağ» bulunduğu ve dolayısıyla bunlar arasındaki -devir, satış, kira gibi- işlemlerin -kural olarak- alacaklardan mal kaçırmaya yönelik muvazaalı işlemler olarak kabulü gerekeceği–
Borçlu ile üçüncü kişi arasındaki ticari ilişkinin “işletme devri” niteliğinde olması ve İİK.’nun 44. ve TTK.’nun 202. maddesindeki koşulların yerine getirilmemiş olması halinde işletmeyi devir alan üçüncü kişinin TBK.’nun 202. maddesi uyarınca işletmenin borçlarından sorumlu olacağı-