Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre satış bedelinin muhammen bedelin yüzde yüzünün üstünde olması halinde zarar unsuru oluşmayacağından, ihalede zarar unsurunun gerçekleşmediği-
Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi başlı başına ihalenin feshi sebebi olup, borçlu vekiline satış ilanının tebliğ edilmemesi veya usulsüz tebliğ edilmesinin de aynı hukuki sonuçları doğuracağı-
Alacaklı vekilinin Uyap'tan gönderdiği dilekçede yer alan beyanların davayı kabul anlamı taşıyıp taşımadığı belirlenerek bir ihalenin feshi davası hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
İhale konusu araç yönünden KDV oranının %1 iken satış ilanında %18 olarak yazıldığı sebebiyle ihalenin feshi talebine ilişkin davada, ihale konusu malın KDV oranının satış ilanında olması gerekenden fazla gösterilmesi ihaleye katılımı olumsuz yönde etkileyeceğinden bu durumun başlı başına ihalenin feshine sebep olacağı-
HMK.nun 310. maddesi gereğince davadan feragatin mahkeme kararı kesinleşinceye kadar mümkün olduğu, davadan feragatin, geniş kapsamlı bir beyan olup; HMK.nun 311. maddesi gereğince kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğuracağı, feragatin geçerliliğinin, karşı tarafın muvafakatine de bağlı olmadığı, feragat beyanının etkisini, onu yapanın tek yönlü irade beyanı ile göstereceği, bu durumda, borçlunun feragati hakkında bir karar verilmek üzere icra mahkemesi kararının bozulmasının gerekeceği-
İİK.nun 133 ve 134. maddelerinin sebep ve sonuçları ile karar mercileri tamamen farklı olup, satış bedelinin yatırılmadığı gerekçesi ile İİK. nun 133.maddesi uyarınca icra müdürünce satışın düşürülmesinin, aynı Kanunun 134. maddesine göre yapılan şikayetin esasının incelenmesine engel teşkil etmeyeceği-
Satış bedelinin muhammen bedelin yüzde yüzünün üstünde olması halinde zarar unsuru oluşmayacağından, ihalede zarar unsurunun gerçekleşmediğinin kabulünün gerekeceği, bu durumda şikayetçilerin ihalenin feshini istemekte hukuki yararları olmadığından, mahkemece istemlerinin bu nedenle reddi yerine işin esasının incelenerek sonuca gidilmesinin doğru olmadığı-
Davayı kabulün, geniş kapsamlı bir beyan olup, 6100 Sayılı HMK'nun 311. maddesi gereğince kati bir hükmün hukuki neticelerini doğuracağı, kabulün geçerliliği karşı tarafın muvafakatine bağlı olmayıp, hükmün kesinleşinceye kadar beyan edilebileceği, kabul beyanının etkisini onu yapanın tek yönlü irade beyanı ile göstereceği-
Takibe konu ipoteğe esas kredi sözleşmesinde "müşterek borçlu ve müteselsil kefil" olmuş kişilerin yapılan takipte taraf olarak gösterilmemiş olmaları yani takipte borçlu sıfatları bulunmamaları halinde yapılan ihalenin feshini istemeyecekleri-
Taşınmaz satış bedelinin muhammen bedelin üzerinde olduğu bu durumda zarar unsurunun gerçekleşmediği ve borçlunun ihalenin feshi davasını açmakta hukuki yararının bulunmadığının kabulü gerekeceği-