Borçlu son celse öncesi mahkeme hakimini reddettiğinden, ret prosedürü usulüne uygun işletilmeden yargılamaya devam edilerek esasa ilişkin karar verilmesinin hatalı olduğu, borçlunun esas hükümle birlikte hakimin reddi hususunu istinaf talebinde belirtmesine rağmen bölge adliye mahkemesi’nce sadece ihalenin feshine ilişkin inceleme yapıldığı hakimin reddine ilişkin değerlendirme yapılmadığı bu hususta olumlu olumsuz bir karar verilmediği ve bunun da usul ve yasaya aykırı olduğu-
Şikayetçi vekili, müvekkiline kıymet takdirinin tebliğ edilmediğini ileri sürmüş ise de satış ilanının tebliğinden itibaren İİK.'nin 16/1. maddesinde belirtilen 7 gün içerisinde bu hususa ilişkin olarak şikayette bulunulmamış olması halinde, bu hususun, ihalenin feshine neden olamayacağı-
İcra takibinde kıymet takdirine itiraz etmeyen borçlunun "kıymet takdirinin düşük yapılması" nedeniyle açtığı "ihalenin feshi" davasının reddedilerek kesinleşmesinden sonra, borçlunun "taşınmaz içine girilmeden kıymet takdiri yapıldığı, taşınmazın büyüklüğünün düşük (135 m² iken 65 m²) gösterildiğini, taşınmazın sadece davalı bankanın katıldığı ihale neticesinde alacağa mahsuben davalı bankaya ihale olunduğunu" ileri sürerek davalı banka aleyhine açtığı "sebepsiz zenginleşme"den kaynaklı davada, "taşınmazın gerçek değeri satış değerinden daha fazla olsa da, icra prosedürü içinde taşınmaz satın alan davalı bankanın satış değeri ile gerçek değer arasındaki farktan sorumlu tutulamayacağı"- Davalı yararına vekalet ücretine hükmedilirken, hükmedilen ücretin harçlandırılan dava değerini (olaya 50,00 TL'yi) geçemeyeceği- 
Borçlunun "itirazının asıl icra dairesince dikkate alınmayarak itiraz tarihinden sonra yapılan tüm işlemlerin iptalini, takibin durdurulmasını, satışın iptali ile taşınmazın yeniden borçlu adına tesciline karar verilmesini ve haczin kaldırılmasını" talep ettiği şikayetinde ileri sürdüğü hususların ihalenin feshi sebeplerinden olmadığı-
Kıymet takdirine ilişkin itiraz konusunda uzman bilirkişi kurulu marifeti ile kesif yapılarak, (icra müdürlüğünce yapılan kıymet takdirinde ihale konusu taşınmazın değerinin belirlendiği ... tarihi esas alınarak) şikayete konu taşınmazın bedeline ilişkin bilirkişi raporu alınması, bilirkişi tarafından tespit edilen değerin taşınmazın gerçek değerini yansıtıp yansıtmadığı denetlenip mahkemece doğru olduğuna kanaat getirilmesi halinde, taşınmazın tespit edilecek değerinin, ihalede esas alınan muhammen bedelin üzerinde olması halinde ihalenin feshine karar verilmesi, muhammen bedelin altında olması halinde ise zarar unsuru oluşmayacağından ihalenin feshi isteminin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Takip dosyasına vekalet sunulmasa da, kıymet takdirinin icra emrine itiraz eden vekile tebliğ edilmesi gerektiği- Taşınmazların satış bedelinin taşınmazın muhammen bedelinin üzerinde olduğu anlaşılmış olsa da, kıymet takdiri tebliğlerinin usulsüz olduğundan ve borçlu, satış ilanının tebliği üzerine yasal sürede hazırlık aşamasında kıymet takdir raporuna itiraz ettiğinden, mahkemece, borçlunun fesih nedeni olarak ileri sürülen kıymet takdirine ilişkin itirazları incelenerek, taşınmazların (icra müdürlüğünce, kıymet takdir tespitinin yaptırıldığı tarihteki) tespit edilecek değerinin, ihalede esas alınan muhammen bedelin üzerinde olması halinde ihalenin feshine karar verilmesi, muhammen bedelin altında olması halinde ise ihalenin feshi isteminin reddine karar verilmesi gerektiği-Vekil varken asile gönderilen satış ilanı tebligatının yok hükmünde olduğu-
Yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin davada, davalı bankanın çekişme konusu taşınmazı alacağına mahsuben cebri icra yoluyla edindiği, taşınmazın öncesine ait kayıtları araştırma yükümlülüğünün bulunmadığı, (davacı ve davalı arasındaki) tapu iptali ve tescil davasından haberdar olduğuna dair dosyaya bilgi ve belge yansıtılamadığı, dolayısıyla kötü niyetli olduğunu söyleyebilme olanağının da bulunmadığı-
Borçlu şirketin kullandığı kredi ile ilgili sözleşmede müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzası bulunan şirketin kefalet borcu da ipotek kapsamında olduğundan, alacaklının söz konusu kefalet alacağını talep etmesinde yasaya uymayan bir yön olmadığı- Lehine ipotek verilen şirket asıl borçlu olmadığından, bu şirketin de takipte borçlu olarak gösterilmesinin gerekmediği ve bu durumda alacaklı tarafından bu şirket yönünden takipten feragat edilmesinin takibe etkisi olmadığı ve bu nedenle ihalenin feshine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Adı geçen şirketin kefalet borçlusu olmadığı gibi, lehine ipotek verilen asıl borçlu da olmadığı, bu nedenle bu şirketin de takipte borçlu gösterilmesi zorunluluğunun bulunmadığı, bu durumda alacaklı tarafından bu şirket yönünden takipten feragat edilmesinin takibe etkisi olmayıp, bu nedenle ihalenin feshine karar verilmesinin doğru olmadığı-
İcra mahkemesince verilen tedbir kararlarının, karar tarihi itibari ile son bulacağı- İcra mahkemesince verilen nihai kararda, bu tedbir kararının (takibin geçici olarak durdurulmasına ilişkin kararın) kaldırılmasına ve takibin devamına şeklinde bir karar verilmesine gerek bulunmadığı- İstinafın, satıştan başka icra işlemlerini durdurmayacağı- Takibe yönelik itiraz ve şikayetler hakkında verilen icra mahkemesi kararları kesinleşmeden satış yapılamaz ise de; satış talebi icra işlemi olduğundan, takibe yönelik şikayette bulunulması veya itiraz edilmiş olmasının alacaklının satış talebinde bulunmasına engel olmayacağı- Haciz tarihinden, işleyecek faiz oranına yönelik itiraz ve şikayet üzerine icra mahkemesince takibin tedbiren durdurulduğu tarihe kadar olan süre ile; şikayetin reddine karar verildiği tarihten, satış talebi tarihine kadar geçen süreler göz önüne alındığında, haciz tarihi ile satış talebi tarihi arasında satış isteme süresinin geçtiğinden ve düşen bir hacze dayalı olarak ihale yapılamayacağından ihalenin feshi gerektiği-