İhaleye konu taşınmazın icra müdürlüğünce haciz konulduğu tarihte borçlu adına tapuda kayıtlı olduğu anlaşıldığından, icra memurunun haciz işleminde bir usulsüzlük bulunmadığı- Hacizden sonra mahkemeden tapu iptal ve tescil kararı alınmasının hacizlerin fekkine dair karar alınmadığı sürece duruma etki etmeyeceği- İcra müdürü haciz işlemini yaparken, taşınmazın borçlu adına kayıtlı olmasının zorunlu ve yeterli olduğu- Haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı taşınmaz için 3. kişinin açmış olduğu tapu iptal ve tescil davasının kabul edilip kesinleşmesi halinde dahi, haciz tarihindeki mülkiyet durumunun değişmeyeceği- Tescil kararının hacizden sonra kesinleşmesi ve tapudaki hacizlerin kaldırılması yönünde bir hüküm taşımaması halinde haczin kaldırılması isteminin 3. kişinin genel mahkemede açacağı davada tartışılabileceği- Tescil kararı sebebiyle ihalenin feshine karar verilemeyeceği-
Haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı taşınmaz için 3. kişinin açmış olduğu tapu iptal ve tescil davasının kabul edilip kesinleşmesi halinde dahi, haciz tarihindeki mülkiyet durumunun değişmeyeceği- Tescil kararı hacizden sonra kesinleştiğinden ve tapudaki hacizlerin kaldırılması yönünde bir hüküm taşımadığından, haczin kaldırılması istemi 3. kişinin genel mahkemede açacağı davada tartışılabileceği ve bu karar sebebiyle ihalenin feshine karar verilemeyeceği-
Ölü kişi adına çıkarılan satış ilanı tebliği yok hükmünde olduğundan, satış ilanı tebliğ tarihinde ölü olan hissedarın mirasçılarına satış ilanı tebliği gerekeceği- İhale konusu müşterek mülkiyete tabi taşınmazın borçlular adına kayıtlı 30/320 hissesi olup her ne kadar muhammen bedelin üzerinde satılmış ise de, şikayetçiler yönünden takibin tarafı olmayan ve müşterek mülkiyete tabi taşınmazda ihaleye konu olmayan 5/320 hissenin hissedarı mirasçıların zarar unsuru yokluğundan da söz edilemeyeceği-
Sıra cetveline şikayete ilişkin davada, şikayete konu, 18.06.2015 tarihli sıra cetvelinde 1. sırada yer alan ve şikayet olunanın alacaklısı olduğu takip dosyası kapsamında bedeli paylaşıma konu taşınmaz üzerine ilk haczin konulduktan sonra hacizden 16 ay sonra yapılan satışa ilişkin ihalenin feshine dair verilen kararın kesinleşmesinden 11 ay sonra ikinci satış talebinin yapıldığı dikkate alındığında ihalenin feshi davasının satış isteme süresini durduran nedenlerden olmasına rağmen dosyada konulan ilk haciz tarihi ile yapılan ikinci satış talebi arasında, süreleri durduran dava süreci hariç tutulduğunda, 2 yıllık satış isteme süresi aşılmış olduğundan, ilk haczin düştüğü ve şikayetin kabul edilmesi gerektiği-
Taşınmaz maliki ipotek takibinde kendisine TMK. 887 gereğince muacceliyet ihbarnamesi gönderilmediğinden bahisle "takibin iptali" istemine yönelik şikayette bulunduğundan, bu kararı istinafı üzerine verilecek karar beklenmeden ihale yapılmasının mümkün olmadığı (İİK. 363/4), bu durumun, mahkemece gerek istem üzerine gerek re'sen dikkate alınması gerektiği, ipotek veren yönünden satış mümkün olmadığından bu durumda zorunlu takip arkadaşı olan borçlu şirket yönünden de taşınmazın satışının mümkün olmadığı-
Tebligatta, muhatabın çarşıda olduğuna yönelik bilgiyi veren ve haber kağıdı yapıştırıldığı bilgisi verilen komşusunun isim ve soyadının olmadığı, sadece oturduğu daire numarasının yeterli olmadığı bu haliyle tebligatların aykırı ve dolayısıyla usulsüz olup, bir hukuki sonuç doğurmayacağı-Taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneğinin borçluya tebliğ edilmesi gerektiği ve borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi, başlı başına ihalenin feshi sebebi sayıldığından mahkemece, şikayetin kabulü ile, ihalelerin feshine karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçe ile davanın reddi yönünde hüküm tesisi kurmasının isabetsiz olduğu-
İhalenin feshi isteminin esasa girilmeksizin süreden reddi halinde para cezasına hükmolunamayacağı-
Şikayetçi borçlunun iki adet taşınmaz ihalesinin feshi istemi ile icra mahkemesine başvurduğu; ilk derece mahkemesi kararı ile şikayetin reddine karar verildiği, alacaklı ve borçlu tarafından istinaf yoluna başvurulduğu, Bölge Adliye Mahkemesi'nce yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek, ilk derece mahkemesi kararının hüküm bölümünün muhafaza edilmesi, bir yandan da para cezasına hükmedilmesi yerinde görülmediği-
Davalı banka tarafından çekişmeli taşınmazın aile konutu olduğu yapılan ekspertiz incelemesi ile öğrenilmiş olduğu hâlde davacının açık rızası alınmamış, TMK’nın 194. maddesinde öngörülen açık hükme uyulmayarak banka lehine ipotek tesis edilmiş olup, sonrasında yapılan icra takibi sonucu taşınmazın mülkiyeti alacağa mahsuben cebri ihaleyle bankaya geçmiş ise de, davalı bankanın TMK’nın 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı, asıl işlem olan ipotek baştan itibaren geçersiz olduğundan buna bağlı olarak banka adına cebri ihale sonucu yapılan tescil de yolsuz tescil niteliğinde olduğundan ihalenin feshi davasının açılıp açılmamasının da bir önemi bulunmadığı-
İhalenin feshi talebinin reddine karar verilmesi halinde mahkeme davacıyı feshi istenilen ihale bedelinin yüzde onu oranında para cezasına mahkum edeceği, yasanın bu hükmü emredici nitelikte olup kamu düzenine ilişkin bulunduğundan mahkemece re’sen uygulanması gerektiği, kamu düzenine aykırılıkta aleyhe bozma ilkesi nazara alınamayacağından, mahkemece ihalenin feshi istemi reddedilen şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilmesi gerektiği-