Ortak çocuğun davadan üç yıl öncesinden itibaren fiilen anne yanında bulunduğu anlaşıldığından, ortak çocuk yararına dava tarihinden itibaren tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiği-
Mahkemece bozmaya uyulduğu halde bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşen ortak çocuk yararına yeniden tedbir nafakasına hükmedilmesinin doğru olmadığı- Velayetleri anneye verilen ortak çocukların halen baba yanında kaldıkları anlaşıldığından adı geçen küçükler için anne yararına tedbir nafakasına hükmedilmesinin hatalı olduğu-
Davacı kadının ev hanımı olduğu, sabit bir geliri bulunmadığı, abisinin yardımı ile geçimini sağladığı, davacı oğulun ise  İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi 1. Sınıf öğrencisi olduğu, çalışmadığı, geçimini annesinin sağladığı, davalının ise tır şoförü olarak çalıştığı aylık 2.500 TL ücret aldığı, ayrıca aylık 1.300 TL emekli maaşının bulunduğu anlaşılan uyuşmazlıkta, davacı kadın lehine hükmedilen aylık 400,00 TL tedbir nafakasının ve davacı oğul lehine hükmedilen aylık 300,00 TL 'lik yardım nafakasının az olduğu-
Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, malların yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (re'sen) almak zorunda olup, Türk Medeni Kanununun 185/3. ve 186/3. maddeleri uyarınca, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere davalı kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm verilmesi bozmayı gerektirdiği-
Davacının nafakaya ilişkin ıslah talebi ile ilgili olarak nisbi ıslah harcını yatırması için süre verilmesi ve gerçekleşecek sonucu uyarınca talep hakkında karar verilmesi gerekeceği-
Borç olmayan paranın tamamen ödendiği tarihten itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içinde istirdat davasının açılması gerektiği- Borcun ödenmesi takside bağlanmışsa, 1 yıllık dava açma süresinin son taksidin ödendiği tarihten itibaren işlemeye başlayacağı- İİK. mad 72 uyarınca, fazladan yapılan iştirak nafakası ödemesinin hesabında davacının dava tarihinden geriye doğru son bir yıl içinde ödediği fazla nafaka miktarın tespit edilmesi gerektiği-
Tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere ortak çocuk yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekeceği-
Temyiz süresinin, temyiz dilekçesinin tebliğinden başlayarak on gün olduğu ve bu süreden sonra verilen cevap dilekçesindeki itirazların incelenmesinin mümkün olmadığı- Asgari ücretle çalışılmasının tek başına yoksulluk nafakasını ve tedbir nafakasını ortadan kaldırmayacağı-
Her dava açıldığı tarihteki şartlara tabi olup, dava tarihi itibariyle taraflar boşanmış olduğundan tedbir nafakası kendiliğinden kalktığından, hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davacının boşanmadan sonra yoksulluğa düşmediği gerekçesiyle davanın kabulü yönünde karar alınmasının isabetsiz olduğu-
Boşanmaya ilişkin davada, tarafların, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe; ön inceleme aşamasında ise, ancak karşı tarafın açık muvafakati ile, iddia ve savunmalarını genişletebileceği, ön inceleme duruşmasına taraflardan birinin mazeretsiz olarak gelmediği durumda, muvafakat aranmaksızın iddianın ve savunmasının genişletilebileceği, ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra ise, diğer tarafın açık muvafakati ve ıslah dışında iddia ve savunma genişletilemeyeceğinden (HMK. mad. 141/1), hükmün bozulması gerektiği- TMK. mad. 169 çerçevesinde tayin edilen tedbir nafakasının herhangi bir gerekçe gösterilmeden kaldırılmasının isabetsiz olduğu- Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek tarafın, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebileceği, nafaka yükümlüsünün kusuru aranmadığından (TMK. mad. 175), davalı-karşı davacı kadın yararına geçimi için uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerekirken isteğin reddinin yerinde olmadığı- Müşterek çocukların velayetinde çocuğun üstün yararının tespit edilmesi gerektiği- 4787 s. Kanunun 5. maddesi uyarınca, uzman veya uzmanlar görevlendirilip, imkan oldukça çocukların birlikte yaşayacakları şekilde velayet düzenlemesine öncelik verilmesi gerektiği de düşünülerek, gerçekleşecek sonucuna göre tarafların müşterek çocuğunun velayetinin düzenlenmesi gerektiğinden, bu konuda, eksik incelemeyle karar verilmesinin bozmayı gerektirdiği-