Tedbir nafakasının boşanma kararının kesinleşmesi ile sona ereceği- İlama aykırı olarak icra emri düzenlendiği ya da dosya hesabı yapıldığı yönündeki şikayetlerin süreye tâbi olmadığı-
Bir tarafın kusurlu olması onun lehine Türk Medeni Kanununun 169. maddesi çerçevesinde tedbir nafakasına hükmedilmesine engel teşkil etmeyeceği- Bu bakımdan geliri bulunmayan davalı kadın yararına dava tarihinden, boşanma hükmünün kesinleşme tarihine kadar geçerli olmak üzere uygun miktarda tedbir nafakası takdir ve tayin edilmesi gerektiği-
Boşanma davası sırasında verilen tedbir nafakası, boşanma kararının kesinleşmesi ile sona ereceği, kesinleşmeden sonra mahkemece hükmedilmişse, yoksulluk nafakası istenebileceği, öte yandan İİK'nun 40. maddesi uyarınca ilamın bozulması ile takibin olduğu yerde duracağı-
Davacı kadının, davalı erkeğin annesine hakaret ettiği, davalının ailesine soğuk davrandığı, davalı erkeğin babasının cenazesine katılmadığı, buna karşılık davalı erkeğin de ailesinin uzun süre müşterek evde kalmalarına tepkisiz kaldığı, müşterek konutun kilidini değiştirdiği ve kadının boğazını sıktığı anlaşıldığından; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına ve boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduklarıkabulünün gerekeceği- Mahkemenin davacı kadını ağır kusurlu kabul ederek, kadın yararına hükmolunan tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle kaldırılması ve yoksulluk nafakası isteminin reddine karar vermesinin isabetsiz olduğu-
Hukuk Muhakemeleri Kanununa göre sadece uyuşmazlık konusu hakkında tedbir kararı verilebilecek olup, davaya konu olmayan davalı erkeğin emekli ikramiyesi üzerine tedbir konulamayacağı-
Boşanma davasında verilen tedbir nafakasının, dava sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar devam edeceği-
Davacı tanık ifadelerinden, davalı kocanın eşine sürekli hakaret ettiği, onu başka bir kadınla aldattığı, ona bıçak çektiği, eşini ve eşinin ailesini tehdit ederek davacıyı baba evine gönderdiği anlaşıldığından, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut olduğu- TMK. mad. 185/3 ve 186/3 uyarınca, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere davacı kadının kendisi için uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiği- Davalı kocanın kusurlu davranışları karşısında, davacı kadın ayrı yaşamada haklı olup; TMK. mad. 197 gereğince davalı yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiği-
Nafaka alacaklısına tanınan seçimlik hak gereği, isterse kendi yerleşim yeri mahkemesinde dava açabileceği isterse davalının ikametgahı mahkemesinde (genel yetki kuralı) dava açabileceği-
Davacı kadın yararına, boşanma davasının kesinleşme tarihine kadar, bu davada hükmedilen nafaka ile mükerrerlik oluşturmayacak şekilde tedbir nafakası talep edilebileceği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile boşanma davasında hüküm altına alınan tedbir nafakası gözönünde bulundurularak, davacı kadın lehine hakkaniyete uygun bir miktarda nafakaya hükmolunması gerektiği-
Mahkemece, çocukların yaşı, okul durumu ve zorunlu ihtiyaçları, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, özellikle çocuklara fiilen bakan annenin herhangi bir gelirinin olmadığı hususu da dikkate alınarak çocuklar için "hakkaniyete" uygun daha yüksek oranda nafaka takdir edilmesi gerekeceği-