Mecburi askerlik görevini yapmakta olan ve hiç bir geliri ve serveti olmayan erkeğin nafaka ile sorumlu tutulamayacağı- 
Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakimin, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, malların yönetimine  ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (re'sen) almak zorunda olduğu-
Mahkemece, dava dilekçesi ve tensip zaptı davalıya; tensip zaptı davacıya tebliğ edilmiş, ön inceleme duruşması yapılmadan, duruşma günü için taraflara davetiye çıkartılmadan dosya üzerinden ve davanın esasına yönelik karar verildiği- Davacı müşterek çocuk için tedbir nafakası isteminde bulunmuş olup bu istem konusunda olumlu ya da olumsuz karar verilmediği, her ne kadar iştirak nafakası talebi dosya üzerinden reddedilmişse de tedbir nafakası yönünden dava şartı bulunduğu gözetilerek usulünce ön inceleme ve tahkikat aşamasında deliller toplanarak, küçüğün davacı yanında kaldığının ispatlanması halinde tedbir nafakası isteminin değerlendirilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın usulden reddi yönünde hüküm kurulmasının bozmayı gerektirdiği-
Tedbir nafakasının boşanma kararının kesinleşmesi ile sona ereceği-  İlama aykırı olarak icra emri düzenlendiği ya da dosya hesabı yapıldığı yönündeki şikayetlerin süreye tâbi olmadığı-
Bir tarafın kusurlu olması onun lehine Türk Medeni Kanununun 169. maddesi çerçevesinde tedbir nafakasına hükmedilmesine engel teşkil etmeyeceği- Bu bakımdan geliri bulunmayan davalı kadın yararına dava tarihinden, boşanma hükmünün kesinleşme tarihine kadar geçerli olmak üzere uygun miktarda tedbir nafakası takdir ve tayin edilmesi gerektiği-
Boşanma davası sırasında verilen tedbir nafakası, boşanma kararının kesinleşmesi ile sona ereceği, kesinleşmeden sonra mahkemece hükmedilmişse, yoksulluk nafakası istenebileceği, öte yandan İİK'nun 40. maddesi uyarınca ilamın bozulması ile takibin olduğu yerde duracağı-
Davacı kadının, davalı erkeğin annesine hakaret ettiği, davalının ailesine soğuk davrandığı, davalı erkeğin babasının cenazesine katılmadığı, buna karşılık davalı erkeğin de ailesinin uzun süre müşterek evde kalmalarına tepkisiz kaldığı, müşterek konutun kilidini değiştirdiği ve kadının boğazını sıktığı anlaşıldığından; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına ve boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduklarıkabulünün gerekeceği- Mahkemenin davacı kadını ağır kusurlu kabul ederek, kadın yararına hükmolunan tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle kaldırılması ve yoksulluk nafakası isteminin reddine karar vermesinin isabetsiz olduğu-
Hukuk Muhakemeleri Kanununa göre sadece uyuşmazlık konusu hakkında tedbir kararı verilebilecek olup, davaya konu olmayan davalı erkeğin emekli ikramiyesi üzerine tedbir konulamayacağı-
Boşanma davasında verilen tedbir nafakasının, dava sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar devam edeceği-
Davacı tanık ifadelerinden, davalı kocanın eşine sürekli hakaret ettiği, onu başka bir kadınla aldattığı, ona bıçak çektiği, eşini ve eşinin ailesini tehdit ederek davacıyı baba evine gönderdiği anlaşıldığından, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut olduğu- TMK. mad. 185/3 ve 186/3 uyarınca, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere davacı kadının kendisi için uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiği- Davalı kocanın kusurlu davranışları karşısında, davacı kadın ayrı yaşamada haklı olup; TMK. mad. 197 gereğince davalı yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiği-