Alacaklı tarafından üst sınır ipoteğine dayalı olarak başlatılan takipte, üst sınırı aşacak şekilde takibe ilaveler yapılamayacağından, itirazın iptali davasına konu icra inkar tazminatı, vekalet ücreti ve yargılama giderleri için ayrı takip yapılmasında herhangi bir usulsüzlük bulunmadığı-
İİK. mad. 150/C uyarınca konulan şerhin kaldırılmasının talep edilmesi ve limit ipoteğinin, asıl borçlunun bankadan kullandığı ve kullanacağı kredilerin teminatı olmak üzere üst sınır ipoteği olarak kurulması halinde, borçlu, ipotek akit tablosunda belirtilen miktar ile sınırlı olarak sorumlu olacağından, toplam takip çıkışı üzerinden değil, ipotek limitlerinin üzerinden tahsil harcının hesaplanarak alınması gerektiği-
Banka'nın üçüncü kişi sıfatı ile istihkak iddiasında bulunabilmesi için haciz müzekkeresinin davalı Banka'ya tebliğ edildiği tarih itibarı ile Banka'ya olan borcun varlığını koruması ve Banka'nın herhangi bir riskinin bulunması durumunda bu miktarlar ile sınırlı olmak üzere üçüncü kişi bankanın dava konusu hesaplar üzerinde rehin ve hapis hakkının bulunduğunun kabul edilmesi gerekeceği-
İpoteğin üst sınır ipoteği olması halinde, borçlu, sadece ipotek akit tablosunda belirtilen miktar ile sınırlı olarak sorumlu olduğu- Borçlu, ipotek akit tablosunda belirtilen miktar ile sınırlı olarak sorumlu olacağından, toplam takip miktarı üzerinden değil, ipotek limitlerinin üzerinden tahsil harcının hesaplanarak alınması gerektiği-
İpoteğin kaldırılması istemi- Alacaklının (davalı şirket) ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla davacı aleyhine icra takibi yaptığı ve bu esnada davalı şirket alacağını aldığından taşınmazın satış aşamasına gelindiği ancak satışının yapılmadığı anlaşılmakla, ipotek, azami meblağ (üst sınır) ipoteğine ilişkin bulunduğundan, temyiz aşamasında sunulan ibranamenin değerlendirilmesi, gerekirse bilirkişi marifetiyle davalı şirketi ile dava dışı şirketin ticari defterleri incelenerek davacının temsilci olduğu dava dışı şirketin borçlu olup olmadığı tespit edilmesi, dava dışı şirketin borcu olmadığının anlaşılması halinde ise davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Bankanın üçüncü kişi sıfatı ile "istihkak iddiası"nda bulunabilmesi için haciz müzekkeresinin davalı Banka'ya tebliğ edildiği tarih itibarı ile Banka'ya olan borcun varlığının koruması ve Bankanın herhangi bir riskinin bulunması durumunda bu miktarlar ile sınırlı olmak üzere üçüncü kişi bankanın dava konusu hesaplar üzerinde "rehin ve hapis hakkı"nın bulunduğunun kabul edilmesi gerekeceği-
İpoteğin fekki istemine ilişkin davada, dava nispi karar ve ilam harcına tabi olduğundan öncelikle fekki istenen ipotek bedeli üzerinden nispi harç yatırılarak dava açılması, şayet eksik harç yatırılmışsa bunun tamamlattırılması sonra işin esasının incelenmesi gerektiği-
Mahkemece, alacak miktarının ve varsa borçlular tarafından yapılan ödemelerin belirlenmesi için takibin dayanağını oluşturan kredi hesapları ile ilgili, kredinin kullandırıldığı banka şubesindeki kayıt, defter ve tüm belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle, alacaklının İİK'nun 68/b maddesi çerçevesinde alacağını diğer belgelerle ispat edip edemediği Yargıtay incelemesine imkan tanıyacak şekilde denetlenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği- TMK'nun 851. ve 881. maddelerinde ifadesini bulan ve muhtemel bir alacağın teminatı olarak tesis edilen üst sınır (limit) ipoteğinde, borcun ulaşacağı miktar belirsiz olduğundan, taşınmazların ne miktar için teminat teşkil edeceğinin ipotek akit tablosundaki limitle sınırlandırıldığı, TMK'nun 875. maddesinde belirtilen ve ipotekle teminat altına alınan ana borç, faiz, icra takip giderleri ve taraflarca kararlaştırılan eklentilerden oluşan toplam borç miktarının, bu limiti aşmasının mümkün olmadığı-
Şikayetçi yönünden limit fazlası takip miktarının iptali gerekeceği, zira borcun teminatı olan taşınmazın sorumluluğunun limitle sınırlı olduğu- İİK. 150/ı uyarınca çıkarılan hesap kat ihtarına itiraz olmaması ihtarda yazılı miktarın o takip yönünden kesinleşmesini sağlar ise de bu hususun, kat ihtarı tarihi ile takip tarihi arasında işleyen faizin bilirkişi aracılığı ile hukuka uygun talep edilip edilmediğinin incelenmesine engel olmadığı-
İpotek lehine tesis edilen alacaklının daha sonra taşınmazın maliki olması halinde, ipotek şeklen mevcut olup, hükümlerinin askıda olacağı ve ipotek lehdarı malikin taşınmazı elden çıkarması halinde, ipoteğin yeniden hüküm ifade etmeye başlayacağı- İpoteğin uyuduğu dönemde malikin (ipotek lehdarının) borcundan dolayı taşınmaza haciz konması halinde satım ile hüküm ifade etmeye başlayan ipoteğin bu hacizlerin önüne geçemeyeceği ve bu nedenle ipoteğin uyuduğu dönemde taşınmaz üzerine malikin borcu nedeniyle konulan hacizler yönünden ipoteğin tesis tarihinin borçlunun (ipotek lehdarı malikin) taşınmazı elden çıkarma tarihi olarak kabul edilmesi gerektiği- İpotek alacaklısı olan dava dışı borçlunun, taşınmazı devralarak malik olduğu tarihte, ipotek alacaklısı ile taşınmaz maliki sıfatları birleşmiş olup bu tarihten itibaren ipoteğin uykuda olduğu- Davacı tarafça ipoteğin şeklen var olduğu bu dönemde, malik olan borçludan olan alacağı nedeniyle taşınmaz üzerine haciz konulduğu ve borçlunun, taşınmazı üçüncü kişiye satıp devretmesi ile hükümleri askıda olan ipoteğin yeniden hüküm ifade etmeye başlamış olduğu- İpoteğin; yeniden hüküm ifade etmeye başladığı satış tarihinden önce taşınmaz üzerine konulan haciz alacaklılarına karşı ileri sürülerek bu alacaklıların durumu ağırlaştırılamayacağı- İpoteğin hükümlerinin askıda olduğu dönemde davacı tarafça konulan haczin, ipotekten önce tatmin edilmesi gerektiği-