Mahkemece verilen hükmün sonuç kısmında mirasbırakanın, miras hissesi toplam 1344 hisse kabul edilerek miras payları dağıtılmış olsa da, intifa hakkı ve mülkiyet hakkı toplamı 1344 hisseye tekabül etmemesi, açık hesap hatası niteliğinde olduğu anlaşıldığından HMK'nın 304. maddesi gereğince tashih hükmü kurulması gerekirken talebin reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete çevrilmesi davasında davalı olarak gösterilen ve hüküm kurulan kişinin, dosyanın tetkikinde nüfus kaydı ve mirasçılık belgesi incelendiğinde farklı bir kişi olduğu anlaşıldığından, bu durumun dosya kapsamına uygun olmayan açık bir hata olduğu ve hükmün infazında tereddüt oluşturacağı, bu durumda mahkemece, 6100 sayılı HMK. nun 304. maddesi gereğince hükümdeki açık hatanın düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken tavzih talebinin reddine dair karar verilmesinin doğru olmadığı-
Hükmün tashihi müessesesi ile yalnızca hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar düzeltileceği, kanunda hükmün tavzihinin hangi şartlarda ve nasıl yapılacağı açıkça belirlenmiş olduğu, buna göre, hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebileceği-
Mahkemenin kararının hüküm fıkrasında yapılan harç hesaplama hatalarının maddi hata mahiyetinde olduğu, bu maddi hatanın, 6100 sayılı HMK'nun 304. maddesine göre re'sen mahkemece her zaman düzeltilmesinin mümkün olduğu-
Dava konusu taşınmaz üzerindeki ortaklığın satış suretiyle giderilmesine ilişkin davada mahkemece taşınmazın hacizle yükümlü olarak satılmasına karar verilmiş iken, davalı vekili tarafından tavzih talebinde bulunulduğu, tavzih talebi üzerine mahkemece hacizle yükümlü satışın hissedarın hissesi ile sınırlı olmak üzere taşınmazın satışına karar verildiği, HMK mad. 305'te taraflara tanınan hakların ve yüklenen borçların tavzih yoluyla sınırlandırılamayacağı, genişletilemeyeceği ve değiştirilemeyeceği hüküm altına alınmışsa mahkemenin hissedarın hissesi ile sınırlandırarak verdiği kararın bozulması gerektiği-
Taşınmaz üzerindeki ortaklığın satış suretiyle giderilmesine ilişkin davada, mahkemece taşınmazın hacizle yükümlü olarak satılmasına karar verilmiş iken, davalı vekili tarafından tavzih talebinde bulunulduğu, tavzih talebi üzerine mahkemece hacizle yükümlü satışın hissedarın hissesi ile sınırlı olmak üzere taşınmazın satışına karar verildiği, HMK mad. 305'te taraflara tanınan hakların ve yüklenen borçların tavzih yoluyla sınırlandırılamayacağı, genişletilemeyeceği ve değiştirilemeyeceğinin hüküm altına alındığı durumda, bu nedenle mahkemenin hissedarın hissesi ile sınırlandırarak verdiği kararın bozulması gerektiği-
Kusursuz sorumluluk şeklinde düzenlenen Devletin sorumluluğu, ancak zarar ile uygun nedensellik bağının kesildiğinin kanıtlanması durumunda ortadan kalkacağı, mahkemece devletin tapu sicilinin tutulmasındaki kusursuz sorumluluğu ile, davacı kişinin tapu kaydında yer alan orman şerhini görerek taşınmazı satın almasında zarar görenin ağır kusurunun bulunup bulunmadığı, uygun nedensellik bağının kesilip kesilmediği hususları tartışılıp değerlendirilerek varılacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Hükümdeki yazı ve hesap hatalarının talep üzerine HMK.'nun 304. maddesinde yazılı şekilde düzeltilebilmesi için; mahkemece, tarafların tashih talebi ve içeriği çerçevesinde dinlenmek üzere davet edilerek beyanlarına başvurulması, davete gelmedikleri takdirde ise, dosya üzerinden inceleme yaparak karar verilmesi gerekeceği, borçlunun talebinin, alacaklıya dahi tebliğ edilmeden ve taraflar dinlemeden, doğrudan hükmün yazılı şekilde düzeltilmesinin isabetsiz olduğu-
Mahkemece gerek kısa kararda gerekse buna uygun düzenlenen gerekçeli kararda davacı kadın lehine maddi ve manevi tazminata hükmedilmiş olup, tashihle hükmün değiştirilmesinin mümkün olmadığı, o halde mahkemece davacı kadın vekilinin tazminatlara yönelik tavzih talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, tavzih talebinin kabulü ile yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı- Mahkemece davacı kadın yararına, dava dilekçesinde talep edilen miktardan daha fazla miktarda maddi tazminata hükmedildiği, bu durumun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 26. maddesindeki taleple bağlılık ilkesine aykırılık teşkil ettiği- Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı kadın yararına takdir edilen manevi tazminatın az olduğu-
Yargılama giderinin hükümden sonra tavzihle yazılmasına ilişkin olarak yapılacak usul işlemine cevaz veren bir yasal düzenlemenin bulunmadığı, davacının tavzih talebine uygun olarak yapılacak işlemin, hükmün değiştirilmesi mahiyetinde olduğu, hakimin dosyadan el çekmesinden sonra, hükümde anılan tarzda bir değişiklik yapma yetkisinin bulunmadığı gözetilerek; davalının tavzih talebinin reddine karar verilmesi gerekeceği-