Bir kimsenin ölmesi sonucu kaydı kapalı hale geldiğinden, bu kişilerle ilgili sadece tespit davası açılabileceği- Bulgaristanda doğan davacının resmi kayıtlarına göre 14.02.1921 tarihinde doğduğu, Türkiye'de ki kayıtların ise göç sonucu 31.01.1951 tarihinde Türk vatandaşlığının alınması üzerine oluşturulduğu, her iki ülkenin kayıtlarında doğum tarihi yönünden çelişki oluştuğu, davacının da çelişkili bu kaydın düzeltilmesi yönünden özellikle Bulgaristan'daki murisin malvarlığının miras hukuku açısından intikali yönünden çıkan engelleri çözme yönünde hukuki yararının mevcut olduğu ancak kaydının ölüm nedeniyle kapalı olduğundan doğum tarihinin tespitinin yeterli olacağı-
Doğum tarihinin düzeltilmesine karar verilen davacı ile annesi arasında 10 yaş fark bulunduğu, bu yaşta bir kişinin doğum yapmasının hayatın olağan akışı ile bağdaşmadığı gibi aradaki yaş farkı da Türk Medeni Kanunu'nun öngördüğü sınırın altında olduğundan; mahkemece, bir kadının kaç yaşından itibaren doğum yapabileceğinin işin uzmanından alınacak bir raporla tespiti ile belirlenen bu yaşa göre ve diğer kayıtlarla da çelişki meydana getirmeyecek şekilde doğum tarihinin düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği-
Çocuğu olmadığının tespitine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoksa da evlilik birliği içerisinde doğan davacının anne görünen kişi üzerindeki kaydının iptaline ilişkin olumlu veya olumsuz bir karar verilmeden buna ilişkin nüfus kaydının düzeltilmesinin idarece saklı nüfustan tescil işlemi ile gerçekleştirilmesinin idarece yapılması gerektiğine karar verilemeyeceği-
Mahkemelerin hiçbir kuşku ve duraksamaya neden olmaksızın doğru sicil oluşturmak zorunluluğu bulunduğu- Taraf ve tanık beyanları ile yetinilmeyip iddia ile ilgili olarak DNA testi yaptırılıp alınacak rapor da dikkate alınarak karar verilmesi gerektiği-
Nüfusa evliliklerinin nüfusa tesciline esas dayanak belgelerinin onaylı örneklerinin ilgili kurumdan getirtilerek, toplanan deliller birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Nüfus kaydının düzeltilmesi davalarına asliye hukuk mahkemesinde bakılacağı dikkate alınmadan aile mahkemesi sıfatıyla yargılama yapılarak davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı-
Nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davada taraf teşkili sağlanmadan davanın esası hakkında karar verilmesinin, aynı konuya ilişkin olduğu belirtilen dosyasının getirtilip incelenmesinin, zabıta araştırması yapılmamasının hatalı olduğu-
Doğum tarihinin düzeltilmesine ilişkin davalar diğer kayıt düzeltme davaları gibi kamu düzeni ile yakından ilgili bulunduğundan, hakimin istemle bağlı kalmayarak kendiliğinden de yapacağı araştırma ile elde edeceği bulgulara göre ve diğer kayıtlarla çelişki meydana getirmeyecek şekilde karar vermek zorunda olduğu-
Saklı nüfus olduklarını iddia edenlerin aile kütüklerine tescil için müracaat makamının illerde valilikler, ilçelerde kaymakamlıklar olduğu hükme bağlandığından, doğum ve ölüm olaylarının nüfus kütüğüne geçirilmesinin nüfus idaresine verilmiş idari bir görev olduğu- Hakimin, nüfus kayıtlarında düzeltme yapılmasına karar verirken, bu kayıtlar arasında çelişki meydana getirmemek ve hayatın olağan akışına ters düşecek durumlara yol açmamaya özen göstermek zorunda olduğu-
Bir kadının bu süre içerisinde iki kez doğum yapmasının tıbben mümkün olmadığından, hakim, nüfus kayıtlarında düzeltme yaparken bu kayıtların diğerleri ile çelişik olmamasına özen göstermesi gerketiği