Davanın, gerçek durumu göstermeyen nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin olup 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36.maddesine göre bu davaya asliye hukuk mahkemesinde bakılması gerektiği-
Doğum ve ölüm vukuatının nüfus kütüğüne geçirilmesinin nüfus idaresine verilmiş idari bir görev olduğu, davacının nüfusa bir kaydının da bulunmadığı anlaşıldığına göre dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesinin doğru görülmediği-
Bir kadının 3 ay 5 günlük süre içerisinde iki kez doğum yapmasının tıbben mümkün olmadığı açık olup, hakimin, nüfus kayıtlarında düzeltme yaparken bu kayıtların yek diğeri ile çelişik olmamasına özen göstermesinin, böyle bir sonucu doğuracak kararlar vermemesinin gerekeceği-
Nüfus kayıtlarındaki düzeltme davaları kamu düzeni ile yakından ilgili olup, mahkemelerin hiçbir kuşku ve duraksamaya neden olmaksızın doğru sicil oluşturmak zorunda olduğu-
Nüfus kayıtlarındaki düzeltme istemine ilişkin davalarda, mahkemelerin hiç bir kuşku ve duraksamaya neden olmaksızın doğru sicil oluşturmak zorunluluğu bulunduğundan, mahkemece tarafların kabulleri ile yetinilmeyip, DNA testi yaptırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Nüfus kayıtlarındaki düzeltme istemine ilişkin davalarda, mahkemelerin hiç bir kuşku ve duraksamaya neden olmaksızın doğru sicil oluşturmak zorunluluğu bulunduğu gözetilerek, somut olayda mahkemece salt tarafların kabulleri ve tanık beyanları ile yetinilmeyip bu iddia ile ilgili olarak DNA testi yaptırılıp alınacak rapor da gözetilerek gerçek anne olduğuna karar verilen kişinin kimlik bilgilerinin açık bir şekilde hüküm fıkrasına yazılıp çocuk ile anne arasında gerekli bağlantı da kurulmak suretiyle karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesinin doğru olmadığı-
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 218/2. maddesi hükmüne göre ceza davası açılmış hallerde suçtan zarar görenle sanıkların yaşlarında gerek görülecek düzeltmelere ilişkin davaların, suça konu dava ile birlikte ilgili ceza mahkemesinde görülmesinin gerekeceği-