Davacıların müşterek çocuklarının Jansere olan adının Janserey olarak düzeltilmesi için haklı nedeni bulunduğunu ileri sürdüğü, 5490 sayılı Nüfus Kanunu'nda ve gerekse yürürlükteki diğer yasalarda kişinin, almak istediği adın herhangi bir anlamının olmasının gerekmediği, kişiyi mutlu edecek ve onu benimsediği yeni ad, haklı neden bulunduğu takdirde nüfusta kayıtlı bulunan adı ile her zaman değiştirilebileceği-
Nüfus kaydındaki düzeltme davaları kamu düzeni ile yakından ilgili olup, mahkemelerin kuşku ve duraksamaya neden olmaksızın doğru sicil oluşturmak zorunda olduğu-
5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Yasası'nın 36. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davalarının düzeltmeyi isteyen kişilerin yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki görevli asliye hukuk mahkemesinde açılmasının ve karara bağlanmasının gerekeceği-
Doğum ve ölüm olaylarının nüfus kütüğüne geçirilmesinin nüfus idaresine verilmiş idari bir görev olduğu gözetilerek dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Mahkemece; davalının nüfus kaydının mükerrer olduğu, bu mükerrerliğin maddi hatadan değil kapalı kaydının üzerinde işlem yapılmasından kaynaklandığı hususu göz önüne alınmadan, nüfus müdürlüğünün görevli olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Dava konusu nüfus kaydı düzeltildiğinden, eldeki davanın konusuz kalması nedeniyle istem hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verileceği-
Davanın; gerçeğe aykırı olarak yapılan beyan üzerine, nüfusta davacı ve eşi S. adına kayıt edilen 1994 doğumlu Yonca'nın nüfus kaydının düzeltilmesi isteğine ilişkin olduğu, görevin Asliye Hukuk Mahkemesi'nin görev alanında olduğu, davanın soybağının reddi olarak nitelendirilip, aile mahkemesi sıfatıyla işin esasının incelenerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru bulunmadığı-
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 294/3. maddesi uyarınca, hükmün tefhiminin, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olacağı, gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı, buna göre, tefhim edilen hüküm sonucu yanlış da olsa, gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna uygun düzenlenmesinin gerekeceği, yanlışlığın ancak temyiz/ kanun yoluna başvurulması ve kararın bozulması halinde düzeltilebileceği, tefhim edilen ve duruşma tutanağına geçirilen hüküm sonucu ile gerekçeli karar arasındaki aykırılığın diğer yönler incelenmeden tek başına bozma sebebi olacağı, o halde mahkemece yapılacak işin, l0.4.l992 tarihli 7/4 sayılı içtihadı birleştirme kararı gözetilerek yeniden karar oluşturmaktan ibaret olduğu-
İşlemden kaldırılıp yenilenen davanın, ilk yenilemeden sonra bir defadan fazla takipsiz bırakılamayacağı, aksi halde davanın açılmamış sayılacağı-
Davacının, kendisinin yanlışlıkla, nüfus kayıtlarında teyzesi üzerine yazıldığını, teyzesi üzerinden kaydının silinerek geçek annesinin üzerine yazılmasını talep ettiği, olayda salt taraf beyanları, tanık anlatımı ile yetinilmeyip, iddia ile ilgili olarak DNA testi yaptırılıp, alınacak rapor da gözetilerek karar verilmesinin gerekeceği-