«İcra kefili» olan borçlunun, daha önce arabasına haciz konulmasına muvafakat etmiş olmasının, kendisine icra emri geldikten sonra, icra mahkemesine -süresi içinde- başvurarak «borca itiraz»da bulunmasına engel teşkil etmeyeceği–
İlâmda hükmolunan (takip konusu yapılan) «kıdem tazminatı» için ‘mevduata uygulanan en yüksek faiz’, «ihbar tazminatı» için ise ‘yasal faiz’in uygulanması gerektiği–
Açıkça nafaka borcuna mahsuben yapıldığı belirtilmemiş olan ödemelerin, nafaka borcundan indirilemeyeceği–
Nafaka borçlusunun «nafaka alacaklısını yanına alarak baktığını, bu süre için nafaka borcundan kurtulduğunu» icra mahkemesine (tetkik merciine) bildirebileceği–
Alacaklı tarafından itiraz edilmeyen mutemet dilekçesinin İİK’nun 33 anlamında «itfa belgesi» sayılacağı–
«Kıdem tazminatı» alacağını hükme bağlayan ilâmda yer alan «yasal faiz» sözcüğünden 3095 sayılı yasadaki faizin değil, 1475 sayılı yasadaki -bir yıllık vadeli mevduata uygulanan en yüksek- faizin anlaşılması gerekeceği–
Takas ve mahsup iddiasının, takibin her safhasında -icra müdürlüğüne ya da tetkik merciine- bildirilebileceği–
Borçlu tarafından, ilâm tarihinden veya takibin kesinleşmesinden sonra alacaklıya yapılan ödemelerin -BK. 84 (şimdi; TBK. mad. 100) uyarınca- öncelikle faize sonra ana paraya mahsup edilerek, kalan borcun belirlenmesi gerekeceği–
Kurs ücreti olarak ödenen paranın, nafaka borcundan mahsup edilemeyeceği–
Aynı ilâmdaki alacağın takas ve mahsubu için ayrıca takibe gerek bulunmadığı–