Borçlu şirket hakkında verilen mühlet kararı ile İİK. mad. 294 kapsamında takiplerin duracağı ve bu karar tarihinden sonra artık şirketin malvarlığı için haciz kararı verilmeyeceği-
Borçlunun ihale konusu taşınmaza ilişkin kıymet takdirine vekili aracığıyla itiraz ettiği, alacaklı vekilinin de, kıymet takdirine itiraz yargılamasına katılarak borçlunun vekille temsil edildiğinden haberdar olduğu ayrıca vekilin azledildiğine veya istifa ettiğine dair dosya içerisinde herhangi bir kayıt bulunmadığı görülmekle satış ilanının vekile tebliğ edilmesinin yerinde olduğu- Satış ilanının vekile elektronik yolla tebliğ edildiği, ne var ki Tebligat Kanunu’na göre ise satış ilanının tebliğinin, vekile ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayıldığı görülmekle, satış ilanın ihaleden sonra tebliğ edildiğinin anlaşıldığı, ayrıca vekilin elektronik yolla yapılan tebligatı açtığı tarihte ihaleden haberdar olduğu kabul edilse dahi Dairemiz yerleşik uygulamasına göre öğrenme tarihi ile ihale tarihi arasında makul sürenin bulunmadığının sabit olduğu, o halde, ilk derece mahkemesince şikayetin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekeceği-
Kısıtlıyı vasisi temsil edeceğinden doğrudan doğruya kısıtlı aleyhine icra takip yapılamayacağından kamu düzenine ilişkin olan bu hususun mahkemece kendiliğinden dikkate alınacağı-
Borçlu şirkete ait banka hesap hareketlerinin istenebileceği, üçüncü kişi bankanın, müşteri sırrı iddiasıyla icra müdürlüğünün bu yöndeki kararının iptalini talep edemeyeceği-
Takibin tarafı olmayan üçüncü kişilerin, şikayet yoluyla borçlu yararına işlem yapılması konusunda talepte bulunamayacağı-
Borçluya gönderilen icra emri, ilama veya takip talebine aykırı ise, borçlunun icra emrinin veya ilamlı icra takibinin iptali veya düzeltilmesi için icra mahkemesine şikayet yoluna başvurabileceği-
İflas ödeme emrinin borçluya tebliğinde kanuna aykırı bir işlemde bulunulmuşsa, borçlunun başvuracağı yol İİK'nun 16. maddesinde düzenlenen şikayet yolu olduğu- Bölge Adliye Mahkemesince, borçlunun tebligat usulsüzlüğü şikayeti ve istinaf nedenleri incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Alacaklının tercih hakkını kambiyo takip türünden yana kullanması halinde, aynı borca ilişkin olarak ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı icra takibi yapamayacağı, ancak borçlular yönünden mükerrer olan takibin ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan ilamlı icra takibi olması ve borçluların kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibin iptalini talep etmesi halinde, ilk başlatılan takip kambiyo takibi olduğundan, bu takibin mükerrer olmadığı gözetilerek şikayetin reddine karar verilmesi gerektiği-
Adi ortaklığın ticari faaliyette bulunarak, temsilcisi aracılığıyla ortaklık adına 'iskele kira ve şarta bağlı satış sözleşmesi' ve bono düzenlendiği anlaşıldığından, takip konusu borcun, ortağın şahsi borcu olmayıp, adi ortaklığın borcu olduğu- Adi ortaklığın borcu nedeniyle ortakların müteselsilen sorumlu oldukları ve ortaklığın mal varlığı el birliğiyle idare edildiğine göre, birlikte sorumluluk gereği, adi ortaklığın borcu nedeniyle adi ortaklığa ait mal veya alacağa haciz konulabileceği ve alacaklı tarafından ortaklığın mal varlığından tahsilat yapılabileceği- "Alacaklının, ortaklığa ait hak edişlerin haczi için adi ortaklık adına haciz müzekkeresi veya (İİK m. 89) haciz ihbarnamesi düzenlenmesini talep edemeyeceği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
İlamların infaz edilecek kısmının hüküm kısmı olduğu, icra mahkemesince hüküm kısmının yorumlanması veya değiştirilmesinin mümkün olmadığı, her ne kadar borçlular tarafından mahkeme kararı kesinleşmeden ayrılma akçesinin muaccel hale gelmeyeceği iddia edilmiş ise de bu hususun dar yetkili icra mahkemesince incelenemeyeceği, takibin iptaline ilişkin şikayetin reddine karar verilmesi gerektiği-