İcra kefaletinin geçersizliği nedeniyle iptali istemi, yargılamayı gerektirmesi nedeniyle genel mahkemede ileri sürülebilecek bir husus olup, şikayet yoluyla icra mahkemesine başvurularak iptali talep edilemeyeceği, ancak İİK'nun 38.maddesi uyarınca icra dairesindeki kefaletler, müteselsil kefalet niteliğinde olup, ilamların icrası hakkındaki hükümlere tâbi olduğu- İcra kefaletinin Borçlar Kanunu'na göre geçerli olmadığından icra emri gönderilemeyeceği şikayeti, takip konusu belgenin ilam hükmünde belge olmadığı şikayeti olup, İİK'nun 16/2. maddesi uyarınca süresiz şikayete tabi olduğu- Borçlar Kanununun kefalete ilişkin hükümlerine uygun düzenlenmesinin, icra kefaletleri için de geçerlik şartı olduğu-
İİK'nın 16. maddesi uyarınca icra memur işlemini şikayete ilişkin davada, Cumhuriyet Savcılığına yapılan şikayet ve ceza mahkemesinde açılan davanın kendiliğinden icra takibini durdurmayacağı ve bekletici mesele yapılamayacağı,  borçlu tarafından İİK'nın 72/3. maddesi koşullarında menfi tespit davası açılması halinde alacağın %15'inden aşağı olmamak üzere teminat karşılığında mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesinin istenebileceği, mahkemece verilen tedbir kararının İİK'nın 72/3. maddesi uyarınca verilmiş olduğu ve ve ayrıca takibin durdurulması kararı verilmediği-
Borçlunun ödeme emrinin tebliğinden önce, feragat beyanında bulunması halinde borçludan tahsil harcı alınması usul ve yasaya aykırı olduğu-
İhale konusu aracın takyidat bilgisinde birden çok haciz bulunduğundan ve satış bedeli bütün alacaklıların alacağının karşılanmasına yetmediğinden İİK’nın 140. maddesi gereğince sıra cetveli yapılmasının zorunlu olduğu- Takip alacaklısının yediemin alacağının mı yoksa motorlu taşıtlar vergisinin mi öncelikle ödenmesi gereken bir alacak olduğu hususları ise sıra cetveli yapılmasından sonra tartışılabilecek hususlar olduğu-O hâlde üçüncü kişinin icra mahkemesine başvurusu İİK’nın 16. maddesi kapsamında şikâyet olup, mahkemece İİK’nın 17. maddesinin 2. fıkrası uyarınca icra müdürlüğünce İİK’nın 140. maddesine göre sıra cetveli yapılmasının emredilmesine karar verilmesi gerekirken, HMK’nın 26. maddesine aykırı şekilde talep aşılarak ve ayrıca yukarıda belirtilen ilke ve kurallara uygun şekilde sıra cetveli düzenlenmeden şikâyetçinin alacağının öncelikle ödenmesine karar verilmesinin yerinde olmadığı-
İcra müdürlüğünce dosyada bulunan paranın ödenmesinin icra takip işlemi mahiyetinde olmadığı- Taşınmazların ihalesi ve ihaleye ilişkin satış bedellerinin tahsili işlemi, iflasın ertelenmesi davası kapsamında borçlu şirket hakkında verilen tedbir ara kararından önce olup, satış bedellerinin hak sahibine ödenmesinin tedbir kararına aykırılık teşkil etmeyeceği-
İlamın hüküm fıkraları bir bütün olup aynı ilamda istirdat yanında menfi tespite de hükmedildiği ve ilam vekalet ücreti, yargılama giderine de tümü üzerinden hükmedilmiş olduğu da görülmekle istirdata ilişkin bölüm ile fer'ilerin, ilam kesinleşmeden takibe konu edilemeyeceği-
İmtina etmesi nedeniyle imzası alınmamış olsa da, haciz tutanağına göre haciz mahallinde bulunduğu anlaşılan borçlunun haciz tarihi itibariyle, icra takibinden haberdar olduğu ve bu tarihten itibaren yedi gün içinde "ödeme emri tebligatının usulsüz olduğuna" ilişkin şikayetini yapması gerektiği-
Maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeyen icra mahkemesi kararları, takip hukuku açısından takibin tarafları yönünden hüküm ve sonuç doğuracağı- Kesinleşmiş mahkeme kararı ile icra takibinin hesap kat ihtarının tebliğinden önce başlatıldığı gerekçesi ile icra emrinin iptal edilmesi kararının takip dosyası bakımından bağlayıcı olduğu, aynı takip dosyasından yeniden icra emri gönderilmesinin mümkün olmadığı, ayrıca icra emrinde de takip dayanağının ve ipotekli taşınmaz bilgilerinin yer almadığı anlaşılmakla, şikayetin kabulü ile e-tebliğ vasıtası ile gönderilen UYAP’a kayıtlı icra emrinin iptaline karar verilmesi gerektiği-
Her ne kadar şirketin kapalı olması durumunda, adreste bulunmama nedeninin araştırılması gerekmemekte ise de, komşuya haber verme yükümlülüğünün devam ettiği- Şikayete konu tebligatta haber verilen komşunun ismi yazılmadığından bu hali ile tebliğ işleminin şeklen Teb. K. mad. 21/1'e aykırı ve dolayısıyla usulsüz olduğu- Satış ilanının borçlu şirkete usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği durumda, beyan edilen öğrenme tarihine göre ihalenin feshine ilişkin şikayet süresinde ise uyuşmazlığın esası incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği, süreden reddi yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olacağı- Tüzel kişilere tebligat usulüne aykırı olarak borçlu şirketin yetkilisinden sonra gelen kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu işle görevlendirilmiş birinin bulunup bulunmadığı tespit edilmeksizin daimi çalışan olduğu belirtilen kişiye tebliğ le gerçekleştirildiğinden yapılan tebligatın usulsüz olduğu- Kıymet takdir raporu ve satış ilanı tebligatlarının, haber verilen komşunun ismi yazılmadan yapıldığı görüldüğünden, bu hali ile tebliğ işlemlerinin şeklen Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine aykırı ve dolayısıyla usulsüz olduğu-  Borçlu şirketin bilahare, beyan edilen muttali tarihine göre 7 günlük yasal sürede ödeme emri tebliğ işlemi ile dosya kapsamında bulunan diğer tebligatların usulsüz olduğunu ileri sürerek tebliğ tarihinin düzeltilmesi istemi ile icra mahkemesine şikayet yolu ile başvurduğu ve aynı sürede icra müdürlüğüne müracaat ederek takibe itiraz ettiği görülmekle, her ne kadar, satış kararında; "yeteri kadar satış ilanının hazırlanarak ilgililere tebliğine, tebliğ yapılamaması halinin satışa engel teşkil etmemesine..." karar verilmiş olması sebebiyle satış ilanı tebliğ işleminin usulsüz olması ve kıymet takdirine açık bir itiraz olmadığından kıymet takdir raporu tebliğ işleminin usulsüz olması fesih nedeni değil ise de, ödeme emri tebliğ işlemi usulsüz olup, takibin bulunduğu aşama itibariyle rehinli taşınırların satışının yapılması mümkün olmadığından, taşınır ihalelerinin feshine karar verilmesi gerektiği-
Somut olayda; borçlunun adına kayıtlı taşınmazlardan sadece ikisi üzerindeki haczin kaldırılmasına yönelik alacaklı vekilinin talebi, Dairemizin yerleşik uygulamalarına göre, alacağın haricen tahsil edildiğine karine teşkil edeceğinden, haczin kaldırılması için anılan yasa hükmüne uygun olarak harç ödenmesi zorunlu olduğundan, icra müdürlüğünce harç alınmasına yönelik işlemde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-