Haciz tarihinde taşınmazın takipte borçlu olmayan şikayetçi üçüncü kişi adına kayıtlı olması nedeniyle, taşınmaz haczedilemeyeceğinden, şikayetin kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Alacaklı vekilinin temyiz dilekçesine eklediği 30.10.2013 tarih 640-03633 sayılı Tasarruf Mevduat Sigorta Fonu Hukuk İşleri Daire Başkanlığı’nın yazısında Tasfiye Halindeki T. Ticaret Bankası A.Ş’nin mülga 4389 sayılı Bankalar Kanunu ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu kapsamında temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetiminin kurumlarına devrolan bankalardan olmayıp, ayrı bir tüzel kişiliği bulunduğundan Alanya İş Mahkemesi’nin 20.01.2009 tarih 2005/340 E.-2009/1 K. sayılı ilama bağlı ödeme talebinin “Hobyar Mahallesi, Postayanı Sok. No.1/1 Ananyadi Han 34112 E.önü-F." adresinde tasfiye işlemlerine devam eden şirkete yöneltilmesi gerektiğinin bildirildiğinin görüldüğü, anılan yazı içeriğinden borçlu Banka'nın borçlarının Fon tarafından üstlenilmediği ve tasfiyesinin Fon tarafından yürütülmediği, ayrı bir Tüzel Kişiliğinin bulunduğu anlaşılmakta olup, borçlu Banka'nın Olağan Genel Kurulu'nda tasfiyeden dönülme ve bankacılık faaliyetinde bulunmak için izin alma kararı alındığının da görüldüğü, bu durumda anılan Bankanın bu karar doğrultusunda faaliyet izni almak üzere başvuru yapıp yapmadığı kurul tarafından kendisine izin verilip verilmediği hususu yöntemince araştırılarak sonucuna göre karar verilmesinin gerekeceği, mahkeme kararının bu araştırma yapılarak faaliyet izni kazanmış olduğunun belirlenmesi halinde banka hakkında takip yapılabileceği yönünde bozulmasının gerekeceği-
Vekalet ücreti yönünden yasal faiz oranı üzerinden faiz hesaplaması İcra Mahkemesi'nce yapılmış ise de; bu hesabın denetime açık olmadığı ve denetime elverişli bilirkişi raporu ve gerektiğinde ek rapor alınmak suretiyle sonuca gidilmesi gerektiği-
Takibe konu ilamda müşterek müteselsilen sorumlu oldukları yönünde bir açıklamaya yer verilmediği bu nedenle borçlular ilamda hüküm altına alınan borçtan eşit oranda sorumlu olacaklarından, her bir borçlunun borçtan 1/3 oranında sorumlu olmaları gerekmekte ise de şikayetçi vekili İcra Mahkemesi'ne başvurusunda borcun yarısından sorumlu olunduğunu belirtmiş olmakla HMK'nun 26. maddesi gereğince bu miktar için muhtıranın iptali gerektiği-
İİK'nun 38. maddesi gereğince icra dairesindeki kefaletler ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabi olup icra kefaletine ilişkin başvuruların, ilama aykırılık iddiası niteliğinde olduğundan, İİK'nun 16/2. maddesi uyarınca süresiz şikayete tabi olduğu-
Mirasçının tek başına alacaklı sıfatıyla takip ehliyeti olmasa da; takip kesinleşmeden, borçlunun, hakkındaki lehe sürelerden feragat ettiğini, takibin kesinleşmesini ve borcu kabul ettiğini, borcun tamamını ödeyeceğini beyan etmesi ve alacaklı vekili ile icra memuru huzurunda ödeme taahhüdü ve borç ikrarı içeren tutanağı imzalamasıyla artık bu beyanın kesin hüküm sonuçlarını doğurması karşısında, alacaklının takip ehliyetine yönelik şikayetinin reddi gerektiği-
İlam tarihi 30.01.2013 olup, borçlunun hesabına 07.05.2013 tarihinde haczin konulduğu, haciz tarihi itibariyle 6111 sayılı Yasa'nın Geçici 2. maddesi iptal edildiğinden ve o tarih itibariyle yürürlükte olan 5999 sayılı Kanun'un Geçici 6. maddesine göre alacağın doğumuna sebep olan idare eyleminin 1983 yılından öncesine ait olduğuna ilişkin iddia ve bilgi bulunmadığından, kamulaştırmasız el atmaya ilişkin eylemin 1983 yılından sonra olduğu ve borçlu İdare'nin haczi kabil malvarlığı üzerine haciz konulabileceğinin kabulü gerekeceği-
Mahkemece diğer şikayet nedenlerinden bahisle takibin iptali isteği hakkında gerekçesi de açıklanmak suretiyle olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olması nedeniyle hükmün bu yönden bozulması gerektiği-
Alacaklı vekili sadece satış talebinden vazgeçmiş olup açıkça hakkın özünden feragat etmediğinden, mahkemece şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
İlk takibe yönelik itiraz üzerine İcra Hukuk Mahkemesi'nin ilamında borçlu hakkındaki takibin iptaline karar verildiğinden, İcra Mahkemesi kararının kesinleşmesi gerekmeyeceğinden artık bu karar ile ortada bir takip olmayıp başlatılan ikinci takip mükerrer olarak kabul edilemeyeceğinden, şikayetin reddi gerekeceği-