Takibin kesinleşmesi öncesi veya sonrasında takibe konu senedin sahteliğinin iddia edilmesinin, HMK'nun 209. maddesi uyarınca takibin durdurulması sonucunu doğurmayacağı, HMK'nun 209. maddesi genel mahkemelerde açılan davalarla ilgili olarak senedin hiçbir işleme esas alınamayacağını, delil olarak kullanılamayacağını öngörmekte olup, icra takibine etkisi olmadığı, borçlunun takibin kesinleşmesinden sonraki devrede icra mahkemesine başvurarak sahtelik nedeniyle takibin durdurulmasını talep ettiği, verilmiş bir tedbir kararı bulunmadığı görüldüğünden, HMK 209. maddede yazılı nedenle yapılan takibin durdurulması istemine yönelik şikayetin reddi gerekeceği-
Kal'e ilişkin verilen kararların kesinleşmeden icrası halinde telafisi imkansız zararlar meydana geleceği nazara alınarak, bu konuda verilen kararların kesinleşmeden icra edilemeyeceği-
İlamda gayrimenkulün aynına ilişkin ihtilafın bulunduğu taşınmazın aynı tartışılarak sonuca gidildiği ve bu nedenle kesinleşmeden takibe konulamayacağı-
Alacaklının tabiiyetinde bulunduğu Hindistan ile Türkiye arasında karşılıklılık esasına göre çok taraflı veya ikili anlaşmalarla yahut fiili mütekabiliyet esasına göre bir muafiyet olmadığı, karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılayacak yeterli miktarda teminata karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Alacaklının itirazın kaldırılması talebi, sadece takip dayanağı belgenin, İİK'nun 68/1. maddesinde belirtilen belge niteliğinde olmadığı gerekçesiyle işin esası incelenmeksizin reddedildiğinden, borçlu yararına alacaklının tazminatla sorumlu tutulmasının isabetsiz olduğu-
6552 sayılı Kanun'un 121. maddesi ile 5393 sayılı Belediye Kanunu 15. maddesinin son fıkrası, icra dairesince haciz kararı alınmadan önce belediyeden borca yeter miktarda haczedilebilecek mal gösterilmesi isteneceği ve haciz işlemi sadece gösterilen bu mal üzerine uygulanacağı, on gün içinde yeterli mal beyan edilmemesi durumunda yapılacak haciz işleminin alacak miktarını aşacak veya kamu hizmetini aksatacak şekilde yapılamayacağı-
1983 yılından sonraki el koymaya ilişkin kamulaştırmasız el atma bedellerine ilişkin dava ve takiplerde mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretlerinin maktu hesaplanması söz konusu olmayıp nispi olarak belirleneceği-
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile yapılan takipte istenen temerrüt faizi oranı, 2002 yılında uygulanan yasal veya ticari faiz oranlarından birine denk gelmediğinden, uzman bilirkişiden rapor alınarak sonucuna göre karar verileceği-
Borçlunun takipte ilama aykırı olarak fazla alacak talep edildiği yönündeki iddiası ilama aykırılık şikayeti olup, bu tür şikayetlerin kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle süresiz olarak icra mahkemesi önüne getirilebileceği-
Şikayet dilekçesinde hakim havalesi bulunmamakta ise de, borçlu tarafından başvuru harcının yatırıldığı tarih, tensip zaptı ve gerekçeli karar başlıklarında davanın açıldığını belirten tarihlerden borçlunun başvurusunun süresinde olduğunun anlaşıldığı, mahkemece, şikayetin esası incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-