Takip dayanağı yapılan tasfiye komisyonu kararında borçluların kim olduğu belli olmamakla birlikte, alacağın tahsil edilip edilmeyeceği yargılamayı gerektirdiğinden, mahkemece itirazın kaldırılması isteminin reddine karar verilmesi gerektiği-
İcra talepnamesinde dayanılan ilamın ait olduğu mahkemesi, tarihi ve esas-karar numarasının belirtildiği, ilam örneğinin de takibe eklendiği bu durumda takibe devam olunmasında bir isabetsizlik bulunmadığı-
Borçlu Belediyece haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paraların aynı hesapta toplandığı, şikayet konusu belediyenin hesabına yatan paraların nitelikleri, mahiyeti ve kaynağının araştırılması, hesabın havuz hesabına dönüşüp dönüşmediğinin saptanması gerekeceği-
İcra mahkemesince şikayetin esası incelenmek suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken hukuki nitelendirmede hataya düşülerek şikayetin itiraz olarak nitelendirilip başvurunun icra dairesine yapılması gerektiğinden bahisle şikayetin reddine karar verilemeyeceği-
Alacaklı bankanın, asıl borçlu aleyhine icra takibi yapıp, takip semeresiz kalmadıkça kefilden borcun ifasını isteyemeyeceği-
Sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklının, borçlunun rızasını aramaksızın alacağını üçüncü bir kişiye devredebileceği, temlikin geçerliliği için borçluya ihbarda bulunulmasına gerek olmadığı-
İcra ve İflas Kanunu'nda taşınmaz haczinin yenilenmesi diye bir müessese mevcut olmadığı ve konulan her haciz yeni bir haciz olduğu- Taşınmaz üzerine daha önce konulmuş haciz bulunmakta ise de her haciz yeni bir şikayet hakkı doğuracağından son hacze yönelik meskeniyet şikayetinin İİK'nun 16/1. maddesinde öngörülen 7 günlük sürede yapılabileceği-
Borçluya ödeme emrinin 31.05.2013 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun icra mahkemesine başvurusunu 11.03.2014 tarihinde yaptığı, borçlunun icra mahkemesine başvurusunun, ilamsız takibe ilişkin ödeme emrinin tebliğinden itibaren itiraz süresini geçirdiğinden bahisle gecikmiş itirazın kabulüne yönelik olduğu, mahkemece bu talebin incelenerek sonuca gidilmesinin gerekeceği-
1983 yılından sonraki el koymaya ilişkin kamulaştırmasız el atma bedellerine ilişkin dava ve takiplerde mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekalet ücretlerinin maktu hesaplanması söz konusu olmayıp nispi olarak belirlenmesi gerektiği-
Kötü niyetli olmasa da alacaklı tarafından Yasa'daki boşluktan yararlanılarak bir ilamdaki haklar için ayrı ayrı takip başlatılarak sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde fazladan avukatlık ücreti talep edilmesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup, alacaklının ayrı ayrı takip başlatmasının yasalarda belirtilen dürüstlük kuralına uymadığı, borçlunun zarara uğramasına neden olduğu-