Geçersiz olan bir itiraza dayalı olarak takibin durdurulmuş olmasının, "bir hakkın yerine getirilmemesine" ilişkin olduğundan, İİK'nun 16/2. maddesi uyarınca süresiz olarak şikayet konusu edilebileceği-
6552 sayılı Yasa ile 5393 sayılı Belediye Kanunu 15. maddesine eklenen son fıkrasına göre, icra dairesince haciz kararı alınmadan önce belediyeden borca yeter miktarda haciz edilebilecek malın gösterilmesinin isteneceği ve haciz işleminin sadece gösterilen bu mal üzerine uygulanacağı, on gün içinde yeterli mal beyan edilmemesi durumunda yapılacak haciz işleminin alacak miktarını aşacak veya kamu hizmetini aksatacak şekilde yapılamayacağı, bu prosedür yerine getirilmeden icra mahkemesince haczin kaldırılmasına karar verilemeyeceği-
Sigorta hukukundan kaynaklanan rücuen tazminat talebine ilişkin genel haciz yolu ile yapılan takipte, borçlu kendisine gönderilen yenileme emri üzerine zamanaşımı şikayetinde bulunsa da, bu davalarda ceza zamanaşımı uygulanmayacağı-
İlamda yerine getirilmesi gerektiği hüküm altına alınan eksikliklerin borçlu tarafından infazdan önce tamamlanıp tamamlanmadığının tespitinin gerekmekte olduğu-
Kamu İhale Kanunu'nun 34. maddesi gereğince, her ne suretle olursa olsun idarece alınan teminatların haczedilemeyeceği ve üzerine ihtiyati tedbir konulamayacağı düzenlemesi nazara alındığında borçlunun Dışişleri Bakanlığı nezdinde doğmuş ve doğacak bütün teminatlarına haciz konulması yönündeki işleminin yasaya aykırı olduğu, mahkemece, şikayetin kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Alacaklının öncelikle ilam borçlusu apartman yönetimi aleyhine takip başlatması gerekmekte olup, doğrudan kat malikleri hakkında takibe geçilmesinin doğru olmadığı-
Borca itiraz, İİK'nun 168/1-5. maddesinde öngörülen yasal 5 günlük süre geçirildikten sonra yapılmış olduğundan, borçlular hakkındaki takibin kesinleşmiş bulunduğu, borçlunun takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde mirasın reddine ilişkin mahkeme kararını icra mahkemesine sunmak suretiyle takibin iptalini isteyemeyeceği-
Mahkeme hükmü tek olduğundan ve kısa kararla aynı sonuçları taşıyacağından kısa karar ve gerekçeli karar arasında çelişki halinde ortada yasaya uygun bir hükmün varlığından söz edilemeyeceği-
Kefalet tarihi itibari ile 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun kefalete ilişkin hükümleri yürürlükte olduğundan bu durumda kefaletle ilgili olarak bu kanun hükümlerinin uygulanacağı, kefaletten sonra yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun kefalete ilişkin hükümleri, 6101 sayılı TBK'nun Yürürlüğü ve Uygulama şekli hakkındaki Kanununun 1. maddesine göre, bu yasanın yürürlüğe girdikten sonraki fiil ve işlemlere uygulanacağından somut olayda uygulanmasının mümkün olmadığı-
Takip dayanağı yapılan tasfiye komisyonu kararında borçluların kim olduğu belli olmamakla birlikte, alacağın tahsil edilip edilmeyeceği yargılamayı gerektirdiğinden, mahkemece itirazın kaldırılması isteminin reddine karar verilmesi gerektiği-