İcra müdürünün ödeme emrinin borçluya usulüne uygun olarak tebliğ edilmemiş olduğunu kendiliğinden gözeterek, alacaklının haciz talebini reddetme yetkisinin bulunmadığı- Tebligatın yasaya uygun olup olmadığını tespit ve takdir yetkisi borçlu tarafından şikayet yoluna başvurulduğu takdirde icra mahkemesine ait olduğu- Borçlunun usulsüz tebligat şikayeti bulunmadığına göre, mahkemece haciz istemin kabulüne karar verilmesi gerektiği-
İlamda faiz hakkında bir hüküm bulunmasa dahi, ilamda yazılı alacak karar tarihinde muaccel olacağından, bu tarihten itibaren faiz istenebileceği-İlamda yazılı icra inkar tazminatı ile harç, yargılama gideri ve vekalet ücreti alacaklarına, muaccel hale geldikleri karar tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesi mümkün olup, icra müdürlüğünce de ilamda hükmedilen fer'i alacaklara ve icra inkar tazminatına açıklanan ilkeye uygun faiz hesaplanmak suretiyle muhtıra düzenlenmesi gerektiğinden mahkemece, şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
İcra mahkemesi kararlarının infazı için kesinleşmesini zorunlu kılan yasal bir düzenleme mevcut olmadığından, şikayet üzerine icra mahkemesince verilen takibin iptali kararının ardından bu kararın kesinleşmesi beklenmeden, icra dairesince borçlu vekilinin istemi doğrultusunda hacizlerin fekkine yönelik şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Boşanma davası sırasında verilen tedbir nafakası, boşanma kararının kesinleşmesi ile sona ereceği, kesinleşmeden sonra mahkemece hükmedilmişse, yoksulluk nafakası istenebileceği, öte yandan İİK'nun 40. maddesi uyarınca ilamın bozulması ile takibin olduğu yerde duracağı-
Avukatlık Kanunu’nun 164/5. maddesi gereğince avukata ait olan vekalet ücreti alacağının takası mümkün olmadığından anılan alacak yönünden istemin reddine ve takibin devamına karar verilmesi gerekeceği-
Satış bedelinin, taşınmazın muhammen bedelinin üzerinde olması halinde zarar unsurunun gerçekleşmediğinin kabulü gerekeceği, ancak bu husus şikayet nedenine göre farklılık arz edebileceği, buna göre ihale tarihinden önce haczi düşmüş bir taşınmazın, satış bedeli ne olursa olsun satılmasında, borçlunun menfaatinin muhtel olacağı-
İİK'nun 361. maddesi hükmünün uygulanabilmesi için icra dairesince borçludan fazla para tahsil edilmiş olması ya da yanlışlıkla ödeme yapılmış olması gerektiği- Usulsüz tebligat şikayetinin kabulüne karar verilmiş olması, önceden yapılan kesintileri hükümsüz kılmayacağı, borçlunun usulsüz tebligat şikayetinin kabulüne karar verilmesi ve bunun  üzerine de itiraz nedeni ile takibin durdurulması işlemi, İİK'nun 361. maddesi koşullarının oluştuğunun kabulü için yeterli olmadığı, bu nedenle, ödenen paranın İİK'nun 361. maddesi gereği alacaklıdan alınarak borçluya geri verilmesinin istenemeyeceği-
Şikayetçi borcun tamamının ödendiğini ileri sürerek bakiye borç hesabına itiraz ettiğinden mahkemece gerektiğinde bilirkişi incelemesi de yaptırılarak bakiye borç miktarının tespiti ile sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Takip dayanağı belgenin ödeme emri ekinde gönderilmemesi hususu İİK.nun 16. maddesi kapsamında şikayet olup, bu maddede tazminat öngörülmediği halde mahkemece alacaklı aleyhine tazminata hükmedilmesi isabetsiz olup, hükmün bu sebeple bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması gerekeceği-
Takipte istenen % 130 faiz oranı, itiraz edilmeksizin kesinleştiğinden, "değişen faiz oranlarına göre faiz hesabı yapan" bilirkişi raporuna göre karar verilemeyeceği-