Davalı vekilinin aleyhe verilen bozmayı kabul yönündeki bu irade açıklaması ile davacı yararına usulü kazanılmış hak oluştuğundan, artık mahkemece kazanılmış hak ihlal edilerek direnme kararı verilemeyeceği-
Velayetin kaldırılması, çocukla şahsi ilişkinin engellenmesinden daha ağır ve ileriye yönelik sonuçları olan, yasada özel koşullara bağlanmış bir dava türü olup, dava açılmaksızın, tedbir cümlesinden olmak üzere karara bağlanmasının olanaklı olmadığı-
Sigortalı olarak asgari ücretle çalışmanın yoksulluk nafakası takdirine engel oluşturmayacağı-
TMK'nun 166/1. maddesine dayalı açılan boşanma davasından sonra eşlerin aynı evde birlikte yaşamasının evlilik birliğinin temelinden sarsılmadığını, , ortak hayatın sürdürül­mesinin mümkün olduğunu göstereceği-
Her davanın açıldığı tarihteki hukuki ve maddi olgulara göre sonuçlandırılması gerektiği ilkesi gereğince, boşanma davasından sonra tanık beyanıyla beliren olgunun kadının kusurunun belirlenmesinde değerlendirilemeyeceği ve dolayısıyla hükme esas alınamayacağı- Dava tarihinden sonra sadakat yükümlülüğünün ihlali (MK. mad. 185/III) halinde ise, yeni bir davanın konusunu teşkil edeceği-
Davacının gayret ve desteklerine rağmen davalı kocanın alkol alışkanlığını bırakmadığı ve sorumsuz davranışlarına devam ederek, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan ve tazminat gerektiren olaylarda tam kusurlu olduğu- Davalı eşin kendi isteği ile alkol tedavisi için hastaneye yatarak tedavi görmesi ancak olumlu bir sonuç alamaması olayı, davacının 7.4.2006 tarihinde davalının kusuru nedeniyle evi terk etmesinden sonra gerçekleştiğinden, bu aşamada davacının kocasının rahatsızlığı ile ilgilenmemekten kaynaklanan bir kusuru olduğunun kabulünün mümkün olmadığı-
İştirak nafakasında artırım veya indirim istenebilir; ancak bunun için ya tarafların mali durumu değişmiş veya hakkaniyet yönünden gereklilik doğmuş olmasının gerekeceği-
Davalı kocanın eşini başka bir kadınla aldattığı sabit olup, evlilik birliği bu nedenle sona ermiş olup, davacı kadına boşanmaya neden olan olaylar sebebiyle kusur izafe edilemeyeceğinden, dosyadaki belgelerden davalı kocanın ekonomik durumu ile orantılı verilen manevi tazminat miktarının yerinde olduğu-