3402 sayılı yasanın 22/2-a maddesine dayalı olarak yetersiz kadastro paftalarının yenilenmesi, yüzölçümlerinin ve teknik hataların düzeltilmesi işleminin yasa ve yönetmelik hükümlerine uygun yapılmadığı savıyla açılan davalarda kadastro mahkemesi görevli olmasına rağmen, taşınmazın mülkiyetine yönelik davalarda genel mahkemeler görevli olup, kadastro mahkemesinin görevli olmadığı, çekişmeli taşınmazlara ilişkin dayanak tescil ilamlarının gözetilmesi, kesin hüküm itirazları mülkiyet iddiasını ilgilendireceğinden görevli mahkemece değerlendirilmesinin gerekeceği-
Çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi davalarında, öncelikle çap kaydının yada kayıtlarının getirtilerek tarafların tüm delilleri toplanmalı, dosya keşfe hazır hale geldikten sonra yapılacak uygulamada çekişmeli yer ile yanların ellerinde bulunan kısımların sınırları tarafların ortak beyanlarına göre açıklığa kavuşturulmalı, gerektiğinde taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişi ve tanık sözlerinden de yararlanılması gerekeceği-
Çekişmeye konu taşınmaz paylı mülkiyete konu olup her paydaşın payı oranında yararlanmasının asıl olduğu, değinilen mülkiyete tabi taşınmazda paydaşın çekişmesiz kullandığı bölümün bulunduğu, paydaşları bağlayan harici taksim ya da fiili kullanma biçiminin oluşmadığı sabit olduğundan, el atmanın önlenmesi davasının reddine karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, davacının zilyetliği mahalli bilirkişi ve tanık beyanları ile kabul edilmiş ise de, hüküm kurmaya elverişli ve gerekçeli uzman ziraatçi bilirkişi raporları, sunulan fotoğraflar ile Orman Genel Müdürlüğü'nden alınan yazı cevapları ve belgeler karşısında soyut nitelikteki beyanlara itibar edilme imkanı olmadığına, davacının taşınmaz üzerinde ekonomik amaca uygun zilyetliğini ispatlayamadığı anlaşıldığına göre davacının müdahalenin meni davasının da reddine karar verilmesinin gerekeceği-
Paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenmeyeceği, payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekeceği-
Dava değerinin elatılan yerin değeri ile talep edilen ecrimisil veya tazminatın toplamından, elatmanın önlenmesi isteğinin yanında yıkım isteği de varsa dava değeri elatılan yerin değeri ile yıkımı istenilen yapı değerinin toplamından ibaret olacağı (4.3.1953 tarih 10/2 sayılı İ.B.K.) ve belirlenen bu değer üzerinden Harçlar Kanununun 26, 27, 28, 30 ve 32. maddelerinin öngördüğü şekilde işlemlerin yerine getirileceği ve gerekli olan harcın alınacağı-
Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi davalarında davalının kusurlu olmasının aranmayacağı, davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağının bulunmasının yeterli olacağı-
İmar uygulamasının iptali ile tescilin dayanağının ortadan kalktığı ve davada yıkımın da istendiği dikkate alınarak, ileride telafisi imkansız zararlara yol açmamak için davalıya dayanaksız kalan imar parsellerinin tapusunun iptaliyle kadastral parselin ihyası istemiyle dava açmak üzere süre verilmesi, davayı açtığı takdirde sonucunun beklenilmesi ve oluşacak duruma göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım davasında; enkaz davalıya ait olacağına göre enkaz bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmiş olmasının hatalı olduğu-