İ.lı işlem, üçüncü kişinin malvarlığı aracılığı ile de gerçekleşebileceğinden, uyuşmazlık konusu olayda sadece dolaylı temsili içeren inançlı vekalet hukuksal ilişkisinin bulunduğu, zira dava dışı üçüncü kişiler yani satıcılar, ister dolaylı temsilin bulunduğunu bilsin ister bilmesin, taşınmazı alan inançlı vekilin, tapu sicilinde işlem yaparken kendi adına ve davacı hesabına hareket ettiği ve önce mülkiyetin inançlı vekile geçmesi, sonra da onun bunu davacıya devretmesi hususunun gerçekten istendiği, uyuşmazlık konusu olayda; dolaylı temsili de içeren inançlı vekalet sözleşmesinin varlığı kabul edildiğine göre, davacının davalıya karşı onun kendisine mülkiyeti nakil borcunu yerine getirmesi için tescile icbar davası açmasının mümkün olduğu, gerçekten de; davalının, davacı hesabına üçüncü kişiden iktisap ettiği her şeyi, bu arada bir taşınmazı davacıya devretme borcunun, vekalet akdine doğrudan doğruya kanunun bağladığı bir sonuç olup, böyle bir borcun doğumu için davalı ile davacı arasında ayrıca bir anlaşma yapmaya gerek bulunmadığı gibi, böyle bir anlaşmanın hiçbir suretle resmi şekilde yapılması gereğinin de olmadığı-

Taraflar arasındaki “tapu iptali ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Adana 7. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 12.5.1999 gün ve 1988/977 E - 1999/320 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından ist ...