Davacı avukatların, gerek “müvekkilin nam ve hesabına tahsil ettiği alacakları geciktirmeksizin iş sahibine bildirmesi” gerektiğine ilişkin Avukatlık Kanununun 166. maddesine ve gerekse “müvekkil adına alınan paralar ve başkaca değerler geciktirilmeksizin müvekkile duyurulur ve verilir.” şeklindeki Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 43. maddesine aykırı hareket ederek, müvekkilleri davalı adına yapmış oldukları bir kısım tahsilatları haksız olarak yedlerinde tuttukları, bu husustan müvekkillerini haberdar etmedikleri anlaşıldığından, davalı tarafından haklı olarak azledildiklerinin kabulü gerekeceği; mahkemece “haklı azlin” gerektirdiği sonuçlara göre bir inceleme ve değerlendirme yapılarak, azilden önce kesinleşen işler bakımından hesaplama yapılması için ek rapor alınması ve hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, davacıların sarfettiği emekleri, mesaisi ve üstlendikleri işleri getirdikleri durum nazara alınarak tüm dosyalar yönünden vekalet ücretine karar verilmiş olmasının, usul ve yasaya aykırı olacağı-
Çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi istemi-
Davanın, ecrimisilin tahsili istemi olduğu, dava konusu kooperatif hisse devir sözleşmesinin Asliye Hukuk Mahkemesi kararı gereğince geçersiz olduğu ve davalının ödediği bedelin iadesine karar verildiği belirlendiğine göre, davalının davacıya ödediği bedel iade edilinceye kadar taşınmaz mal üzerinde hapis hakkının olduğu, bu nedenle satış bedeli davacı tarafından davalıya geri verildiği tarihe kadar davalının zilyetliği kötüniyete dayalı olduğunun kabul edilemeyeceği ve bu tarihe kadar ecrimisilin talep edilemeyeceği, bu durumda, mahkemece; satış bedelinin davacı tarafından davalıya ödendiği tarihten, talep edilen tarihe kadar ecrimisil bedeline hükmedilmesinin gerekeceği-
MK'nın 950. maddesi uyarınca ala­caklının, borçluya ait olup onun rızasıyla zilyedi bulunduğu taşınırı veya kıy­metli evrakı, borcun muaccel olması ve niteliği itibarıyla bu eşyanın alacak ile bağlantılı bulunması halinde, borç ödeninceye kadar hapsedebileceği ve ala­caklının, şartlar oluştuğu takdirde hapsettiği şeylerin paraya çevrilmesini is­teyebileceği-
Taşınır alım satımlarında, satıcının semen alacağından dolayı, satılan şey üzerinde hapis hakkına sahip bulunmadığı–
Yapılan başvurunun 3. şahıs bankanın istihkak davası olarak görülmesinde yasaya uymayan bir yön görülmemekte ise de açılan dava sırasında borçlunun davaya dahil edilip beyanları alınmaksızın işin esası incelenip sonuçlandırılmasının doğru olmadığı-
İİK'nun 18/3. maddesi gereğince aksine hüküm bulunmayan hallerde duruşma yapılmasına gerek olup olmadığı icra mahkemesinin takdirine bırakılmış ise de, anılan takdir yetkisi mutlak bir seçimlik hak olmayıp, halin icabına göre işin duruşmalı olarak incelenmesi gerektiği durumlarda mahkeme takdir yetkisini duruşma yapmaktan yana kullanılması gerektiği-
İcra Müdürlüğü'nce yapılan maaş hacizlerinin ve yapılması gereken kesintilerin İİK'nın 355. madde hükmü uyarınca bildirilmesi üzerine, borçlunun çalıştığı kurumca düzenlendiği anlaşılan ve maaş hacizleri ile ilgili yapılan sıralamanın İİK'nın 140/1. maddesinde tanımlanan sıra cetveli niteliğinde olduğundan söz edilemeyeceği- Mahkemece, davanın muvazaa iddiasına dayalı iptal istemine ilişkin olduğunun kabulü ile ispat yükü yönünden genel ilkelere uygun olarak uyuşmazlığın çözümlenmesi gerektiği-
Satışa konu aracı tamir etmiş olan kişinin, aracın tamiri için yaptığı masraf yönünden, tamir masrafı kadar araca yaptığı (sağladığı) ilave değerden dolayı hapis hakkına sahip olduğu—

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.