İçerik Akışı
Trafik kazasından kaynaklanan haksız fiil nedeniyle ödenen maddi tazminatın rücuen tahsili- İşleten sıfatıyla sorumluluk- Araç üzerindeki eylemsel egemenlik- Hayatın olağan akışı-
Kazaya neden olan aracın satışı için verilmiş özel vekâletnameler ve aracın galeriye teslim edildiğine dair yazılı belge, "galericinin aracı satın aldığı ve satışa ilişkin vekâletler de verildiği hâlde tescil kaydını üzerine almadığı" belirtilerek galerici hakkında "güveni kötüye kullanma" suçundan dolayı suç duyurusunda bulunulduğuna ilişkin soruşturma ve ceza dosyaları ile bu dosyalarda bulunan beyanlar bir bütün olarak değerlendirildiğinde somut olay bakımından kayden malik olarak yer alan davalının araç üzerindeki eylemsel egemenliğin kazadan çok önce kesin biçimde ortadan kalktığını ispat etmiş olduğu- Dosyadaki belge oto satımına ilişkin geçerli bir belge olarak kabul edilemezse de; bu belgenin, olayda aracın fiili tesliminin bu tarihten itibaren galeriye bırakıldığının bir delili olduğu- Aracın satış için galeriye bırakma ve davalının eylemsel egemenliğinin kalktığı olgusu bahsedilen belgelerden açıkça anlaşılmakta olup hayatın olağan akışına göre davalının aracı galeriye teslim ettiği ve davalının işleten sıfatıyla sorumluluğuna hükmedilemeyeceği- "Araç satışlarının resmî şekilde yapılması gerektiği, aracın galeriye teslim edildiğine dair sunulan belge geçerli olmadığı gibi altında galeri karşısında yer alan kişinin davalı da olmadığı, özel satış vekâletlerinden de aracın galeriye teslim edildiğinin anlaşılamadığı, usulüne uygun sözleşmenin de kaza tarihinden sonra olduğu, davalının KTK’nın 104. maddesi uyarınca eylemsel egemenliğin kesin biçimde kendisinden kalktığını ortaya koyamadığı" görüşünün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Üçüncü kişinin açtığı İİK’nun 97-99. maddelerinin uygulanmasına ilişkin şikayet-
İcra mahkemesince yapılacak değerlendirmede, haczin İİK 99'a göre yapılmış olduğu sonucuna ulaşılması halinde, prosedür gereğince İİK. 99 uyarınca işlem yapılması için dosyanın icra müdürlüğüne gönderilmesine de karar verilmesi gerektiği-
Konkordato kararı- İstinaf kanun yolu- Tasdik duruşmasından önce itiraz sebeplerini bildirmeme- Konkordato teklifine karşı olumsuz oy kullanma-
Alacaklı tarafından konkordato projesine “Ret” oyu kullanılmışsa da, İİK. 304/1 uyarınca itiraz sebeplerini tasdik duruşmasından en az üç gün önce yazılı olarak bildirmediği ve tasdik duruşmasına katılmadığı anlaşılan alacaklının, İİK. 308/a uyarınca mahkemece verilen tasdik kararını istinaf hakkı bulunmadığı-
Emekli olduktan sonra aynı işyerinde çalışmaya devam eden işçi- Kıdem tazminatının hesaplanması-
İşçiye kıdem ile beraber ihbar tazminatı ödenmiş ve iş akdi ertesi gün devam etmiş olması halinde bu iş akdinin yeni iş akdi sayılıp önceki dönem tazminatlarının tasfiye edilmiş sayılacağı- Emekli olan işçiye kıdem tazminatının ödenmesi halinde iş akdinin tasfiye edilmiş sayılacağı- İş sözleşmesi devam ederken işçiye ödenen kıdem tazminatının avans olarak kabul edileceği, hizmet akdinin sonunda hesaplanacak kıdem tazminatından faiziyle mahsup edileceği- Hizmet akdi devam ederken kıdem tazminatının ödenmesi halinde, iş sözleşmesi sona erdiğinde tüm çalışma süresine göre hesaplanan kıdem tazminatının mahsup edilebilmesi için önceki kıdem alacağının yönünden tasfiye edilmemiş olması gerektiği- Davacının emekli olduğu tarihteki süre ve ücret üzerinden, davacının -emeklilik öncesi- çalıştığı ilk iki dönem birleştirilerek kıdem tazminatı hesaplanması, ödemelerin mahsup edilmesi ve sonucuna göre fark kıdem tazminatı var ise bu miktarın hüküm altına alınması gerektiği- Davacının (emekli olduktan sonraki) üçüncü dönem çalışması ise ayrı bir iş sözleşmesi kabul edilerek, bu çalışma döneminin kıdem tazminatının, fesih tarihindeki süre ve ücret üzerinden hesaplanarak hüküm altına alınması gerektiği-
Menfi tespit- Ticarî mümessil- Kambiyo taahhüdünde bulunma- Dava konusu bonodan dolayı vekâlet verenin sorumlu tutulup tutulamayacağı-
Davacı-borçlunun, verdiği vekaletnameyle "resmî makam ve mercilerde tam yetkili olarak temsile; ticarî defter ve belgeleri sunmaya; her türlü vergi ve cezalardan dolayı işlem yapmaya; fiş, fatura, gider pusulası gibi belge tasdik veya basım izinlerini almaya; ilgili SSK veya vergi dairesine müracaatta bulunmaya; e-bildirge ve e-beyanname sözleşmelerini imzalamaya; kullanıcı kodu ve kullanıcı kodu zarfını ilgili Kurumdan imza karşılığında teslim almaya; bu konularla ilgili yapılması gereken her türlü yasal işlemleri resmî makam ve merciler önünde yapmaya ve imzalamaya; dava ve takiplerde temsile; ahz-u kabza, motorlu araçlarla ilgili her türlü işlemi yapmaya; banka hesaplarından para çekmeye, bankadan kredi kullanmaya" yetkili kıldığı dava dışı oğlunun, davacının ticarî mümessili olduğunun kabulü gerektiği
İhalenin feshi isteminin reddi- 7343 s. Kanunla değişik İİK m. 134/5-3- % 5 para cezası- Ölçülülük ilkesi-
Kıymet takdir raporu ile satış ilanının usulüne uygun tebliğ edilmediği iddialarını ileri sürerek taşınmaz ihalesinin feshi istemiyle icra mahkemesine başvuran şikayetçi borçlunun fesih gerekçeleri gözönünde bulundurulduğunda, şikayetin ihale sürecini uzatmaya matuf olmadığı anlaşıldığından, ölçülülük ilkesi nazara alınarak şikayetçi borçlu aleyhine ihale bedelinin % 10'u yerine % 5’i oranında para cezasına hükmedilmesi gerektiği-
Off Shore hesabına aktarılan paradan kaynaklı munzam zarar talebi-
Ülkemizdeki belirli dönemlerde mevcut olan ekonomik olumsuzluklardan enflasyon, yüksek faiz, para değerindeki düşüş gibi olgulara dayalı aşkın (munzam) zarar talebinin, zarar olgusunun delili olarak kabul edilemeyeceği- Faizi aşan aşkın (munzam) zararın, genel ekonomik olumsuzlukların (ülkede cari enflasyon oranı, yüksek ve değişken döviz kurları, mevduat faizleri, paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma) dışında davacının durumuna özgü somut vakıalarla ispatlanması gerektiği- Kanıtlanacak olguların; ekonomik şartlar sonucu ortaya çıkan olumsuzluklar gibi genel ve soyut hususlardan ziyade geç ödeme nedeniyle davacının kendisinin, şahsen ve somut olarak uğradığı zarar olduğu-
Temliki sözleşmesi- Rücuen tazminat davasını açma hakkı-
Davacı şirket, davalılar ile müteselsilen sorumlu olduğu zarar için ödeme yapıp hak sahibi olan kazada zarar görenin alacak hakkını ve dava haklarını temlik sözleşmesi ile de devraldıktan sonra, zarardan müteselsilen sorumlu olan davalılardan ödediği bedelin rücuen tahsilini istemekte olup temlik sözleşmesi yapıp bu kişinin kazadan doğan tüm alacak hakları ile açılmış ve açılacak davalardaki tüm talep haklarını devralmış olduğundan, eBK’nın 162. maddesi hükmüne aykırı bir durum olmadığı gibi davalılar ile birlikte üçüncü kişinin zararından müteselsilen sorumlu olduğu için bu kişiye ödeme yapan davacı şirketin ödeme yapmakla diğer müteselsil sorumlulara rücu başvurusunda bulunma hakkını da kazanmış olduğu- "Davanın tazminat ödemesi olarak 10.000TL’lik bölümün müteselsil sorumlulara rücu kapsamında incelenmesi gerektiği hâlde mahkemece davanın tümünün alacağın temliki hükümlerine dayandırılmış olmasının doğru olmadığı, temlikin konusunun daha önce dava edilmiş ve bu sözleşmedeki ödeme ile konusuz kalan davadaki talep haklarını içereceği, zarar görenin açtığı ve birleştirilerek görülen davalardaki toplam maddi ve manevi tazminat talebinin 4.060TL, yapılan ödeme miktarının ise 10.000TL olduğu, davacının geçerli bir alacağın temliki bulunmadığı için bu miktarı talep edemeyeceği gibi, bedelin müteselsil sorumluluk hükümleriyle de talep edebilmesinin mümkün olmadığı zira davacının tazminat miktarının altında olmak üzere 10.000TL ödemek suretiyle zarar görenden tüm zararları karşılayan ibraname almış olup bu ibraname ile müteselsil sorumlu olarak borçtan kurtulmasının sonuçlarından diğer müteselsil sorumlular da yararlanacağı, bu yararlanmanın sonucu olarak zarar görenin müteselsil sorumlu davalılardan talep edebileceği bir tazminat bulunmadığından temlik edilebilir bir alacağın varlığından da söz edilemeyeceği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Kararda kanun yolu merci ve süresinin belirtilmemesi-
Kararda herhangi bir kanun yolu merci ve süresi belirtilmeyen hallerde, süresiz başvuru hakkının bulunduğunun kabul edilmesi gerektiği-
Franchise sözleşmesi- Genel işlem koşulu- Cezai şarta ilişkin hükmün yürürlük denetimi-
Sözleşmede genel işlem koşulları bulunmadığının, hükümlerin pazarlık edilerek kabul edildiğinin ispat yükünün, genel işlem koşullarını kullanana ait olduğu- Franchise sözleşmesindeki tek yanlı kararlaştırılan cezai şarta ilişkin hükmün yürürlük denetimi yapılarak yazılmamış sayılmasına karar verilip verilmeyeceğinin öncelikle değerlendirilmesi, yazılmış sayılmasına karar verildiği takdirde sözleşmenin davalı tarafından haksız feshedildiği kanısına varıldığında, her halükarda davacının zararını talep edebileceği, zararın erken fesih nedeniyle aynı mahiyette bir franchise verebileceği süreyle sınırlı olabileceği hususları gözetilerek bir hüküm tesisi gerektiği-