İçerik Akışı

Usulsüz tebligat- Borçlunun yakını olarak tebligat yapılan kimsenin adreste bulunmaması- Borçlunun yakını ile tebligat yapılan kişinin isim benzerliği-

Tebligat mazbatasına göre ödeme emrinin "aynı konutta daimi ikamet eden 18 yaşını bitirmiş ve ehliyeti olan yakını olan ....'ya tebliğ edildiği'' uyuşmazlıkta, kolluk araştırmasına göre tebliğ yapıldığı belirtilen bu kişinin adreste bulunmadığı ve ismi yazılan kişi ile borçlunun yakını olan kişinin "aynı kişi" olduğu anlaşılamadığından, tebliğ yapılan kişinin tebliğ tarihi itibariyle borçlu ile aynı adreste ikamet etmediğinin kabulü gerektiği- Bu durumda, muhatabın beyan ettiği tarih tebliğ tarihi olarak kabul edilerek mahkemece usulsüz tebligat şikayetinin kabulüyle tebliğ tarihinin öğrenme tarihine göre düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği-

Nafaka- Basit yargılama usulü- Ön inceleme

Nafaka davalarının, basit yargılama usulüne tabi olduğu- Basit yargılama usulünde yapılan ilk duruşmada dava hakkında hüküm verilmeyen durumlarda, mahkemenin tahkikata başlayacağı ve tahkikat duruşması İçin tarafları duruşmaya davet edeceği- Basit yargılama usulünde ön inceleme aşaması bulunmakla birlikte ön inceleme için ayrı, tahkikat için ayrı duruşma günleri belirlemek yerine ön inceleme aşamasından sonra aynı duruşmada tahkikat aşamasına geçilmesinin mümkün olduğu ve özellikle somut olayda davalının cevap dilekçesi ile davaya son veren bir taraf işlemi olan davayı kabul ettiğine yönelik beyanı da nazara alındığında, mahkemece ayrı bir tahkikat günü belirlenerek yargılamaya devam edilmesinin doğru görülmediği- Yardım nafakasının kaldırılmasına dava tarihinden itibaren hükmetmek gerektiği-

Vekil- Azil- Vekaletname- Dilekçe-

Davacının hangi işleri takip edeceğine ilişkin olarak düzenlenmiş herhangi bir sözleşme veya başkaca bir belge bulunmadığından azlin haklı olduğunun davalı tarafça ispatlanmadığı, avukatın dosyaya vekaletname sunarak dilekçe vermesinin ücretin doğması için yeterli olduğunu-

Şirket GK kararlarının iptali- YK başkanının ücretinin artırılması- Eda hükmü- Tespit- İlamların icrası-

Eda hükmü içermeyen tespite ilişkin ilamların icra takibine konu edilemeyeceği- Davalı şirketin genel kurul kararlarının iptaline ve yönetim kurulu başkanına ödenen ücretin artırılmasına ve prim ödenmesine ilişkin ilamda likit bir miktarın ödenmesi yönünde eda hükmü oluşturulmadığından, ilamın kesinleşmesi halinde yargılama giderleri ve vekalet ücreti kalemlerin istenebilmesi dışında icra yolu ile infazının mümkün olmadığı-

Keşideci- Bono- Fiil ehliyeti

Keşideci borçlunun bononun düzenlenme tarihi itibariyle fiil ehliyetine engel bir akıl hastalığının olup olmadığı araştırılmalı, bu kapsamda tarafların delilleri toplanarak varsa sunulan sağlık kurulu raporu ya da tedavi evraklarının Adli Tıp Kurumu Başkanlığı'na veya tam teşekküllü bir devlet hastanesine gönderilerek, borçlunun bononun tanzim tarihi ve takip tarihi itibariyle fiil ehliyetinin bulunup bulunmadığı belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-

Muris muvazaasına dayalı davadan sonra "evliliğin yokluğu" iddiası ile dava açılması-

Köy muhtarı huzurunda evlenmiş olan muris ile davalının resmi nikah cüzdanı aslında imzalarının bulunduğu, tarafların iki çocuklarının bulunduğu, murisin ölene kadar eşiyle birlikte yaklaşık 20 yıl birlikte yaşadığı, murisin ölümünden yaklaşık 7 sene sonra muris muvazaası sebebine dayalı tapu iptal ve tescil davası açıldıktan hemen sonra, murisin ilk eşinden oğlu olan davacı tarafça evliliğin yokluğu iddiası ile dava açılmasının hakkın kötüye kullanımı olarak değerlendirildiği ve davacı tarafça sonradan ortaya konan imza incelemesi deliline de itibar edilmediği- Resmi evrak ve kayıtların aksinin yine aynı nitelikte belgelerle ispat edilebileceği- "Murisin evlilik ile ilgili belgelerde imzasının bulunmadığını, eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, imza incelemesinin yapılmadığına" yönelik temyiz isteminin dinlenmeyeceği-

Tanık isminin yanlış gösterilmesi- Maddi Hata-

Tanık isminin yanlış gösterilmesinin maddi bir hataya veya kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığının anlaşılması halinde, ilgili tanığın dinlenilmesi gerektiği- Mahkemece yapılacak iş, kadının tanık listesinde bildirdiği tanık A.E. ile dinletilmek istediği E.E.nin aynı kişi olup olmadığı araştırılarak, gerekli görülür ise zabıta araştırması da yapılıp aynı kişi olduğunun anlaşılması halinde dinlenilmesi suretiyle tarafların tüm delilleri birlikte değerlendirilip oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-

Kooperatiflerin tacir/ticaret şirketi olarak kabul edilmesi (YİBK)- Görevli mahkeme-

Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesinin kararı ile görevli mahkeme belirlendikten sonra yargılamanın devamı sırasında Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunca kooperatiflerinin 6102 sayılı TTK bakımından tacir/ticaret şirketi olarak kabul edilmesi karşısında, davanın taraflarının tacir ve davanın ticari dava olması nedeniyle içtihadı birleştirme kararından önce bölge adliye mahkemesi dairesinin kararı ile görevli mahkeme olduğuna karar verilen asliye hukuk mahkemesinin tekrar görevsizlik kararı vermesi gerekmediği-

Bölge Adliye Mahkemeleri Hukuk Dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasındaki uyuşmazlık- Kaçak elektrikten kullanımına dayalı ihtiyati haciz başvurularında yaklaşık ispat-

Kaçak elektrik kullanımının çeşitli yöntemlerle yapılabilmesi nedeniyle tespit işlemleri için farklı usuller ve buna bağlı olarak yapılacak çeşitli işlemler öngörüldüğünden, her uyuşmazlıkta somut olayın özellikleri ile bildirilen delillerin ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği- Elektrik abonesinin kaçak elektrik kullandığı tespiti üzerine ilgili mevzuat uyarınca tahakkuk ettirilen faturalar nedeniyle yapılan ihtiyati haciz başvurularında; somut olayın özellikleri ile bildirilen delillerden, alacağın ve İİK 257 vd. maddelerinde öngörülen ihtiyati haciz koşullarının varlığı kanaatine varan mahkemenin, ölçülülük ilkesine uygun düşecek şekilde ihtiyati haciz kararı verebileceği-

Bölge Adliye Mahkemesince Yargıtay bozma ilâmının yanlış yorumlanması-

Bölge Adliye Mahkemesince Yargıtay bozma ilâmı yanlış yorumlanarak, daha öncesinde kaldırılmasına karar verdiği, dolaysıyla hükümsüz hâle gelen ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun tekrardan incelenerek başvurunun esastan reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olduğu-