İçerik Akışı
Vekaletsiz iş görme- Sebepsiz zenginleşme- Tacir- Ticari iş- Yasal faiz- Avans faizi-
Davacı şirketin davalı şirket tarafından yapılması gereken dağıtım tesisini, yapımını üstlendiği inşaat projesinin elektrik ihtiyacını karşılamak amacıyla inşa etmesinin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre değil gerçek vekâletsiz iş görme hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği, bu tesisin inşasından doğan masrafların davalı şirketten tahsiline karar verilmesi gerektiği- Tacir olan taraflar arasındaki uyuşmazlığın ticari işten kaynaklandığı, bu nedenle davacı şirketin vekaletsiz iş görmeden kaynaklanan alacağı için 3095 sayılı Kanun’un 2. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca avans faizi isteminde bulunabileceği-
Vekilin uhdesinde kalan paranın iadesi- Masrafların iş sahibi tarafından işin başında avukata ödenmiş olduğuna ilişkin karine- İspat- Avukatın hapis hakkı-
"Müvekkilinden masraflar için avans almadığını" iddia eden avukatın bu iddiasını ispat etmesi gerektiği- Hapis hakkının hukuki tanımından, sadece vekalet ücreti alacakları ve yapılan giderler oranında hapis hakkını kullanması ve avukatın müvekkili nam ve hesabına tahsil etmiş olduğu alacak ve değerlerden, ücret ve masraf alacağından fazla bir miktarını “hapis hakkı” adı altında elinde tutmaması gerektiğinin anlaşıldığı- Davacı (karşı davalı) müvekkil beyanından, "masrafın başta peşin olarak avukata ödendiği, ancak daha sonra (2009 yılından itibaren) yapılan tahsilatlardan masrafların karşılandığı" anlaşıldığından, mahkemece, davalı (karşı davacı) avukatın yaptığı tahsilatlardan müvekkile yapılan ödemeler, 2009 yılından itibaren yapılan takip ve dava dosyalarında yapılan masraflar, azil tarihi itibariyle vekilin kesinleşmiş dosyalardaki vekalet ücret alacağı düşüldükten sonra bakiye kalan bedelin davacının hapis hakkını karşılayıp karşılamadığı konusunda bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Zamanaşımına uğramış bono- İtirazın iptali davası- Delil başlangıcı- Tanık- Temel ilişkinin ispatı-
Zamanaşımına uğramış bono delil başlangıcı niteliğinde olduğundan, itirazın iptali davasında, davacı lehtarın, davalı keşideci ile aralarındaki temel ilişkiyi ve alacaklı olduğunu tanık dahil her türlü delil ile ispatlayabileceği- Davacının, taraflar arasında "beton alım satımına" ilişkin ticari ilişkinin bulunduğunu, davalıya mal teslim edildiğinde bedeli için senet düzenlendiğini, takip konusu bononun da teslim edilen beton bedeline ilişkin olduğunu, yani davalı ile olan hukuki ilişki gereği alacağı bulunduğu hususunu tanık anlatımıyla ispatlamış olduğu-
Şekli anlamda kesin hüküm- Disiplin para cezası- Usulüne uygun bir Özel Daire bozma kararı ile direnme kararı bulunmaması-
İİK. m. 365/3 uyarınca davanın reddine ilişkin icra mahkemesi kararı ile birlikte Bölge Adliye Mahkemesinin ek karara karşı istinaf isteminin reddine ilişkin kararı şekli anlamda kesin hüküm niteliğinde olduğu, kesin olarak verilen karara karşı kötü niyetle temyiz yoluna başvuran aleyhinde disiplin para cezasına hükmedileceği, ortada usulüne uygun bir Özel Daire bozma kararı ile direnme kararı bulunduğundan söz edilemeyeceği, her iki kararın da ortadan kaldırılması gerektiği- Hukuk Genel Kurulu'nda yapılan görüşmeler sırasında; asıl olan bir kararın temyize tâbi olması, istisnanın ise kesinlik olduğu, istisna alanının yorum ya da kıyas yoluyla genişletilemeyeceği, İİK. m. 365 uyarınca icra mahkemesince verilen istinaf isteminin reddi kararına karşı istinaf yoluna gidildiğinde Bölge Adliye Mahkemesince verilecek esastan ret kararına karşı temyiz yolunun kapalı olduğu yönünde açık bir hüküm bulunmadığı, Bölge Adliye Mahkemesinin kararının temyizi kabil olduğu görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüşün kurul çoğunluğunca benimsenmediği-
Tasarrufun iptali- Alacağın gerçekliği- Senede dayalı icra takibi- Nam-ı müstear iddiası-
"Borç para vermesi üzerine adına senet düzenlendiğini" ileri süren davacı-alacaklı ile davalı-borçlu arasında bu senedin düzenlenmesi haricinde borcunun doğduğuna ilişkin usulüne uygun olarak bir delil gösterilmediği- 120.000,00 TL'nin elden teslim edilmiş olmasının ve davacının alacağının tahsili amacı ile 2 yıl beklemesinin hayatın olağan akışına olmaması karşısında, davacının, 'alacağının gerçek bir alacak olduğunu' usulünce kanıtlayamamış olduğu ve bu durumda mahkemece davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği- "Davalı-borçlunun nam-ı müstear şekilde dava konusu taşınmazı davalı imam nikahlı eşine tescil ettirdiği" iddia edilmişse de, bu taşınmazın davalıların miras bırakanı tarafından satın alındığının resmi senetten anlaşıldığı, davalı tarafından dava dışı eşine yönelik olarak açılan boşanma dava dosyası incelendiğinde, taşınmazın satın alınma tarihine göre, davalının namı müstear olarak davacı alacaklıdan mal kaçırma kastı ile taşınmazı adına yapmış olmasının mümkün olmadığı-
Cari hesap sözleşmesi- Davacı lehine üst sınır ipoteği konulması- İtirazın iptali- Alacak ve borç tutarının sürekli değişiklik göstermesi- İcra inkar tazminatı şartları-
Cari hesap sözleşmesine güvence olarak davalıya ait gayrimenkul üzerine davacı şirket lehine üst sınır ipoteği konulan ve alacağın ödememesi üzerine başlatılan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takibine itiraz üzerine itirazın iptali davası açılan uyuşmazlıkta, tarafların ticari defter ve kayıtlarına göre, cari hesap ilişkisi kapsamında "alacak ve borç tutarı, sürekli değişiklik gösterdiğinden" ve dava tarihi itibariyle alacağın belirlenmesi yargılamayı gerektirdiğinden, davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceği- "Cari hesap ilişkisinden kaynaklanan alacağın, borçlu tarafça tek başına tespit edebilme imkanı olduğu" ve "Bilirkişi raporu alınmış olmasının likit bir alacak bulunmadığı anlamına gelmeyeceği, takip tarihi itibarıyla haksız olarak itiraz edilen ve likit sayılması gereken alacak yönünden icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği" şeklindeki muhalif görüşlerin kabul edilmediği-
İhalenin feshi davası- Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesinin ihalenin feshi sebebi olduğu- Kararın kaldırılması
Tebligatta, muhatabın çarşıda olduğuna yönelik bilgiyi veren ve haber kağıdı yapıştırıldığı bilgisi verilen komşusunun isim ve soyadının olmadığı, sadece oturduğu daire numarasının yeterli olmadığı bu haliyle tebligatların aykırı ve dolayısıyla usulsüz olup, bir hukuki sonuç doğurmayacağı-Taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneğinin borçluya tebliğ edilmesi gerektiği ve borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi, başlı başına ihalenin feshi sebebi sayıldığından mahkemece, şikayetin kabulü ile, ihalelerin feshine karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçe ile davanın reddi yönünde hüküm tesisi kurmasının isabetsiz olduğu-
Borca itiraz- İtiraz iradesi- Maddi hata-
Uyap sisteminde borca itiraz sekmesinin seçilmesinin itiraz iradesinin ortaya konulması amacına hizmet etmediği- Beyan dilekçesi içeriği başka bir takip dosyası ile ilgili olduğundan, takibin durdurulmasının mümkün olmadığı-
Tahliye taahhüdü- Aile konutu- Kiralayana bildirimde bulunma-
Aile konutu eşlerden biri tarafından kira ile sağlanmış ise sözleşmenin tarafı olmayan eşin, kiralayana yapacağı bildirimle sözleşmenin tarafı haline geleceği ve dava konusu kiralananın aile konutu olması halinde dahi dava dışı eş takip tarihine kadar kiralayana bir bildirimde bulunmadığından kira sözleşmesinin tarafı haline gelemeyeceği- İcra takibinde haklılık durumunun takip tarihi itibariyle değerlendirilmesi gerektiğinden mahkemece açılan davanın bekletici mesele yapılmamasının da yerinde olduğu-
Anonim şirketin haczedilemezlik şikayet hakkı- İİK 82/4- Taşınırlarda mütemmim cüz-
Bir anonim şirketin gerçek kişi gibi meslek ve sanatı için lüzumlu olan eşyasından bahsedilemeyeceği ve İİK. 82/4. maddesinde bahse konu haczedilemezlik şikayet hakkının bulunmadığı- Şikayetçi borçlunun taşınmaz üzerinde ipotek olduğuna ilişkin iddiası olmadığından, İİK.'nin 83/c maddesinin uygulanma imkanı bulunmadığı- Haczedilen menkullerin taşınmazın mütemmim cüzü olduğu yönünde bir iddia bulunmadığı, taşınırlarda mütemmim cüzden söz edilemeyeceği, jeneratörlerin ve vanaların eklenti ya da mütemmim cüz olarak değerlendirilemeyeceği- Menkullerin sökülmeleri halinde işletmenin çalışamaz duruma gelmesinin İİK.'nin 82/4 ve 83. maddesi kapsamında haczedilmezlik nedeni olmadığı, dava konusu menkullerin haczedilemeyeceğine yönelik yasal bir düzenlenme bulunmadığı-