İçerik Akışı
Yabancı mahkeme kararı ile gerçekleşen boşanma- Mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı alacak- Artık değere katılma-
Boşanmanın “hayata kast” nedeni ile gerçekleşmesinin zorunluluğu gözönüne alındığında, mahkemece öncelikle davacının artık değere katılma alacağı olup olmadığının araştırılması, artık değere katılma alacağının mevcut olması durumunda TMK’nin 236/2. maddesinin uygulama yeri olabileceğinin gözetilmesi, bu bağlamda tarafların yabancı mahkeme kararı ile gerçekleşen boşanma kararının “hayata kast” sebebine ilişkin olup olmadığının tespiti açısından, boşanmada uygulanan Alman Medeni Kanunu’nun 1564 ve 1565/2. maddeleri ile boşanmaya ilişkin düzenlemelerin tercümelerinin dosyaya kazandırılarak, boşanmanın hayata kast nedeni ile mi yoksa genel boşanma sebeplerine dayalı olarak mı (uzun süredir ayrı yaşama, evlilik birliğinin temelinden sarsılması gibi) gerçekleştiğinin açıklığa kavuşturulması, hayata kast nedeni ile boşanmanın gerçekleştiğinin belirlenmesi halinde, davacının artık değere katılma alacağının tümü ile kaldırılması mı yoksa azaltılması mı gerektiğinin toplanan ve toplanacak deliller, dosya kapsamı karşısında tespit edilmesi ve oluşacak duruma göre hüküm kurulması gerektiği- Mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı alacak isteğine ilişkin olup aile mahkemesinde görülmesi gerektiği, mahkeme karar başlığında Asliye Hukuk Mahkemesi yazılı ve Aile Mahkemesi yazılı değil ise de, dava dilekçesi ve aşamalarda verilen dilekçeler ve yazılan yazılardan davaya aile mahkemesi sıfatı ile bakıldığı anlaşıldığından, bu hususun maddi hataya olarak kabul edildiği-
Dava dilekçesindeki çelişkili/müphem talep-
Davacının dava dilekçesindeki faize ilişkin talebinin çelişkili ve müphem olması durumunda, mahkemece bu faize ilişkin talebinin açıklattırılması ve bu doğrultuda bir karar verilmesi gerektiği-
Temyiz incelemesinde murafaa-
Temyiz incelemesinin murafaalı yapılmasının reddi gerektiği (5311 s. K.'la değişik İİK. mad. 366)-
Vedia sözleşmesi- Menkul rehni sözleşme- Birleşik sözleşme- Zarar-
Teslim edilen kömür miktarı düşülmeden depoda bulunduğu bildirilen Rus menşeli kömürün tamamı için başka menkul rehni sözleşmesi yapılması nedeniyle ayrı bölmelerde tutulduğu belirtilen ve bankanın yazılı muvafakati olmadan kimseye teslim edilmeyeceği taahhüt edilen kömürlerin dava dışı şirkete teslim edilmesine davacının zımni muvafakat ettiğine ilişkin ispat yükünün davalılarda olduğu yani davalı şirket tarafından ispatlanması gerektiği- Davacının, vedia sözleşmeleri gereğince davalılara bırakılan Rus menşeli kömürün depodan çıkarıldığını bilip bilmediği, davalılar tarafından yapılan bildirimlerde rehinli kömürlerin mi yoksa rehinli kömürler haricindeki diğer kömürlerin mi kastedildiği hususlarının açıklığa kavuşturulmadan mahkemece karar verilemeyeceği-
İtirazın iptali ilamında hükmedilen feriler yönünden iki ayrı (mükerrer) takip yapılması-
Alacaklıca bozmadan önce itirazın iptali ilamında hükmedilen feriler yönünden iki ayrı takip başlatılmış olmakla, bozma ilamından sonra aynı alacak kalemlerinin itirazın iptaline konu ilamsız takip dosyasından tekrar istenmesinin mükerrer olduğu- Alacaklı tarafından bozma öncesi karara istinaden icra inkar tazminatı, vekalet ücreti ve yargılama gideri ile harç yönünden ayrı ayrı takip yapıldığından bozma sonrası verilen karara istinaden düzenlenen şikayete konu icra emrinde talep edilen bu kalemler yönünden icra emrinin iptaline karar verilmesi gerektiği-
Bozmadan sonra ıslah-
Talep konusu ücret alacağının kabulüne, ihbar tazminatı, fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarına ilişkin isteminin ise reddine dair verilen birinci karar Özel Dairece, davacı ücretinin net olarak farklı bir meblağ kabul edilerek ücret alacağının bu miktar üzerinden hesaplanması gerektiği gerekçesiyle bozulmasından sonra, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davacı tarafın ıslah dilekçesi ile dava konusu ettiği ücret alacağı talebini arttırarak, arttırılmış bu alacağın davalıdan tahsilini istemişse de, bozma kararından sonra ıslah yapılamayacağından; bozmadan sonraki yargılama aşamasında yapılan ıslah hakkında hüküm kurulamayacağı-
Banka Mevduatı - Müterafik Kusur - Dolandırıcılık
Davacının, davalı bankadaki mevduatının ona ait nüfus ve hesap cüzdanı kullanılmak suretiyle aynı evde kaldığı arkadaşı tarafından çekilmesine ilişkin somut olayda; davalı banka tarafından davacının, dava dışı (ev arkadaşı) ile birlikte bankayı dolandırmak amacıyla el ve iş birliği içerisinde olduğu iddia ve ispat edilebilmediğinden; itimat kurumu olan bankaların aldıkları mevduatları özenle korumak zorunda olmaları ve bu konuda objektif özen borcunun gereği olarak hafif kusurlarından dahi sorumlu bulunmaları karşısında davacının zararından davalı bankanın sorumlu olduğu ve zarar görenin ortak kusurunun da bulunmadığından tazminatta indirim yapılamayacağı-
İş göremezlik- Zorunlu Sigortalar- Arabuluculuk-
Somut olayda, kazada yaralanan davacının her ne kadar dava tarihinde 18 yaşını ikmal etmiş ise de kaza tarihinde 16 yaşında olduğu, bu durumda çalışma çağında olmadığı dikkate alınmaksızın, mahkemece davacı yönünden, 9 aylık geçici iş göremezlik süresine göre hesaplanan miktar kadar davalı sigorta şirketinin sorumluluğuna karar verildiği, bu halde kaza tarihinde çalışma yaşında olmayan davacı için yaşanan kaza nedeniyle geçici iş göremezlik zararının oluştuğundan bahsedilemeyeceği- Zorunlu sigortalarının TTK 1483 vd. maddelerinde düzenlendiğinden, davanın ticari mahiyette olduğu, bu durumda arabulucuya başvurulmadan dava açılamayacağı-
İhalenin feshi- Satış ilanının tebliği- Borçlunun (sadece) kıymet takdirine ilişkin şikâyette vekille temsil edilmiş olması-
Borçlunun kıymet takdirine ilişkin şikâyet dosyasında vekille temsil edilmesi ve icra mahkemesinin bu kararının icra takip dosyasında bulunması karşısında, satış ilanının, icra takip dosyasına vekâletname ibraz etmemiş olsa da borçlu vekiline tebliğ edilmesi gerektiği-
Kesin Süre - Delil İkamesi - Ara Karar
Mahkemece verilen ara kararda masrafın gider avansından karşılanmasına, yetmediği takdirde davacı tarafından eksik avansın kesin süre içerisinde yatırılmasına karar verilmekle bilirkişi ücretinin net bir şekilde belirlenmediği, kesin sürenin başlangıcı konusunda da açıklık bulunmadığı, bilirkişi tarafından yapılması gereken işlerin neler olduğu hususunun somut bir biçimde ara karara yansıtılmadığı görüldüğünden, uyuşmazlığa konu ara kararının hukuka uygun olmadığı- Kesin süreye ilişkin ara kararının hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde açık olması taraflara yüklenen yükümlülüklerin, yapılması gereken işlerin neler olduğunun ve her iş için yatırılacak ücretin hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde açıklanması gerektiği- Delil avansını yatırmayan tarafın, o delilin ikamesinden vazgeçmiş sayılacağı, mevcut duruma göre davacının iddiasını ispatlayamadığı, bu nedenle direnme kararının gerekçesi genişletilmek suretiyle onanmayacağı