Kadroya geçiş sırasında yapılan idari işleme yönelik uyuşmazlığın idari yargı yerinde görülmesi gerektiği-
İletim sistemi kullanım ihalelerine ilişkin uygulanacak cezai yaptırımlardan kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargıda çözüleceği düzenlemesi uyarınca davanın görev nedeniyle reddi gerektiği öne sürülmüş ise de Anayasanın 2’nci maddesinde yer bulan hukuk devleti kavramının vazgeçilmez unsurlarından birisinin de hukuki güvenlik ilkesi olup devletin eylem ve işlemlerinde bireylerin devlete olan güven ve saygı duygusunun temin edilebilmesi için hukuk normlarının öngörülebilir kurallar içermesi gerektiği- Bu nedenle, hukuk devletinde güven ve istikrarın korunabilmesi için kural olarak kanunların yürürlüğe girdikleri tarihten sonraki olaylara uygulandığı- Buradan yola çıkılarak, adli yargı denetimine tabi bir uyuşmazlık nedeniyle görevli mahkemede açılan bir dava sırasında, sonradan yürürlüğe giren bir düzenlemeyle idari yargının görevli kılınması halinde, geçmişteki olaylar bakımından hak arama özgürlüğü ve hukuki güvenlik ilkesini ortadan kaldıracak şekilde yargı yolu değişikliği sebebiyle davanın reddine karar verilmesinin doğru görülmediği-
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu'nun 30/23 maddesinde kanunda hüküm bulunmayan hallerde HUMK hükümlerinin sigortacılıktaki tahkim hakkında da kıyasen uygulanacağı HMK'nın 431. maddesinde hakem heyetinin bilirkişi seçimine karar verebileceği düzenlenmiş olduğuna göre İtiraz Hakem Heyetince, davacının tüm tedavi evraklarının dosyaya temini ve kaza tarihinde yürürlükte olan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğe göre maluliyet oranının belirlenmesi için rapor alınması akabinde aktüer bilirkişiden rapor alınarak varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Davacı tarafından davalı aleyhine İtiraz Hakem Heyeti'nin kararıyla yapılan başvurunun esastan reddedildiği ve bu kararın kesinleştiği anlaşıldığından davanın kesin hüküm nedeniyle dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerekeceği-
Talep edilen borç TBK 89 uyarınca götürülecek borçlardan olduğundan, davacı/alacaklının seçimlik hakkı gereği yerleşim yeri olan icra dairelerinin de yetkili olduğu- İcra takibinin yetkili icra dairesinde yapıldığının kabulü ile mahkemece icra dairesinin yetkisine yapılan itiraz reddedilerek itirazın iptali davasının esastan incelenmesi gerektiği-
Davacıdan talep edilen gider, "taraf teşkiline" ilişkin gider avansı olduğundan yatırılmamasının sonucunun "dava şartı yokluğu" sebebiyle davanın usulden reddi olduğu- Mahkemece; davalıya yapılacak tebligat için gerekli gider nedeniyle davacıya çıkarılan (yatırılmama durumunda davalıya tebligata ilişkin işlemden vazgeçmiş sayılacağı ve mevcut delil durumuna göre karar verileceği hususunu bildiren) muhtıra geçersiz olduğundan, bunun sonucunda "ispatlanamadığı" gerekçesi ile "davanın reddine" karar verilmesinin hatalı olduğu-
Ticari nitelikteki menfi tespit davalarında dava açılmadan önce arabuluculuğa gidilmesinin zorunlu olmadığı ve arabulucuya gidilmiş olmasının bir dava şartı olmadığı- TTK. 5/a maddesinde getirilen düzenlemenin dava çeşidine mi yoksa dava konusuna mı ilişkin olduğu?-
Ticari nitelikteki menfi tespit davalarında dava açılmadan önce arabuluculuğa gidilmesinin zorunlu olmadığı ve arabulucuya gidilmiş olmasının bir dava şartı olmadığı-
İcra takibi yapıldıktan sonra, henüz tebligat yapılmadan takip bedelinin ödenmiş olduğu anlaşılmış olduğundan, davacının itirazın iptali davası açmakta hukuki yararının kalmadığı-
Dava tarihinden önce kapatılan vakfın yöneticilerinin görevleri kapatma ile sona erdiği, yani dava tarihi itibari ile vakıftaki görevleri sona ermiş olduğundan bu hususta mahkemeden davalıların görevden alınmalarını istemekte davacı yanın hukuki yararının mevcut olmadığı, ancak görevden alınma için ileri sürülen sebeplerin varlığının sabit olması durumunda Vakıflar Kanunu'nun 10/4.maddesi kapsamında yöneticilerin aynı veya başka bir vakfın yönetim ve denetim organında görev alamayacakları-